Gündem Bahtı kara insanlar: Karaca ailesi!

Bahtı kara insanlar: Karaca ailesi!

16.04.2001 - 00:00 | Son Güncellenme:

Her şey 1917'de Karaca Örme Sanayii'nin kurulmasıyla başlar. Aile gün geçtikçe zenginleşir. Ancak kara bulutlar başlarından eksik olmaz Aile içi kavgalar, mutsuz ilişkiler, skandallar, uyuşturucu batağı... Ve sonunda bir cinayet, Karacalar’ın bitmeyen dramına bir yenisini ekler

Bahtı kara insanlar: Karaca ailesi

Bahtı kara insanlar: Karaca ailesi!

Her şey 1917'de Karaca Örme Sanayii'nin kurulmasıyla başlar. Aile gün geçtikçe zenginleşir. Ancak kara bulutlar başlarından eksik olmaz Aile içi kavgalar, mutsuz ilişkiler, skandallar, uyuşturucu batağı... Ve sonunda bir cinayet, Karacalar’ın bitmeyen dramına bir yenisini ekler

Perde arkası / Tuncay Özkan

Zaman, katillerin katilliklerini azaltmıyor. Canan Karaca da bir katil olarak gömüldü... Dramı ne olursa olsun. Atay-Canan Karaca... Bir eski cinayetin iki kahramanı. İki eski iki sevgili, karı koca. Canan Karaca eski Roma, Bizans, Osmanlı veya günümüz entrika, cinayet öykülerinde olduğu gibi, içkili bir akşam yemeğinin sonunda eski kocasını öldürdü.

Umut, zirve, dram ve...
Yaşamlar, gerçek öyküleriyle büyürler zaten. Çünkü gerçekten daha büyük ve etkileyici hiçbir şey yoktur. Bugüne kadar yüzlercesini okudum, tanık oldum. Elini kana, yüreğini karanlığa bulayıp da bu dünyadan ettiklerini çekmeden gidenini görmedim. Canan Karaca da, kocasını öldürmekten mahkûm oldu. Hapisten kaçtı.. Kuytularda yaşadı. Tam da af yasasından yararlanıp sokaklarda dolaşacakken, hipertansiyonuna yenildi. Daha 42 yaşındayken hem de. Ben öldüğünü ailesinden öğrendim. Doğru olduğu kesinleşti. Ölüm belgesi elimde. 14 yaşındaki oğlu ölüm belgesini imzaladı. Birkaç arkadaşının katıldığı törenle gömüldü.
Beni bu öyküde etkileyen şey katilin değil, mağdurun öyküsü. Canan Karaca'nın ya da gömüldüğü genç kızlık adıyla Canan Yıldız Serdaroğlu'nun başından geçenler de ilginç... Ama Karaca soyadının gelişimi daha çarpıcı. Keşke birileri çıkıp Karacalar'ın öyküsünü yazsa. İnanılmaz başarılar, dramlar, umutlar ve mutsuzluklarla örülü bir gerçek. Hani eskilerin 32 kısım tekmili birden dedikleri, nefes kesen cinsten bir öykü.

Toprak Dede'nin 'doğuşu'
Öykünün ilk kahramanı Halil Karaca. ‘Bandırmalı çorapçı Halil’ olarak biliniyor. 1917'de Karaca Örme Sanayii'ni kuruyor, 1956'da ölüyor. 4 çocuğu var. Hayrettin, Nurettin, Fahrettin ve Muzaffer (Muzaffer tek kızı). Ölmeden önce hisselerinin yüzde 40'ını Hayrettin'e, yüzde 30'unu Nurettin'e, yüzde 30'unu da Fahrettin'e devrediyor.
1962'de Fahrettin, 1972'de de Nurettin hisselerini devrederek fabrika ile bağlarını koparıyor. Karaca şirketlerinin tek patronu Hayrettin Karaca oluyor. O da uzun ve zorlu serüvenin sonunda bugünlerin meşhur ‘Toprak Dede’sine dönüşüyor.
TEMA Vakfı'nın kurucusu. Biraz sert mizaçlı. Kendini insanlardan çok doğaya yakın gören çevreci dedemiz. Gençliğinde çocuklarıyla sorunlar yaşasa da, kardeşleri ve eşleriyle gelişen fırtınalı hayat serüveninin olgunluk çağında, hatalarını kapatmaya çalışmış anlaşılan. Hayrettin Karaca'nın ilk evliliğinden bir oğlu dünyaya geliyor; Atay Karaca (1942). Atay'ın çocukluğu sorunlu geçiyor. İlk eşi ölen Hayrettin Bey, yeniden evlenince Atay'ın sorunlu dönemleri başlıyor.

