GündemMİT’le özdeşleşen isim

MİT’le özdeşleşen isim

01.12.2011 - 02:30 | Son Güncellenme:

Mehmet Eymür, babasının da görev yaptığı Milli İstihbarat Teşkilatı’na 1966 yılında girdi ve ‘babalar operasyonu’, ‘Susurlukun ifşası’, ‘ASALA’ya karşı yürütülen operasyonlar’ gibi önemli olaylarla ismi gündeme geldi

MİT’le özdeşleşen isim

“MİT mensubu Mehmet Eymür” klişesiyle Türk kamuoyunun belleğine kazınan Eymür, gizliliği esas alan Milli İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT) en ünlü isimlerinden biri oldu. Hem görev yaptığı dönemde, hem de görevden ayrıldığı dönemde ismi sık sık gündeme geldi.
Yaptığı açıklamalar, yazdığı yazılar kamuoyunda yıllarca tartışıldı. Ne zaman “derin devlet” lafı edilse, gözler ona çevrildi. “Ergenekon soruşturmasının perde arkasındaki beyin” olarak da gösterilen Eymür’ün portresi...

Babadan MİT mensubu...
Mehmet Eymür 1943 yılında İstanbul’da doğdu. 1966’da Milli İstihbarat Teşkilatı’na girdi. Babası Mazhar Eymür de MİT’te görevliydi. MİT’in en ünlü yöneticilerinden Hiram Abas’ın ekibinde yer aldı. Adı ilk kez 12 Mart döneminde Abas’la birlikte yaptıkları operasyonlarla gündeme geldi. Ziverbey Köşkü olarak bilinen yerde, aralarında İlhan Selçuk’un da bulunduğu çok sayıda kişiyi “işkenceli sorgudan geçirdiği” iddia edildi.
Bulgaristan’daki Türk mafyasıyla ilgili görevlendirilen Eymür, 1982’de Ermeni terör örgütü “ASALA”ya karşı operasyonları yönetti. Eymür, kendisine “Babası Dev-Sol tarafından öldürülen milliyetçi bir kişilik” olarak tanıtılan Alaattin Çakıcı’yı da bu dönemde tanıdı.

Babalar operasyonu
Eymür, 1984 yılında aralarında Dündar Kılıç, Fevzi Özbir ve dönemin birçok ünlü “mafya babası”nın bulunduğu ünlü “Babalar Operasyonu”nu yönetti. Bu dönemde gözaltına alınan birçok “mafya babası”nın sorgusuna bizzat katıldı.
Eymür, 1987 yılında “Banker Bako Olayı, Polis İçindeki Çekişme ve Yeraltı-Polis-Kamu Görevlileri İlişkileri” konularını içeren bir rapor hazırladı. Bu raporunu 10 Kasım 1987’de MİT Müşteşarlığı’na vekalet eden Hiram Abas’a sundu. Raporda, polis, mafya ve siyaset ilişkisine dair çok çarpıcı iddialar yer alıyordu.
Bu rapor, Doğu Perinçek grubunun yayınladığı 2000’e Doğru dergisinde “1. MİT Raporu” adıyla yayınlandı. Raporun basına sızmasından Hiram Abas ve Eymür sorumlu tutuldu. Bu rapordan dolayı soruşturma geçiren Eymür, 1988 MİT’ten ayrıldı. Bu arada, Eymür’le MİT’ten ayrılan “ustası” Hiram Abas, 26 Eylül 1990’da evinin önünde öldürüldü. Olayı Dev-Sol üstlendi.
Eymür, 1994’te “aldığı teklif üzerine” MİT’e geri döndü. Doğrudan Müşteşar’a bağlı olan Özel İstihbarat Dairesi’nin yöneticisi oldu. Bu birim daha sonra Kontr-terör Dairesi’ne dönüştü.
Eymür’ün yönetimindeki bu birim 1994 ile 1996 yılları arasında Abdullah Öcalan’ın yakalanması ya da öldürülmesine ilişkin operasyonlar yaptı. Bu operasyonlarda Yeşil olarak bilinen Mahmut Yıldırım ve başka “kontrgerilla unsurları” da kullanıldı. Eymür, bu dönemde Öcalan’a yönelik yaptıkları bazı operasyonların bazı devlet görevlilerince “sabote” edildiğini de iddia etti.

