MİLLİYET.COM.TR / ÖZEL - Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin milli muharip uçağı KAAN’ın 48 adetlik rekor ihracat sözleşmesi kapsamında Endonezya’ya gönderileceğini duyurdu. Erdoğan, bu anlaşmanın Türkiye ile Endonezya arasındaki dostane ilişkileri daha da güçlendireceğini belirtti. KAAN'ların Türkiye'de üretileceğini ve üretim sürecinde Endonezya'nın yerel kabiliyetlerinden de faydalanılacağını ifade etti.
Erdoğan, Türkiye tarihinin en büyük savunma sanayi ihracatlarından biri olarak nitelendirdiği bu anlaşmaya katkı sağlayan Endonezya Cumhurbaşkanı Prabowo Subianto'ya teşekkür ederek, başta Savunma Sanayii Başkanlığı ve TUSAŞ olmak üzere projede emeği geçen tüm kurumları tebrik etti. Savunma sanayisinin gelişimine verdikleri desteğin süreceğini vurgulayan Erdoğan, tüm savunma sanayi çalışanlarına şükranlarını sundu.
TÜRK HAVACILIK TARİHİNDE İLK
Peki bu ihracat anlaşması Türkiye savunma sanayii açısından neden önemlidir? Başka ülkelerle benzer anlaşmaların yolu açılabilir mi? Bu ihracat genç mühendis ve teknisyenler için nasıl bir motivasyon kaynağı olabilir? Savunma Politikası Analisti Turan Oğuz, Milliyet.com.tr için değerlendirdi.
Bu ihracatın Türk havacılık tarihinde bir ilk olduğunu vurgulayan Oğuz, 'Türkiye'nin en gelişmiş savaş uçaklarını milli olarak geliştirip, resmi sözleşmeyle ihraç debilen dünyadaki iki ülkeden biri yapıyor. Diğeri ise F-35 savaş uçağıyla ABD. Çin’in J-35A ve Rusya’nın Su-57E savaş uçaklarının ihraç edildiğine dair bazı açıklama ve iddialar var ama resmi sözleşme olmadıkça bu iddialar her zaman geçersiz olabilir. Halbuki Türkiye resmi olarak bir sözleşme yaptı ve bunu fotoğraflarıyla da tüm dünyaya kanıtlarıyla yayınladı. Dolayısıyla bunu yapabilen bir ABD var, bir de biz varız şu anda.' açıklamasını yaptı.
BU TÜR SÖZLEŞMELER SADECE UÇAK SATIŞINI KAPSAMAZ
'Çağımızın en modern savaş uçaklarından birini sadece üretmemiş, aynı zamanda bu sözleşmeyle satmış olacağız. Aynı zamanda bugüne kadar Türkiye'de tek sözleşmede yapılan en büyük bedelli savunma ihracatını gerçekleştirmiş olacağız.' diyen Oğuz 10 yıl gibi uzun bir sürecin söz konusu olacağını ifade ederek, 'Hem çok uzun süreçli hem de çok büyük bedelli... Tabi bu tür sözleşmeler sadece uçak satışını kapsamaz. Büyük miktarda yedek parça, büyük miktarda simülatör, eğitim, lojistik destek gibi uzun yıllar bunları da kapsar. Sadece uçak satmıyoruz, diğerlerini de satıyoruz. Teknoloji paylaşımı derken bunlar da içinde. Aynı zamanda onların tabi bakım ekiplerini vs. eğiteceğimiz için bakımda da teknoloji paylaşımı da yapmış olacağız. F-35 programında olan bir parça üretimi gibi ofset anlaşmaları var mı, henüz şu an açıklanmış değil. Gelecek zamanlarda o tip detayların olup olmadığı açıklanacaktır.' şeklinde konuştu.
TÜRKİYE, KÜRESEL AÇIDAN SAYGI VE GÜVEN KAZANDI
Oğuz, 'KAAN daha prototip aşamasındayken satmış olacağız. Bu da Türkiye'nin bu sektörde kazandığı küresel saygı ve güveni açık olarak gösteriyor. Dolayısıyla Türkiye, küresel açıdan bir saygı ve güven kazanmıştır. Bu aynı zamanda onun da göstergesi. Yine motor dahil tüm kritik sistemleri tamamen milli olarak satmış olacağız. Açıklamada da olduğu gibi milli motor TF35000 ile satılacak. O zamana kadar fırlatma koltuğunu da millileştireceğimiz için kritik ihracat lisansına tabii üzerinde hiçbir ithal ürün olmayacaktır. Bu da çok önemli bir özellik. 10 yıl içinde 48 adet KAAN B20 veya üzeri konfigürasyon uçak teslim edeceğiz. Resmi siparişin etkisiyle hem milli TF35000 turbofan motoru hem de devamında KAAN B20'nin az miktar da olsa hızlanmasına sebep olacaktır bu sözleşme. Dolayısıyla bu açıdan da önemli bir sözleşmedir.' dedi.
GENÇLERİN ÖNLERİNDE GELECEĞİN PROJELERİ VAR
Genç mühendislerin de bu ihracatla çok fazla sevinçli olduğuna dikkat çeken Oğuz,'5. nesil savaş uçağı dünyada şu anda 4 ülkede yapabiliyor; ABD, Rusya, Çin ve Türkiye... Sadece geliştirmek değil, bu tip şeylerde prototip uçuşu yapabilen 4 ülke var. Bunlardan birinin projesinde yer almak hem özgeçmişleri için çok önemli, hem milli duygular için çok önemli, hem gelecekleri için çok önemli. Savunma sanayiinde şimdi onların önünde çok büyük alanlar var ve çok büyük projeler var. Dolayısıyla bu bile tek başına heyecan meselesidir. Önlerinde onlarca uçak, helikopter, insansız savaş aracı, insansız hava aracı, insansız deniz aracı, insansız kara aracı gibi geleceğin projeleri var. Hiçbiri standart, eskimiş, ölü projeler değil, hepsi yepyeni projeler. Bu sektöre şimdi giren tüm teknik elemanların tamamı büyük heyecan içerisinde olacaktır her zaman. Sürekli yeni projelere başlayacaklar, sürekli yeni şeyler öğrenecekler ve daha çok küçük yaşlarda dünyadaki benzer mevkidaşlarından daha tecrübeli olacaklar. Şu anda dünyada Türkiye'deki kadar çok proje yapan olmadığı için bizim 30-35 yaşındaki mühendislerimizin edindiği tecrübeye bakarsanız ABD gibi veya Rusya gibi ülkelerdeki benzer kişilerdeki tecrübeler 50-55 yaşındalar. Dünyada da çok önemli yerde hissediyorlar kendini. Kendilerinden 20 yaş büyük insanlarla benzer tecrübedeler. Hatta onların projeleri çok daha eski olduğu için bizimkilerin çok daha yeni olduğu için çok daha yeni yetkinliklerle bezenmiş durumdalar. Modernize açısından da onlardan öndeler' dedi.