Uyuşturucu batağı
Hayrettin Karaca'nın ikinci eşi Sevim Hanım'dan da 3 çocuğu var. Sevim Hanım'ın başı da alkolle dertte. Çocuklarından Halil, Dr. Alev ile evleniyor. Ancak Halil Karaca, 1984'te diş tedavisi için gittiği Fransa’da ölüyor. Uyuşturucu bağımlısı... Ancak bunu doktorlara söylemediği ve narkozdan öldüğü iddia ediliyor. Eşi Alev Karaca ise daha sonra Adnan Kahveci'nin sevgilisi olarak tanınıyor.
Öykümüzün asıl kahramanı Atay Karaca, ilk evliliğini Alman asıllı bir kadınla yapmış. Can ve Yeşne isminde 2 çocuğu var. İkinci eşi Ayda Hanım'dan ise Ali isminde bir oğlu. Üçüncü evliliğini Canan Hanım’la yapan Karaca'nın bu evlilikten olan oğlu ise Oktay.
Atay Karaca, Alman lisesinin orta kısmından ayrılıp Almanya'ya gidiyor ve tekstil üzerine eğitimini sürdürüyor. Yemeyi, içmeyi eğlenmeyi seviyor. Çocuklarına duyduğu aşırı ilgi ve sevgi onun bir başka kimlik özelliği. Karaca'da genel müdürlük yapan Atay, 1975-78 arası Pertaş Şirketi'ni kuruyor. Karaca ürünlerini yaptırıp satıyor, fason iş yapıyor. Babasıyla sorunlu geçen yılların ardından şirketlere sahip çıkıyor. Babası da her şeyi ona bırakıp emekli ediyor kendini.

En büyük tutkusu silah
Atay Karaca'nın en büyük tutkusu belinden ayırmadığı silah. 2 ruhsatlı silahı var. Ancak silahları gösterdiği ya da masanın üzerine koyduğu görülmüş değil. Silahlar hep belinde dolaşıyor.
Bilgisayar sayesinde işlerini iyice yoluna koyduğuna ve sisteminin oturduğuna inanan Atay Karaca, "İki yıl sonra ben de babam gibi emekli olacağım" der yakın çevresine. Bu arada Canan Karaca'dan da ayrılır. Canan ile tanışması da bir olaydır ya, ayrılığı da öyle olur.
Ayrıldığı eşi Canan'a bir villa kiralayan, BMW alıp, Etiler'de bir butik açan Atay Karaca, ortak çocukları nedeniyle sık sık Canan ile görüşmeyi sürdürmüş.

Cinayet ve şüpheler
Emniyet müdürlüğünden emekli ve o dönemde bir otelde koruma müdürlüğü yapan polis Metin, Canan ve Atay'ın yakın dostu. Metin Bey daha önceleri emniyette balistik şubede görev yapmış. Cinayet günü yemek masasında Canan Karaca'nın bir yakın arkadaşının da olduğu, bunun bir polis olabileceği hep konuşuldu. Cinayetten sonra Canan Karaca’nın Metin Bey'i eve çağırdığı iddia edildi.
Canan Karaca'nın çok kumar borcu olduğu da iddia edilir. Atay Karaca kendi silahıyla ölmüştür. Canan Karaca hep "O silahı kaldırdı, ben müdahale edip koluna çarpınca ateş aldı" der. Ama cinayette bu böyle olmamıştır. Balistik inceleme, atışın karşıdan ve uzaktan yapıldığını ortaya koyar. Ayrıca ne Canan ne de Atay Karaca’nın parmaklarında barut izi çıkar. Olay sonrası, delillerin değiştirilmek istendiği, evde bir başkasının olduğu ve cinayeti onun işlediği ileri sürülür. Ama Canan Karaca bu konuda hiç konuşmaz; kasten adam öldürmek suçundan mahkum olur. Kaçar, saklanır.

42 yaşında tansiyona yenildi
Atay Karaca öldürülmese ertesi gün Almanya'ya gidecek, Karaca tekstil bambaşka bir serüvenin yolcusu olacaktı. Canan Karaca, Ümraniye'de bir evde yalnız, çaresiz ve kaçak yaşamaya mahkum olmayacaktı.
Yaşam sürprizleri ve kendi gerçekleriyle nice olağanüstü öyküleri içinde barındırıyor. Zaman denen örtü, gerçeklerin üstünü kapatmaya yetmiyor.



GÜNCEL