04.12.2020 - 11:45 | Son Güncellenme:
Son dakika haberine göre, Türkiye'de son 24 saatte 194 bin 435 Kovid-19 testi yapıldı, 32 bin 736 kişinin testi pozitif çıktı, 193 kişi hayatını kaybetti. Ağır hasta sayısı 5 bin 703 oldu, son 24 saatte 4 bin 811 kişinin Kovid-19 tedavisinin tamamlanmasıyla iyileşenlerin sayısı 423 bin 142'ye yükseldi.
Tüm Türkiye kısa süre içinde uygulamaya başlayacak olan Çin aşısıyla ilgili sorulara cevap ararken, en net açıklama Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'dan geldi.
Hürriyet gazetesinde Ahmet Hakan'ın sorularını yanıtlayan Bakan Koca, önemli açıklamalarda bulundu. İşte Bakan Koca'nın aşıyla ilgili çarpıcı sorulara verdiği yanıtlar:
FAHRETTİN KOCA: Çin aşısı, Alman aşısı, İngiliz aşısı, Amerikan aşısı... Konuyu böyle ele alamayız. Öncelikle ele almamız gereken husus, aşının hangi yöntemle üretildiği hususudur. Çünkü aşının yöntemi, aşının güvenilir olup olmadığını birinci dereceden etkiler.
FAHRETTİN KOCA: İki yöntem var. Birincisi: İnaktif virüs aşıları... İkincisi: mRNA yöntemiyle üretilen aşılar...
FAHRETTİN KOCA: İnaktif yöntemle üretilen aşılar daha güvenilirdir. Tarihte bilinen en iyi yöntem budur. Bunun uzun vadeli sonuçlarını biliyoruz. Virüsün genetik yoluyla geliştirilen mRNA aşıları, kısa vadede iyi sonuç verdi. Ama orta ve uzun vadede nasıl bir etkisi olacağını bilmiyoruz.
FAHRETTİN KOCA: İnaktif yöntemle üretildi. Bu yöntemi kullanması nedeniyle daha fazla tercih edilmesi gereken aşıdır. Üretildiği ülkeye odaklanmak yanlış, yönteme odaklanmak lazım. Ben diyorum ki bu yöntem, en eski yöntemdir. Yıllardır bu yönteme dayalı olarak aşılar üretildi. Uzun vadede test edilmiştir. Bir yan tesiri yoktur.
FAHRETTİN KOCA: Çünkü bu yöntem çok zor ve çok pahalı bir yöntem. İnaktif aşılar, kolay üretilebilir aşılar değil. Maliyeti çok yüksektir. O nedenle diğer yöntem daha fazla tercih edilen yöntem oldu.
FAHRETTİN KOCA: Çin’le yaptığımız anlaşma 50 milyon... Bunun üzerini diğer yöntemle üretilen aşılarla tamamlamak durumundayız. Ama şu gerçeği de unutmayalım: Diğer aşıların uzun vadede ne tür etkiler geliştirebileceğini bilmiyoruz.
FAHRETTİN KOCA: Dünyada üretilen tüm aşılar, Dünya Sağlık Örgütü’nün süreçlerinden geçmek zorunda. Çin aşısı da öyle. Şu anda “Faz 3” dönemini bitiren hiçbir aşı yok. Pandeminin yol açtığı acil durum nedeniyle ara raporlarla uygunluk veriliyor.
Çin aşısı, “Faz 3”e en erken başlayan aşıdır. Ayrıca “Faz 3”ü daha geniş topluluklara uyguladılar. “Faz 3” ilgili Çin aşısının ara raporları henüz açıklanmadı. Bir hafta-on gün sonra açıklanmasını bekliyoruz.
FAHRETTİN KOCA: Tabii ki olmayacak. Bütün ara onaylar alınmış olsa dahi biz uluslararası akredite olan Halk Sağlığı ve Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumumuzun laboratuvarlarında titizlikle incelemeler yapacağız.
Bu incelemelerde aşının güvenlik testlerinin olumlu çıkması gerekiyor. Eğer aşı, ülkemiz standartlarına uygun bulunursa erken kullanım iznini vereceğiz. Aşı uygulaması, ancak bu aşamadan sonra olacak.
FAHRETTİN KOCA: Bu konuyu Bilim Kurulu’nda ele aldık. Vardığımız sonuç şu oldu: Mecburiyet olmasın ama vatandaşımızı ikna edelim. Hangi aşıların hangi yöntemle üretildiğini, hangi yöntemin daha iyi bir yöntem olduğunu vatandaşımıza anlatacağız. Aşının menşeine değil de yöntemine odaklanılması gerektiğini anlatacağız.
FAHRETTİN KOCA: Aşıyla ilgili tüm onay süreçleri bittikten sonra bir hastaneye gideceğim ve kamuoyunun huzurunda aşıyı yaptıracağım. Ardından da o hastanede bulunan bütün sağlık çalışanlarımız aşılarını yaptıracaklar.
