13.04.2009 - 14:18 | Son Güncellenme:
Mikail PELİT/MALATYA (DHA)
MALATYA'da, 18 Nisan 2007 tarihinde, Zirve Yayınevi'ni basarak 1'i Alman, 3 kişiyi öldürmekle suçlanan 5'i tutuklu 7 sanığın yargılandığı Malatya 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde bugün 16'ncı duruşma görüldü. Duruşmada dinlenen, tutuklu sanıklardan Emre Günaydın'ın babası Mustafa Günaydın, “Bir kuş ölse Emre günlerce üzülürdü. Oğlumun cinayetleri işlediğine asla inanmıyorum” diye konuştu.
Duruşma nedeniyle Malatya Adliyesi çevresinde sabah erken saatlerden itibaren yoğun güvenlik önlemleri alındı. Tutuklu sanıklar Emre Günaydın, Cuma Özdemir, Abuzer Yıldırım, Salih Gürler ve Hamit Çeker, jandarma ve polis ekiplerinin sıkı güvenlik önlemleri altında Adliye'ye getirildi. 3'üncü Ağır Ceza Mehkemesi'nde görülen davanın 16'ncı duruşmasına, çok sayıda avukatın yanısıra, öldürülen Alman Tilmann Geske'nin eşi Suzanna Geske ile Necati Aydın ve Uğur Yüksel'in yakınları da katıldı.
Mahkeme heyeti ilk olarak, tutuklu sanıklardan Emre Günaydın'ın akrabası ve arkadaşı olan Onur Dulkadir'i dinledi. Onur Dulkadir, Emre ile aynı dersaneye gittikleri için zaman zaman bir aya geldiklerini ifade ederek, “Emre bana ‘Yakında çok zengin olacağım’ demişti. Ama nasıl zengin olacağını söylemedi. Ben de sormadım. Başka da bir şey bilmiyorum” dedi.
Daha sonra dinlenen, sanık Emre Günaydın'ın babası Mustafa Günaydın da oğlunun böyle bir cinayet işledigine inanmadığını ifade ederek, “Emre liseyi bitirdikten sonra 2 yıl üniversite sınavlarına girdi. Ama kazanamadı. 2007'de İhlas Vakfı'nın yurduna gitti. Bir süre sonra yurt yönetimi beni arayarak, Emre'nin uyum sağlamayadığını söylediler. Bunun üzerine ben de Emre'yi yurttan aldım. Bana bir gazete de iş bulduğunu, günde sadece 2 saat gazete dağıtacağını söyledi. Daha sonra, bana gazetede gizemli bir kişi olduğunu, PKK ve Hizbullah'la ilgili çok şeyler anlattığını söyledi. Ben de,o kişiden uzak durmasını söyledim” dedi.
“Ben çocuklarımın harçlıklarını bankaya yatırırdım. Çünkü paranın değerini bilsinler isterdim” diyen Mustafa Günaydın, şöyle devam etti:
“Ben oğlumun böyle bir cinayet işleyeceğine asla inanmıyorum. Oğlumun ziyaretine her hafta gidiyorum. Hücrede tek başına kalıyor. Emre bana, ‘Koruma alın’ dedi. 14'üncü duruşmada bunu bana söyledi. Ben önce istemedim. Ama oğlum cezaevinde rahat olsun diye isteğe bağlı koruma da aldık. Biz de bu işin mağduruyuz. Büyük oğlum işe alınmıyor. Emre'nin ağabeyi olduğu öğrenilince iş verilmiyor. Emre'nin siyasi bir görüşü yoktu. Ben eski bir ülkücüyüm. Bununla da gurur duyuyorum. Emre'nin özel eşyalarına bakmazdım. Ama son yapılan aramalarda, bir İncil ile Said-i Nursi'ye ait kitaplar bulundu. Said-i Nursi kitapları okumak da suç değil. Bir kuş ölse Emre günlerce üzülürdü. Böyle bir iş yaptığına asla inanmıyorum.”
BUGÜN GÖZALTINA ALINAN ESKİ İNÖNÜ ÜNİVERSİTESİ REKTÖRÜ SORULDU
Mahkeme heyetinin, "Dönemin İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu ile samimiyetin var mıydı?" sorusuna Mustafa Günaydın, "Hayır yoktu, ben orada çalışan bir personeldim, samimiyetim yoktu" yanıtını verdi.
Müdahil avukatların "Size ya da Emre’ye dışarıdan tehdit geliyor mu?" sorusunu cevaplandıran Günaydın, "Olsa bana söyler, söylemedi, Emre’ye, ’bizi düşünme eğer bir tehdit varsa söyle’ dedim. Sonra Emre’nin isteği üzerine bana ve aileme koruma tahsis edildi" dedi.
Müdahil avukatların "Tehlikenin nereden geldiğini tahmin ediyorsunuz" sorusu üzerine söz alan Emre Günaydın, "Hüseyin Yelki’ye iftira atmıştım, ondan korktum" diye konuştu.
Emre Günaydın’ın ya da kendisinin bir siyasi parti ile ilişkisi olup olmadığı sorusu üzerine Günaydın, "Oğlumun bir siyasi parti ile ilişkisi yok.
Ama ben eski bir ülkücüyüm" dedi. Sanık avukatlarından birinin "Emre kitap okur mu?" sorusu üzerine Mustafa Günaydın, "Risalei Nurları okurdu bazen" dedi. Sanık avukatlarının "Evde yapılan aralamalarda İncil görüldü" sorusu üzerine Günaydın, "Bilmiyorum" diye konuştu.