Haberin Devamı

2. MİT Raporu ve Susurluk kazası

Perinçek grubunun çıkardığı Aydınlık dergisinin 17 Eylül 1996 tarihli sayısında "2. MİT Raporu" olduğu iddia edilen yeni bir rapor yayınlandı. Bu rapordan sonra gözler yeniden Mehmet Eymür'e çevrildi. Basında birçok tartışmalara neden olan rapor hakkında MİT bir açıklama yaparak "Bizim böyle bir raporumuz yok" dedi. Eymür’ün adı 3 Kasım 1996’da Susurluk kazasıyla bir kez daha gündeme geldi. Kazada ülkücü mafya lideri Abdullah Çatlı ve Emniyet Müdürü Hüseyin Kocadağ hayatını kaybetti, dönemin DYP milletvekili Sedat Bucak yaralandı. Eymür’ün, kazanın hemen ardından medyayı arayarak ölen kişinin Mehmet Özbay sahte kimlikli Abdullah Çatlı olduğu bilgisini verdiği iddia edildi.
Kazayla ortaya çıkan ilişkileri araştıran Meclis Komisyonu’na bilgi veren Eymür, Çatlı’nın yurtdışı bağlantılarının incelenmesini söyledi. Bu arada, Başbakan Tansu Çiller’in “terörle mücadele” görünümü altında, emniyet, jandarma, özel kuvvetler ve MİT görevlilerinden oluşan bir “Özel Örgüt” kurduğunu, Eymür’ün de örgütün MİT ayağındaki isim olduğu iddia edildi.

Amerika ve emeklilik
Susurluk rüzgârı devam ederken Eymür, 30 Ağustos 1997’de “Washington Temsilcisi” olarak ABD’de görevlendirildi. 14 Ağustos 1998 tarihinde bu temsilcilik kapatıldı ve Eymür Türkiye’ye çağrıldı.
Bir süre MİT karargâhında görev yapan Eymür, istifaya yanaşmayınca 1 Ekim 1998’de Şeker Fabrikaları Genel Müdürlüğü’ne müşavir olarak atandı. Bu atamadan sonra emekliye ayrılan Eymür, Amerika’ya yerleşerek, “www.atin.org” isimli internet sitesini kurdu ve hakkındaki iddialara buradan cevap verdi. Eymür 2003’te Türkiye’ye döndü. “Ergenekon soruşturmalarının arkasındaki isim” olarak da gösterilen Eymür, soruşturmayı yürüten savcı Zekeriya Öz’e 17 Haziran 2008’de bildiklerini anlatmıştı.

Haberin Devamı

İki Mehmet’in çatışması
Mehmet Eymür’ün yıldızı, şu an Ergenekon davasının tutuklu sanığı İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’le bir türlü barışmadı. Perinçek, Eymür’ü “CIA ajanı, Kontrgerilla” olmakla suçlarken, Eymür de Perinçek’i “yabancı istihbarat örgütlerine çalışan Fabrikatör (yalan üreten)” olarak sıfatlandırdı. Veli Küçük’le 1970’li yıllarda birlikte görev yaptığı Mardin’de tanışan Eymür, Küçük’le ilişkisini emekli olduğu döneme kadar devam ettirdi. Eymür’ün Mehmet Ağar ile “rekabeti” ise Türkiye’deki “derin devlet çatışmasının kaynağı” olarak gösterildi.
Eymür ve Ağar’ın “derin devlet olarak mücadele eden farklı güçlerin temsilcileri olduğu” tezi, İbrahim Şahin tarafından “İki baş belası adam çıktı; Mehmet Eymür, Mehmet Ağar. Devlet kurumları birbirleriyle çatışırken olan bize oldu, devlete oldu” ifadesiyle açıklandı.
Mehmet Eymür, MİT içerisinde de Hiram Abas ile birlikte hareket etti. Nuri Gündeş ekibiyle “rekabet” halinde olan Eymür, bir dönem birlikte hareket ettiği Şenkal Atasagun ile de ayrı düşmüş, cezaevinde hayatını kaybeden bir başka gizemli MİT yöneticisi Kaşif Kozinoğlu hakkında da çeşitli iddialar
gündeme getirmişti.

