Gündem‘Bizimkiler bakan olunca işler düzelir’

‘Bizimkiler bakan olunca işler düzelir’

19.06.2002 - 00:00 | Son Güncellenme:

‘Bizimkiler bakan olunca işler düzelir’

‘Bizimkiler bakan olunca işler düzelir’





Abuzer Uğurlu, cumhuriyet savcılığında baskı altında kalmadan, mahkeme önünde hür iradesi ile verdiği ifadelerde, 1974 affından önce silah kaçakçılığı yaptığını kabul etmekte; ancak aftan istifade edip yurda dönüşünden sonra bir tek silahı bile yurda sokmadığını ısrarlı biçimde savunmaktadır. Ayrıca bu savunmalarında silah kaçakçılığı yapmadığı konusunda Milli İstihbarat Teşkilatı’nın kendisine kefil olabileceğini ileri sürmektedir.
Bizde mafya teşkilatı çok iyi
Süleyman Necati Topuz, Abuzer Uğurlu’nun eşinin akrabası idi. Ancak bu dönemde her ikisi de birbirine ters düşmüştü. Topuz, bir yandan uyuşturucu kaçakçılığından Almanya’nın Nurnberg mahkemesinde, bir yandan da Ankara 4 No’lu Sıkıyönetim Mahkemesi’nde Uğurlu ile yargılanıyordu. Nurnberg Başkonsolosluğumuz vasıtası ile ifadesine başvurulan Topuz’un söyledikleri son derece dikkat çekicidir: "Türkiye’de çok güçlü bir mafya teşkilatı var. Bu teşkilat politikada etkili rol oynuyor. Birçok politikacı şahsi menfaat veya politik kariyer için, bu mafya teşkilatı ile işbirliği yapmaktadır.
Uğurlu’dan tayin istiyorlardı
... Uğurlu ile aramızda şöyle bir konuşma geçti: ‘Dayı; yakında her şey eskisinden daha iyi olacak. (Abuzer Uğurlu aramızdaki hısımlık dolayısıyla bana dayı diye hitap eder.) Zira hükümet değişecek. Bizimkiler bakan olacak’ dedi. Ağustos 1978’de tekrar İstanbul’a gittiğimde gümrük şefleri, gümrük muhafaza memurları, gümrük muayene memurları, ki çoğunu eskiden şahsen tanırım, her gün Uğurlu’nun evine gelerek, bakan nezdinde tavassutta bulunarak kendilerinin şu veya buraya tayin edilmelerini istiyorlardı."

O dönemde, İstanbul gümrüklerinde görevli Doğan Yıldırım adlı biri, Abuzer Uğurlu’ya Bulgaristan’ın Sofya kentinde bir öğrenciye para göndermek istediğini söyleyerek, yardım istemiş. Uğurlu da, o sıralarda Sofya kentinde bulunan Ömer Merşan’a telefon edip bir öğrencinin kaldığı otele geleceğini söyleyerek, bu öğrenciye 3000 mark para vermesini istemiş. Bu konuda Merşan ile mutabık kalan Uğurlu, Yıldırım’a dönerek, öğrencinin Vitoşa Oteli’ne gidip Merşan’ı bulmasını; kendisinin selamını söyleyerek 3000 mark parayı alabileceğini söylemiş.

Bozuntuya vermedi
Bu konuşmalardan birkaç gün sonra Merşan, Uğurlu’ya telefon açarak sitem etmiş; "Bu kişinin kimliğini basında çıkan resimlerine göre tahmin etmesem bile, tipinden terörist olduğu belli. Bana M. Ali Ağca’yı nasıl gönderirsin?" diye şikâyette bulunmuş. Buna karşılık Uğurlu da paniğe kapılmış ve parayı alan kişinin Ağca olduğunu bilmediğini; gümrükçü Yıldırım’ın ricası üzerine olaya bilmeden katıldığını söylemiş. Gerçekten de Uğurlu, Vitoşa Oteli’ne gidip Merşan’dan para alması için aracılık ettiği kişinin Ağca olduğunu böylece öğrenmiş. Anlaşılıyor ki Merşan, kendisini Erzurumlu Metin olarak tanıtan kişinin Ağca olduğunun farkına varmış ama bozuntuya vermemiş.