Öte yandan İstanbul Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı’ndan Prof. Dr. Bülent Saka, hafif kas ağrısı, halsizlik hissi sonrası peş peşe 3 PCR testi yaptırdı. Saka’nın test sonuçları negatif çıktı. Kendisine Kovid -19 teşhisi koyan ve tedaviye başlayan Saka, 36 saat sonra yapılan detaylı kan tahlili ve akciğer tomografisiyle Kovid-19’a bağlı zatürreye yakalandığını öğrendi.
Evde ilaç tedavisi süren Saka, Milliyet aracılığıyla vatandaşları ‘Sırtı ağrıyan, halsizlik yaşayan birinin şikâyeti bir günlük dinlenmede geçmiyorsa yüzde 99 koronavirüstür. Topluma tavsiyem; PCR’a bağlı kalmasınlar’ diye uyardı.
Kovid-19 olmasına karşın PCR test sonucu negatif çıkanlar durumu tıp camiasında tartışılmaya devam ediyor. İstanbul Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı’ndan Prof. Dr. Bülent Saka’nın hastalık süreci ise Kovid-19’un ne denli sinsi ve risk içeren bir hastalık olduğunun çarpıcı bir örneği. Hafif kas ağrısı ve halsizlik hisseden Prof. Dr. Saka, 10 gün önce Kovid-19 şüphesiyle peş peşe 3 PCR testi yaptırdı ancak bu testlerin sonuçları negatif çıktı.
Kandaki enfeksiyon seviyesini gösteren CRP değeri de normal seyreden Saka, buna rağmen ikna olmayarak kendisine Kovid-19 teşhisi koyup erkenden tedaviye başladı. Prof. Dr. Saka, 36 saat sonra yapılan detaylı kan tahlili ve akciğer tomografisi sonucunda Kovid-19’a bağlı zatürreye yakalandığını öğrendi. Halihazırda evde izolasyon altında, ilaç tedavisi devam eden Prof. Dr. Saka, Milliyet aracılığı ile önemli uyarılarda bulundu:
“10 gündür Kovid-19’a bağlı zatürre ile mücadele ediyorum. Şayet PCR ve CRP testlerinin sonuçlarına güvenip erkenden tedaviye başlamasam, çok daha kötü bir tablo ortaya çıkacak, hastanede tedavi görmek zorunda kalacaktım. Halsizlik, kas ve eklem ağrısı, tat ve koku kaybı, ateş, aşırı yorgunluk, öksürük, şiddetli baş ağrısı gibi sorunlardan ikisini çok hafif bile olsa hisseden vatandaşlar yüzde 99 olasılıkla Kovid-19 olduğunu bilmeli.
Bu şikâyetlerden ikisi varsa test sonucu beklenmeden doktor gözetiminde tedaviye başlanmalı ve akciğer tomografisi talep edilmeli. Şu an Kovid-19 dışında başka bir viral enfeksiyon görülmediğinden, bu şikâyetlerin durduk yere ortaya çıkması söz konusu olamaz. Koronavirüs en sinsi viral hastalık.”
Hastalığın 16 yaşındaki oğlu ile yakın temas sonucu bulaştığını da söyleyen Prof. Dr. Bülent Saka, şunları söyledi: “8 aydır Kovid-19 hastalarını iyileştirmek için mücadele veriyorum. Oğlum, geçtiğimiz hafta sınavlara girip, arkadaşlarıyla buluştu. Geçen gün karşılıklı iki saat play-station oynadık. Hastalığımın ortaya çıkmasıyla oğlumun da taşıyıcı olduğunu öğrenmiş oldum.
Oğlumun sağlık durumu iyi. Zaten 18 yaş altı çocukların neredeyse tamamı asemptomatik şekilde hastalığı atlatıyorlar. Mevcut salgın tablosunda PCR testlerinin negatif çıkmasının önemi yok. Üç kez peş peşe yaptırdığım PCR testleri negatif sonuç verdi. Üstelik ateş, öksürük, tat ve koku kaybı gibi semptomlarım da yoktu. Ancak şuan Kovid-19’a bağlı zatürre ile mücadele ediyorum. Erken tanı ve tedavi en kritik aşama.”
Prof. Dr. Bülent Saka, vatandaşalara önerileri var: “Dört, beş gündür onlarca tanıdığımı acil servise yönlendirdim. Hafif ağrı ve kırgınlık hissettiğini söyleyen ama PCR sonucu negatif çıkan kişilerin tamamı kapsamlı tahlillerin ardından tanı aldılar. Bu kişiler erkenden harekete geçmemiş olsa 5,6 gün sonra hastanelik olacaklardı.
Toplumun her kesimine yayılmış bir virüsten bahsediyoruz. Sırtı ağrıyan, halsizlik yaşayan birinin şikâyeti bir günlük dinlenmede geçmiyorsa yüzde 99 koronavirüstür. Topluma tavsiyem; PCR’a bağlı kalmasınlar.
Kovid-19 geçiren kişilerin antikor seviyesi stabil kalmıyor. Maske, mesafe, hijyen kuralının ihmal edildiği durumlarda hastalık ikinci, üçüncü kez kapıyı çalıyor.” (MERT İNAN İstanbul)