10.09.2013 - 11:01 | Son Güncellenme:
İngiliz gemisinden 18 Mart 1915'te atılan 1,65 metre uzunluk ve 492 kilogram ağırlığındaki top mermisi, Anadolu tarafında 1461-1462 yıllarında savunma amaçlı inşa edilen Çimenlik Kalesi'nin duvarını deldi ancak iki metre ilerlemesine rağmen patlamadı...
Daha sonra patlayıcı düzeneği devre dışı bırakılan mermi, bulunduğu yerde sergilenmeye başlandı. Savaşın büyüklüğünü gösteren en büyük kanıtlardan biri olan merminin, duvarını deldiği Çimenlik Kalesi ise kurulduğu günden itibaren sürekli askeri üs ve merkez konumunda yer aldı...
Söz konusu top mermisinin fırlatılmasında kullanılan Queen Elizabeth gemisi de İngiltere'nin Portsmouth kentinde inşa edildi...
ÇOMÜ Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ahmet Esenkaya, Queen Elizabethin, 1915'in şubat ayının ortalarına doğru Çanakkale Boğazı önlerine geldiğini anlattı...
İngiliz yetkililerin, bu geminin toplarının Çanakkale'de denenmesini istediğini aktaran Esenkaya, şöyle devam etti:"Geminin üstünde ve altında ikişer top vardı. Üsttekiler hedef tayin edici iken alttakiler ise vurucu gücü oluşturuyordu. Bu toplar 17 derecelik eğimin üzerinde atış yapar. Dik atışlıdır, yatay ve aşırtma atış yapmaz. Bu sebeple bir ihtimal Queen Elizabeth gemisinden atılan ve Çimenlik Kalesi'nin surlarında bulunan top mermisi, İkiz Koyu'ndan yapılan bir atışla buraya geldi...
Gemiden, kalenin önünde Sultan Abdülaziz'in yaptırdığı 3'lü cephanelik ve topların oluşturduğu savunma hattına bir mermi fırlatılır. Mermi yi fırlatan topun namlu çapı 38,5'luktur. Merminin ağırlığı 492 kilogram, boyu ise 1 metre 65 santimetredir. Top, ortadaki cephaneliğin yarısını çökertir. Ondan sonra gücü azalan mermi, kalenin suruna isabet eder...
Duvarın büyük bir bölümünü çökertir. Gücü ve ivmesi daha da azaldığı için duvarı yaklaşık iki metre deler ama patlayacak fiziksel ortam bulamaz. Çünkü duvarın eni çok kalındır. Daha sonraki yıllarda uzmanlar, merminin içindeki patlayıcı sistemi etkisiz hale getirdi. Buraya gelen tüm ziyaretçiler o mermiyi görebilir. Savaşta mucize arayanlar varsa işte bu en hakiki mucizelerden biri; o merminin nasıl olup da orada patlamamasıdır."
Çanakkale Savaşları sırasında batan Osmanlı, İngiliz, Fransız ve Avustralya donanmalarına ait batıklar ilk kez modern teknoloji ile görüntülendi. Deniz araştırmacısı Selçuk Kolay başkanlığında belgeselcilerden, tarihçilerden ve sualtı görüntüleme uzmanlarından oluşan ekip; 2 yıl boyunca Çanakkale’nin derinlerinde ki gemi ve denizaltı batıklarına dalış yaptı. Kolay’la birlikte Savaş Karakaş, Okan Taktak, Mithat Akabay, Bahattin Öztuncay’ın belirlediği batıklar arasında Osmanlı İmparatorluğu’na ait Mesudiye ve Barbaros hayrettin, İngiliz Goliath, İrresistible ve Ocean, Fransız Carthage ve Mariotte, Avustralya çıkarma gemilerinin de aralarında bulunduğu 33 gemi ve denizaltı incelendi.
Tarihin en büyük deniz savaşlarının yaşandığı sularda araştırma yapan ekip önce yan taramalı sonar ile batıkların yerini tespit etti. Yeri bilinmeyen pek çok batığı saptayan deniz araştırmacısı Selçuk Kolay, Çanakkale Boğazı ve çevresinde tekneyle araştırmalar yaptı. Daha önce yapılan dalışlardan elde edilen bilgilerle karşılaştırılan bilgiler sonucu, gemilerin kimlikleri belirlendi. Projeyi diğer çalışmalardan farklı kılan ise dünyanın en gelişmiş sonar teknolojisi olan Multibeam Sonar Imaging’ın kullanılması oldu. 18 Mart 1915’te yaşanan savaşta batan gemilerden dalış yapılabilecek derinlikte olanlar(ortalama 80 metre) sualtı görüntüleme uzmanları Ali Ethem Keskin, Engin Aygün ve Adnan büyük tarafından görüntülendi. Hava ve deniz koşulları dalışlara izin vermediğinde ekip dalışları tekrarlayarak araştırmalarını sürdürdü. Denizaltı ve gemiler bugünkü konumlarıyla ilk kez tanımlanırken, sualtı görüntüleriyle de aydınlatıldı.
