14.09.1998 - 00:00 | Son Güncellenme:
YÜZDE 100 Türk sermayeli Marshall Boyaları, bu yılın başında Hollanda merkezli uluslararası kimya devi Akto Nobel'e satıldı. Marshall satıştan sonra adını koruyor, ancak bu kez sadece inşaat boyalarında faaliyet gösteriyor. Akto Nobel firması ise Marshall'ı satan eski ortaklardan İsmet Uzunyol ve oğlu Feridun Uzunyol'un yönetim kurulu üyeliklerini koruyor. Feridun Uzunyol ise bir zamanlar patronu olduğu şirkette aynı zamanda genel müdürlük yapıyor. Genel Müdür Feridun Uzunyol ile Marshall boyalarının satış öyküsünü ve boya sanayini konuştuk.
Marshall'ı ne kadara sattınız?
- Şirketin toplam değeri 115 milyon dolardı. Yüzde 61'i satıldı. Bu da 70 milyon dolara geliyor. Diğer kısmı zaten halka açıktı.
Bu parayı ne yaptınız? Yat mı aldınız? Yurtdışına mı götürdünüz?
- Marshall mobilya, inşaat, oto tamir boyaları, ticari ürünler diye adlandırdığımız fırça ve tabanca türünde alanlarda faaliyet gösteriyordu. Yeni yönetim kurulu, "sadece inşaat boyaları satacaksınız" dedi. Şirketin yaklaşık 150 milyon dolarlık cirosunun 40 milyon doları bu operasyonlardandı. Bizim tekne yat gibi merakımız yok. Biz kendi işimizi yapıyoruz. 1954'den beri sanayiciyiz. Akzo Nobel, kendisiyle rekabet edecek alanlara girilmemesini şart koşmuştu. "Benim paramla bana rekabet edemezsiniz" mantığı vardı. Biz Uzunyol ailesi hiç bir şekilde inşaat grubu ve mobilya grubu boyaları satamayız diye imza verdik.
Böyle bir işe girmekten pişman mısınız?
- Türkiye bugün hala sermaye eksikliği yaşıyor. Türkiye'de sermaye eksikliğini tamamlayan şirketlerin birer dünya şirketi haline dönüşmesi gerekir. Bizim üzerinde duracağımız konu ise Marshall markasını korumaktır. 17 ülkeye Marshall markasıyla satış yapıyoruz. Önemli olan kalitenizle markanızın yaşıyabilmesi. Bir Türk markası yaşıyacağına göre, sermayenin dışardan gelmesi olumsuz değil.
Aile olarak yüksek vergi verenler listesine de abonesiniz. Babanız geçtiğimiz yıl ilk 35'deydi. Bu satış yüzünden önümüzdeki yıl kaçıncı sırada olacaksınız?
- Türkiye kanunlarında, eğer şirketinizi beş yıldan fazla elinizde tutuyorsanız, o beş yıldan fazla tuttuğunuz hisseleri de satıyorsanız, bu vergiden muaftır. Şimdi bu satış vergiden muaf. O paraları nasıl harcayacağınız çok önemli. O parayı harcayıp bir daha kar ediyorsanız, ona vergi var.
O parayı nasıl harcayacaksınız?
- Bir sanayi ailesiyiz ve sanayiden çekilmeye niyetimiz yok. Eminiş adında bir ambalaj şirketimiz var. Bu grubu büyütmek amacıyla, geçen sene 20 milyon dolarlık yeni bir fabrika yapıldı. Bu ailenin ek işi oldu. Kocaeli Üniversitesi ile birlikte boyacılık yüksek okulu kurmuştuk. Oraya da yeni yatırımlar yapıyoruz. Buradan çıkan öğrencileri de genelde mezun olduktan sonra Marshall'a eğitilmiş iş gücü olarak veriyoruz. Başka şirketlere verirsek her verdiğimiz eleman için de bu şirketlerden bin dolar para alıyoruz, üniversitenin döner sermayesi sağlansın diye.
Marshall'ın satışıyla elde ettiğiniz bu para biter mi?
- Bu para çok rahat biter. Sanayicinin para bitirmeyeneni gördünüz mü hiç? Bu rakamlarla sağlıklı birşeyi ancak büyütebilirsiniz. Ev alsanız, en iyi evi 1 -2 milyon dolara alıyorsunuz. Araba 100 - 150 bin dolar tutuyor. En iyi yatlar da 1.5 - 2 milyon doları geçmiyor. Herşeyin bir doyum noktası var.