Ülkemizde yaşanan silah kaçakçılığı olayları konusunda, Çayırovalı Osman (Osman İmamoğlu) ile uzunca bir sohbetimiz oldu. Bu sohbetten bazı bölümleri (İmamoğlu’nun ifadelerinden) burada aktaracağım: "Hiçbir silah kaçakçısı örgütlere doğrudan silah vermezdi. Çünkü yakalanan örgüt elemanının, sorgu sırasında silah satıcısını deşifre etmesi kaçınılmazdı. Diğer taraftan o dönemde mesela sol bir örgütün bizden istediği silahın üç beş mislini Suriye’ye gönderiyorduk. Hele Humeyni döneminin başlaması ile, İran’a silah yetiştiremez olduk; su borularından yapılan tüfekleri İran’a gönderiyorduk."
"1978 - 1979’da, özellikle sol örgütler silah kaçakçılarının arasına kendi adamlarını koydular. Dev - Sol’un silah sorumlusu Eskişehirli İlhan, dolaylı yollarla bizden de silah aldı. Eskişehirli İlhan, bizimle birlikte Hasan Conkara’nın motoru ile Bulgaristan’a geldi. Buradan, parası kadar silah alıp motora yükledi. Öğrendiğime göre bu örgüt, bu ihtiyacı olanı alıp kalanını piyasaya satıyordu.
Bizler örgütlerden her ne kadar uzak durmaya çalışsak da örgütler istedikleri zaman bizden silah alabiliyordu. Sonradan öğrendiğime göre Dursun Karataş, ifadesinde benim daha çok sağcı örgütlere silah verdiğimi belirterek, beni öldürmeyi düşündüklerini söylemişti."

Her bölgeye ayrı kaçakçı
"Her bölgenin önde gelen bir silah kaçakçısı vardı. Bunlardan Sındırgılı Mustafa, Manisa ve Balıkesir bölgelerinde bilinen bir isimdir. Deli Mehmet ve Gümüşçaylı İbrahim ise Kütahya, Uşak bölgesinde silah satışı yapan belli isimlerdir. Afyon’da tanınan isim ise, Ali Kazım kardeşlerdi. Amasyalı Yavaş Ahmet, Sapancalı Kemal, Antepli Molla Mehmet kendi bölgelerinin silah kaçakçılığı konusundaki belli isimleridir. Dış alımlarda ise, Bulgaristan’ın Kıntex şirketine silah başına 30 dolar kar vermek suretiyle silah temin eden önemli isimlerdendir."


1994’ün son günleriydi. Ömer Lütfi Topal, cep telefonumdan aradı. Polat Oteli’ndeki casinoya gittim. Topal, bana Akgün Otel’in bitişiğinde, bir otoparkta tatsız bir olay yaşandığını; Bülent Fırat’ın (Bir dönem Topal’ın en yakın adamı) burada öldürüldüğünü haber aldığını söyledi. Israrla bu olayla ilgisinin olmadığını belirtiyordu. Fırat’ın öldürüldüğü yerin, kendi casinosuna bu ölçüde yakın olmasına dikkat çekip bu işi yapanların suçu kendisine atmak istediklerini söylüyordu. Konuşurken, o dönemde İstanbul Emniyet Müdür Yardımcılığı görevini yürüten Hüseyin Kocadağ’ın geldiğini haber verdiler. Bir süre sonra onları bırakıp casinonun VIP bölümüne geçtim. Çağrılınca da yeniden müdüriyet odasına döndüm. Topal kahkahalarla gülüyordu. Geçmişte yaşanmış benzer bir olayı hatırlatarak, "Ekrem Abi, ölü kaçmış" dedi.

Olay örtbas edildi
Akgün Otel’in casinosunda polis arama yaptı. Müdürde ve güvenlik müdüründe ruhsatsız tabanca ele geçirildi. Bir dolaptan iki ruhsatsız tabanca daha çıktı. Bülent Fırat’a sıkılan kurşunların boş kovanları ele geçirildi. Ancak bunları tespit eden İstanbul Emniyet Müdürlüğü, Topal’ın casinosuna yönelik hiçbir yasal işlem yapmadı. O dönemdeki Turizm Bakanlığı da olayı örtbas etti.

Marakoğlu’nun açıklaması:
"Kitabımda da belirttiğim gibi Topal’a ait Seven Seas Tatil Köyü’ne gelenler arasında Yargıtay başkanı, savcılar ve hâkimler vardı, ancak bu kişileri kumarhanede görmedim."

YARIN
• Şehmus Daş neden öldürüldü?
• Kısmetim 1 ve Lucky - S niçin batırıldı?
• Halil Havar nerede, nasıl saklandı?



















KEŞFETYENİ
Survivor'dan elendikten sonra Yiğit Poyraz'dan ilk paylaşım!
Survivor'dan elendikten sonra Yiğit Poyraz'dan ilk paylaşım!

Cadde | 03.05.2025 - 07:13

Survivor All Star 2025'e sürpriz bir şekilde veda eden isim Yiğit Poyraz olmuştu. İlk paylaşımını yapan Poyraz'ın 'Usta' ifadesi dikkat çekti.

Yazarlar