İş adamı olunca sola veda ettimİş adamı ve DYP milletvekili adayı Ergun Gürsoy, Türkiye Komünist Partisi’ne verdiği destekle herkesi şaşırttı... BULUŞMALAR
Ahmet TulgarGalatasaray’ın efsanevi eski asbaşkanı, DYP eski milletvekili adayı ve yöneticisi, işadamı Ergun Gürsoy kendisinden hiç beklenmeyen bir şey yaptı ve şirketinin kontrolündeki billboardları Türkiye Komünist Partisi’ne Nazım Hikmet kampanyası için bir süreliğine ücretsiz olarak verdi. Gürsoy’un bu tavrının altında iki farklı neden yatıyor. Biri, onun pragmatik işadamı kimliğiyle ilgili: Şirketlere kiraladığı billboard’ların üzerine TKP sempatizanlarının kendi deyimiyle "langur, lungur" afiş asmalarını engellemek. İkinci neden ise onun geçmişinden kaynaklanıyor: Ergun Gürsoy, solun erdemini ve yararlarını hâlâ teslim eden eski bir solcu...
Ergun Gürsoy bugünlere nasıl geldi; bu zenginlik?
Çocukluğumdan beri çalışıyorum. Trabzon’da denizin getirdiği ganimetleri toplayarak işe başladım. O gün bu gün hep cebim para görmüştür.
Sporla ilişkiniz nasıl başladı?
Liseye kadar birkaç spor dalında faaliyet gösterdim lisanslı olarak. Yüzme, atletizm, voleybol, futbol ... O zamanlar seyahat için de spor yapıyorduk. Yazın bir yerlere gidebilmek için bakıyordum, nerede ne birinciliği var; yüzme. En kolay kazanacağım hangi branş; mesela 1500 metreye üç kişi katılıyor. Birisini nasılsa geçerim düşüncesiyle bir giriyordum, ikinci oluyordum. Bölge birinciliğine nereye gidiyoruz; Antalya’ya. Becerikliydim yani, her taşın altından çıkardım.
Fakirden sağcı olur mu?Sonra İstanbul’a geldiniz. Hangi okul?
Önce iki yıl Türkoloji okudum. Ama bu okul bana hem ağır geldi hem de üniversitedeki 68 olayları...
Genelde o okulda sağcılar hakimdir.
Evet, onun için İktisat’a geçtim. O sırada boykotlar, işgaller başladı, kavgalar, gürültüler. Ben de işe girdim, uzaklaştık bu olaylardan.
İşe girmeseydiniz ne olurdu?
Öbür işlerde devam ederdim.
Sol hareket içinde mi yer alacaktınız?
Tabii. Birikimi olmayan, parası olmayan bir adamın kalkıp da sağı tutması kadar aptallık olamaz herhalde. Ben o zaman zengin değildim ki.
Sonra da siyasi değişim süreciniz başladı.
Herkes değişti. Mesela Bozkurt Nuhoğlu. Bunlar bizim liderlerimizdi, ağabeylerimizdi. Bozkurt Nuhoğlu da bizim gibi olmadı ama yakın oldu, biz sağa döndük, o sağın yanına yaklaştı.
"Sağa döndük" derken sesinizde, tavrınızda utangaç bir özeleştiri seziliyor.
Delikanlılıkta bazı yerlere bağlı olup sonradan ayrılmak döneklik gibi bir his veriyor insana.
Zengin olmanız mı sizi soldan uzaklaştırdı?
Tabii. Gençken fakirdim, ayda bana 400 lira geliyordu, Fındıkzade’de yurtta kalıyordum.
‘Etrafımdakiler sola gülüyordu’Zengin ve başarılı bir iş adamı olarak da sosyalist kalamaz mı insan?
Bazen hortumları görünce hırslanıyorum, bir de ekonomik kriz. Bir yerde kızıyorum. Bir de eskide, serde solculuk... Eşimle nişanlıyken, evlerine gittiğimde, onlar koyu Adalet Partili’ydiler, bağırıp çağırıyordum onlara. Ama karımın ailesi çok kibardı, bana uymuyorlardı.
Ama Demirel’in milletvekili adayı oldunuz.
Demirel bana DYP’de şans verdi, listede ikinci sıraya koydu. Bin oy daha alsam seçilecektim.
Neden sağ bir partiyi tercih ettiniz?
İş adamı olmuştum artık. Sağın içindeydim. Etrafımızdaki herkes solu komik buluyordu. Bir de ben gittim, komünizmi yerinde gördüm.
Şimdi daha mı iyi eski sosyalist ülkeler?
Geçiş döneminde sorunlar olur tabii.
‘TKP’yle renkdaşız!’Galatasaray’ın sarı kırmızı renkleri sosyalistlerin de rengidir.
Bana sempatik geliyor. Zaten Komünist Parti’den aradıkları zaman birbirimize "Renkdaş" diyoruz.
Türkiye Komünist Partisi ile ilişkiniz nasıl başladı?
Bunlar şimdi gelişi güzel her yere lambur lumbur afiş asıyorlar. Sol deyince benim aklıma Doğu Perinçek geliyor, o da Galatasaraylı olduğu için. Onu aradım. "Siz mi yapıyorsunuz bunları?" diye biraz da kızdım. "Hayır" dedi, bana TKP İstanbul İl Başkanı Hüseyin Karabulut’un adını verdi. İyi bir çocuk. Randevulaştık. "Paranız olmadığını biliyorum, ben size billboard yeri vereyim, para da istemiyorum, ama düzgün, efendi gibi yapıştırın" dedim.
Billboard yerleri sizin mi?
Yarısına biz hükmediyoruz. Daha evvel hepsi bendeydi ama belediye aldı yarısını, kendi yapıyor.
Bundan sonra da billboard yerlerinizi TKP’ye açacak mısınız?
Veririm tabii. Birçok sosyal kuruluşa verdim. Hiçbirinden gık çıkmadı ama Nazım Hikmet için verdiğim zaman çıktı. Nazım Hikmet sadece solcuların değil, Türkiye’nin şairi. Orada resminin çıkması bize gurur verir. Hele hele çok eskiden solak olan bir insana zevk verir.
Vakfınız faaliyette, değil mi?
Evet, bugüne kadar bine yakın öğrenci okuttum.
‘Namazı aksatmam’Tesbih çekiyorsunuz.
Şimdi herkes beni sosyetik, zengin diye algılıyor. Halbuki ben Umre’ye gittim, bu sene de Hacca gidiyorum. Ben dini bütünüm. Beş vakit
namaz kılırım. Eskiden her akşam içki içerdim, namaza başlayınca yavaş yavaş bıraktım. Eşim içiyor, ben içmiyorum. Ağabeyim mesela içki içilen masaya oturmaz ben otururum.
Cemaat dini yerine bireysel imanı savunuyorsunuz yani.
Tabii. Bizim ailede mesela namaz kılan da bulunuyor, kılmayan da. Serbest herkes.
GÜNCEL