Rantiyeci olmaz mısınız?
- Bugünkü dönemde belki doğru yapılan bir konu. Çünkü beklemekte yarar var. Ama bizim için rantiyeciliğin mümkünü yok. Türkiye'de bugün de yepyeni yeni vergiciler çıktı ortaya. Ranta vergi konduktan sonra bu böyle oldu. Biz sanayici olarak nedense alt sıralara doğru düşüyoruz.
Batı artık çevreye zarar veren zehirli ve kirli ürünleri üçüncü dünya ülkelerine kaydırıyor, kendi çöplüğünü kendinden uzaklaştırmaya çalışıyor. Boya ise çevreyi çok kirlettiği söylenen bir sektör. Siz kendi ülkenizi çöplük yaptırmamak için ne yapacaksınız?
- Ben kimyanın çevreye zararlı olduğunu düşünenlerde temel bir hata olduğunu düşünüyorum. Kimyanın okutulduğu dönem üçyüz seneye yakın. Sadece kötüye doğru kullanılan bir bilim dalı olmasının mümkünatı yok. Kimya olmasaydı, bugün çevre de temizlenemeyecek duruma gelecekti. Bu işte, hem balinanın ölmemesi için çalışılıyor, hem de kirlenmenin oranı azaltılmak için çaba harcanıyor. Türkiye'de hala çöplüğün çok az olduğu görülüyor. Türkiye çok az bir kirletici. Adam başına, ürettiği çöp oranı çok düşük bir ülke. Çevre bilinci belki kendiliğinden yok, ama esasında tükettiği sistemde var. Bu bir avantaj. Bugün ağaç dikiyor, arıtmadaki suyu sulamada kullanıyoruz. Ürettiğimiz ürünlerin çoğu kokusuz ürün. 1990'dan beri üretimimizde devamlı su ürünlerini ön plana çıkartıyoruz. Çevreciliğe çok yönlü bakmak lazım. Atılan çöp oranıyla bakmak lazım. En büyük kirleticinin insan olduğunu da hiç bir zaman unutmayalım. Türkiye'nin kirlenmesinin yüzde 30'u sanayiden geliyor. Yüzde 70'lik bölümü ise başka nedenlerden. AB'ye girmek isteyen bir Türkiye'nin insan hakları gibi çevre haklarına da saygılı olması gerekmekte.
Boya hangi kusurları örter?
- En pahalı boya oto tamir boyasıdır. Tırnak boyasıyla oto tamir boyası da aynıdır. Boyanın en önemli unsuru ise koruyuculuk. Diğeri de güzelleşmek arzusu. Türkiye'de kişi başına 2.7 litre boya tüketiliyor. Portekiz 8 litre, Yunanistan 12 litre, ABD 25 - 26 litre kişi başı boya tüketiyor.
Marshall 1954 yılında kuruldu. Şirket kurulurken bilgiler Amerika'dan geldi. Ünlü Marshall yardımıyla aynı döneme rastladığı için adı Marshall Boyaları oldu. Başlangıçta yüzde 30 kadar Amerikan sermayesi varken, bu oran 1968'lerde hisselerin halka satıldı. Yüzde 60'lık kadar hisse Yorgo Toprakçıoğlu ve İsmet Uzunyol'un elinde kaldı. Şirket 1991'de yüzde 38'ini borsaya açtı. 1997'de kar ve ciro açısından en yüksek noktaya gelindi. O yıllarda dünyadaki trendlerin Türkiye'yi de etkileyeceği ve dünyadaki satın almaların Türkiye'ye de taşacağı düşüncesi hakimdi. Bütün dünyadaki en büyük evlilikler ilk büyük üçle, ülkelerin en büyük üçü arasında olduğu tarzında yorum yapıldı Marshall yöneticileri tarafından. Önce İngiliz ICI ilgilendi, sonra çokuluslu bir şirket olan Akzo Nobel ile flörte başlandı. İki şirket arasında satın alma kuralları içinde üç kriter çok önemli değerlendirmeye tabi tutuldu. Bunlar, o şirketin markaları, Türkiye'deki tanınma oranları ve şirket yöneticilerinin beyin dökümü ve IQ seviyeleriydi. Aileler yüzde 61 hisseyi o günkü rakamla 70 milyon dolara sattılar. Sadece genel müdür Feridun Uzunyol'un elinde yüzde bir hisse bulunuyor.