12.06.2020 - 21:43 | Son Güncellenme:
AA
Cuomo, düzenlediği basın toplantısında, siyahi Amerikalı George Floyd'un polis şiddeti sonucu ölmesinin ardından Eyalet Meclisi tarafından kabul edilen ve ''en agresif polis reformu'' olarak nitelendirilen yasama paketini onayladı.
"İşin aslı, bu geciken bir polis reformuydu. Floyd'un ölümü ilk değildi." değerlendirmesinde bulunan Cuomo, bu reformların daha önce yaşanan çok sayıda benzer olayın ardından yapılması gerektiğini söyledi.
Yeni yasa kapsamında, New York Eyalet Meclisi, yasada yer alan ve polislerin sicillerini gizlemelerine olanak tanıyan Bölüm 50-a maddesini kaldırdı.
Bu maddenin kaldırılmasıyla, eyalette polis memurlarına yönelik şikayetler, disiplin süreçlerine ilişkin nihai düzenlemeler ve belgeler yıllar sonra ilk kez kamuya açılacak.
Eyalet polisinin vücut kameraları takmalarını şart koşan yasa, aynı zamanda memurların, gözaltındaki kişilerin sağlığına özen göstermelerini talep ediyor. Yasa kapsamında ayrıca polisin gözaltı sırasında zanlının boynuna baskı uygulama yöntemi yasaklandı.
New York Belediye Başkanı Bill de Blasio ise kentte polis departmanının 6 milyar dolarlık yıllık bütçesinde kesintiye gidileceğini duyurmuştu. Öte yandan, martta siyahi Amerikalı Breonna Taylor'ın evinde uyurken polis baskını sırasında öldürüldüğü Kentucky eyaletinin Louisville kentinde, ani polis baskını yasaklandı.
Minneapolis'te 46 yaşındaki George Floyd'un 25 Mayıs'ta dolandırıcılık şüphesiyle gözaltına alınırken bir polisin uzun süre ensesine diziyle basması sonucu hayatını kaybetmesi, ülkede siyahilere yönelik polis şiddeti ve ırkçılık tartışmalarını tekrar alevlendirmişti.
Siyahi George Floyd'un polis şiddeti yüzünden hayatını kaybettiği Minnesota’da, Özür Komitesi (Minnesota Board of Pardons), beyaz bir kadına tecavüz ettiği suçlamasıyla hapis yatan Max Mason'un suçsuz olabileceği yönünde görüş bildirerek, özür mektubu yayımladı.
Komite üyelerinden Minnesota Yüksek Mahkemesi Başkanı Başsavcı Keith Ellison, söz konusu özür hakkında, "Irksal terör, ülkemizin bir bölümüyle sınırlı değildir. Bu özür, ülkemizin herkes için gerçekten bir özgürlük ve adalet yeri olmasına yol açma sürecinin bir parçasıdır." ifadesini kullandı.
Özür Komitesinin üyeleri arasında yer alan Minnesota Valisi Tim Walz, özür için hazırlanan teklifin kendilerine Aralık 2019'da ulaştığını aktararak, Floyd’un başına gelenler ile Max Mason ve aynı olayla ilgili linç edilen diğer üç siyahi Amerikalının yaşadıkları arasında doğrudan bir bağ bulunduğuna işaret etti.
İşlemediği bir suçtan mahkum edilen ve 1942'de hayatını kaybeden siyahi Mason'a olayın üzerinden 100 yıl ve ölümünden 78 yıl sonra bugün açıklanan resmi özürle itibarı iade edilmiş oldu.
Minnesota’nın Duluth kentinde, 15 Haziran 1920'de, Elias Clayton, Elmer Jackson ve Isaac McGhie isimli üç Afro-Amerikalı sirk çalışanı, sayısı binleri bulan beyaz Amerikalı bir çete tarafından, "beyaz bir kadına tecavüz ettikleri" iddiasıyla linç edilmişti.
18 yaşındaki beyaz kadın Irene Tusken'in doktor raporunda, tecavüze dair bir kanıt bulunamadığının belirtilmesine rağmen 4. zanlı siyahi Max Mason ise tecavüz suçlamasıyla 30 yıl hapse mahkum edilmiş, 1925'te, bir daha Minnesota’ya dönmemesi şartıyla serbest bırakılmıştı.
Minnesota’da, yaşanan olaydan bir yıl sonra linç karşıtı yasa kabul edilmiş, 2003'te ise söz konusu olayda suçsuz yere linç edilmiş üç siyahi Amerikalı için Duluth kentinde bir anıt dikilmişti. George Floyd protestoları sırasında göstericiler, Floyd ile 100 yıl önce linç edilmiş üç siyahi sirk çalışanını da anmak için anıtın önünde saygı duruşunda bulunmuştu.