Haberin Devamı

Tarık Ümit’in kaçırılması
Mit ajanı Tarık Ümit, 2 Mart 1995’te kaçırılmıştı. O tarihten itibaren de kendisinden bir haber alınamadı. Yapılan araştırmada Ümit’in, Mehmet Ağar ve İbrahim Şahin’e bağlı Özel Harekat polisleri tarafından bir pastaneden alınarak bilinmeyen bir yere götürüldüğü ortaya çıktı.
13 Ekim 1998’de Susurluk davasında ifade veren Eymür, Mehmet Ağar’ın emriyle Yaşar Öz ve Nurettin Güven ile Dev-Sol lideri Dursun Karataş’a 80 kilo uyuşturucu gönderildiğini, Tarık Ümit’in de bu eroini ihbar ettiği için öldürüldüğünü iddia etmişti. Eymür, Tarık Ümit’in Mehmet Ağar grubundan korktuğunu, başına bir şey geldiği takdirde bu insanların sorumlu olabileceğini söylediğini de öne sürmüştü. Mehmet Ağar bu iddialar için “Eymür’ün ifadesi hayal mahsulü” demişti.

Haberin Devamı

Sedat Peker de Eymür ve Ağar’ı anlatmıştı
Mehmet Eymür’ün adı, en son faili meçhullerle ilgili yürütülen soruşturma kapsamında Sedat Peker’in ifadesinde de yer almıştı. Sedat Peker, şöyle demişti:
“Tarık Ümit’in kaçırılmasından sonra Veli Küçük Paşa ile görüştüm. Küçük bana, ‘Korkut’la görüşürsen söyle, Tarık’ın sakın ola kılına zarar vermesinler. O dönemde Eymür ve Veli Paşa’nın arası iyiydi. Eymür’ün ricası üzerine Veli Küçük’ün, o dönem Tarık Ümit’in bulunması yönünde çalışmalar yaptığına şahit oldum. O dönemde edindiğim bilgilerde Mehmet Eymür ve Mehmet Ağar’ın arasının açık olduğu, Korkut Eken’in Mehmet Ağar’ın yanında görevli olduğunu, Tarık Ümit’in MİT adına çalıştığını, polis yetkililerince kaçırılması üzerine Eymür’ün, Eken ve Ağar’la da arasının açık olması nedeniyle Veli Küçük’e rica ettiğini biliyorum.”

Haberin Devamı

ABD’de casuslukla ilgili malzemeler sattı
Eymür, Amerika’da bulunduğu dönemde Washington’da casusluk malzemeleri satan bir mağaza açmıştı. Eymür’ün mağazasında uçuç böceği görünümünde dinleme cihazları, insanın sesini inceltip kalınlaştıran, hatta erkek sesini kadın sesine çeviren cihazlar, kalem görünümünde teyp, pipo görünümünde fotoğraf makinaları da satılıyordu.

Eymür şirketin köstebeği
Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan emekli Tuğgeneral Veli Küçük’ün evinde yapılan aramada “gizli” ifadeli bir belge bulunmuştu. Bu belgelerden biri de “şirket&köstebekler” adlı “Aralık 2000” tarihinde “İstanbul”da yazılı dokümandı. Belgenin “Giriş” bölümünde, şirket (MİT) içerisindeki “köstebekler”i anlatırken, “Mehmet Eymür adı gerçekte ‘şirket’ (MİT) içinde yer alan en etkin ve en önemli ‘köstebek’tir. Rotasını belirlemekle kalmayıp yurtiçinde ekonomi/siyaset alanında çerçeveyi çizecek konumda kalabilmeye her dönemde büyük özen ve olağanüstü bir çaba göstermiştir.”

Ataç’la araları açıldı
Mehmet Eymür’ün MİT içerisinde farklı kutuplarda olduğu isimlerden birisi de eski Dış Operasyonlar Dairesi yöneticilerinden Yavuz Ataç... Kaşif Kozinoğlu gibi Özel Kuvvetler’den MİT’e geçen Ataç, bir dönem Eymür ile aynı saftaydı. Ancak, daha sonra araları açıldı. Ataç, Eymür’ü Alaatin Çakıcı’yı “özel işlerinde” kullanmakla suçladı. Ataç, Çakıcı ve adamlarıyla birlikte yaptığı bir yurtdışı operasyonun Eymür’ün “tecrübesizliği ve beceriksizliği” yüzünden deşifre olduğunu ve başarızlığa uğradığını da iddia etti. Eymür ise Çakıcı’nın Ataç ve Kozinoğlu tarafından korunup kollandığını iddia etti.

KEŞFETYENİ
Sevenlerini korkutmuştu! Kaza sonrası yeni paylaşım
Sevenlerini korkutmuştu! Kaza sonrası yeni paylaşım

Cadde | 14.05.2025 - 07:51

Berk Atan, taburcu olduktan sonra sosyal medya hesabından yeni paylaşımlar yapmaya devam ediyor.

Yazarlar