Derinlerden Yansımalar- Çanakkale Savaşı Batıkları adlı kitap görsel zenginliğinin yanı sıra; savaşlardan sağ kurtulanların anlatımlarıyla da dikkat çekiyor.
Kitapta; Türk gemilerinin ele geçirdiği Fransız Saphir denizaltısının elektrik çavuşu Logal’ın, “Sandal içinde ki Türk subaylarından biri bana ceketini verdi. Türk teğmeni kıyafeti giydim. Bizi hemen ısıttılar. Zira denize düşerken çırılçıplak olmuştuk.
Bizi İstanbul’a getirdiler. Bulunduğumuz yere Türk subayları gelirdi. Ekserisi Fransızca biliyordu. Halbuki biz başka türlü muamele göreceğimizi zannediyorduk” şeklinde mektup yazdığı anlatılıyor.
Çanakkale Savaş Tarihi’ni kapsamlı şekilde anlatan kitapta ayrıca kaza sonucu batan Atılay ve Dumlupınar denizaltılarımızda hatırlatılıyor. İki denizaltının da Multibeam Sonar Imaging ile elde edilen görüntüleri kitabı zenginleştiriyor.
“Böylesi bir çalışmaya destek olmaktan mutluyuz”Kitabın tanıtımında konuşan Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa V. Koç; "Çanakkale savaş batıklarının geneli üzerinde daha önce bu kapsamda bilimsel bir çalışma yapılmadı. Çanakkale Savaşları'nın 100. yıl dönümüne yaklaştığımız bugünlerde, böylesine özenli ve farklı bir çalışmaya destek vermekten son derece memnunuz" dedi. Doğuş Grubu CEO'su Hüsnü Akhan ise sadece ülkemiz değil dünya tarihi açısından da büyük önem taşıyan Çanakkale Savaşı'na daha fazla ışık tutması, savaşın belgelerini gün ışığına çıkarması bakımından kitabı çok değerli bulduklarını ve Ayhan Şahenk Vakfı olarak destek olmaktan büyük onur ve mutluluk duyduklarını söyledi.
Yaklaşık iki yıl süren kitap çalışması için hem Türk, hem de yabancı misyonlardan özel izinler alındı. Araştırma çalışmalarının yapılabilmesi için özel donanıma sahip tekneler kullanıldı ve her biri konusunda uzmanlaşmış denizci ve sonar teknisyenleri ile sualtı görüntüleme ekiplerinin katılımıyla Ege'de, Çanakkale Boğazı'nda veMarmara'da 33 batık üzerinde geniş kapsamlı çalışmalar yapıldı.
33 batık arasında Fransız yolcu gemisi Carthage, İngiliz denizaltısı E14 ve İngiliz mayın tarama gemisi Renarro da ilk defa bulunup görüntülenenler arasında yer alıyor. Kitapta 55 saniyede battığı bilinen 1984 yapımı Fransız Bouvet zırhlısı hakkında da çok özel ve yeni bilgiler var.
Öte yandan 33 batıktan üçünün kitap çalışmaları sırasında tespit edildiği öğrenildi. Yasal izinler için 8 ay geçtiği öğrenilirken; İngiltere, Fransa ve Avustralya savaş kayıtları da incelendi. 1974’den beri batıklar üzerine araştırmalar yapan Selçuk Kolay, " Çanakkale Boğazı'nın önemli suyollarından biri olması, bölgedeki hava şartları, batıkların derinliği ve askeri sahaların dalışa yasak olması nedeniyle bugüne kadar araştırma yapmak güçtü. Ancak biz bütün bu zorluklarla mücadele edip, batışlarının 100. yılına yaklaşırken Çanakkale Savaşı batıkları ile ilgili bilgi eksikliklerini gidermeye çalıştık. Klasik çalışma yöntemleri dışında Okan Taktak ile özellikle çok gelişmiş sonar teknolojisi kullanarak geniş bir ekiple bu çalışmaya başladık" dedi.