Gündem ‘Mustafa’m zaferi ele almadan dönme’

‘Mustafa’m zaferi ele almadan dönme’

30.08.2023 - 06:48 | Son Güncellenme:

Mustafa Kemal, taarruzdan önce görüştüğü annesine Ankara’dan ayrılacağını söylemez. Zübeyde Hanım ise ardından “Çay davetine gidiyorum dedin. Ama annen nereye gittiğini bilir. Mustafa’m, zaferi ele almadan dönme” diye not gönderir...

‘Mustafa’m zaferi ele almadan dönme’

Aydın Hasan - Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a hareket günü, 16 Mayıs 1919 olarak belirlenmişti. Genç Paşa, 15 Mayıs’ta son resmi görüşmelerinin ardından evine gitti. O akşam İstanbul’da annesi Zübeyde Hanım ve kız kardeşi Makbule Hanım ile yalnız kalmak istedi. Zübeyde Hanım’ın karyolasının yanında yer sofrası hazırlandı. “Anneciğim. Ben gidiyorum... Buraların da Selanik gibi olmak ihtimali vardır. Ben gittikten sonra yanılıp da sokağa çıkmayın. Benim işim mühim. Bu işte muvaffak olabilmem için huzuru kalple çalışmam lazım. Beni merak ve endişede bırakmayın. Giderken gözüm arkada kalmasın. Elimi, ayağımı bağlamayın. Memleket için çalışırken sizden yana bir üzüntüye duçar olmak istemem” dedi. Zübeyde Hanım, kalbindeki sıkışıklıkla fenalaştı. Doktor Rasim Ferit Bey çağrıldı. O gece uykusuz geçti. Sabah olduğunda kendisine gelen Zübeyde Hanım, Samsun’a uğurladığı biricik oğlunun ardından kızı Makbule’ye; “Sen asker kardeşisin. Ayıp, ağlanır mı hiç askerin ardından? Üzüntünü kimseye belli etme. Misafirlere şerbet ez. Memleket için giden insan ölse bile ardından ağlanmaz” dedi. Mustafa Kemal, 19 Mayıs 1919’ta Ordu Müfettişi göreviyle Samsun’a vardı. 

Haberin Devamı

‘Mustafa’m zaferi ele almadan dönme’

İDAMI DUYUNCA FELÇ GEÇİRİR 

23 Nisan’da Meclis’in açılmasının hemen ertesinde 11 Mayıs 1920’de Mustafa Kemal, İstanbul’da toplanan Divan-ı Harp tarafından idama mahkum edildi. 24 Mayıs 1920’de idam kararını padişah onayladı. Zübeyde Hanım, bu zor günlerde evladıyla ilgili idam kararından duyduğu sıkıntı ile felç geçirdi. Ankara’da milli mücadeleyi başlatan bir önderin annesi olarak işgal altındaki İstanbul’da yaşamak hiç de kolay değildi. Kahraman komutanın kalbi ise Kurtuluş Savaşı’nın en zorlu günlerinde bir yandan İstanbul’daki annesinin tasasına da dayanmak zorundaydı. 

DARÜŞŞAFAKA CEMİYETİ’NE BAĞIŞ 

Darüşşafaka Cemiyeti’nin arşivinde yer alan ve kurumun internet sitesinde de yer verilen bir belge, Zübeyde Hanım’ın güçlü kişiliği ve yüksek karakteri hakkında önemli ip uçları veriyor. Belge, 28 Kasım 1921 tarihini taşıyor. Yani Kurtuluş Savaşı’nın sürdüğü, Sakarya Savaşı’nın 75 gün sonrası; 30 Ağustos 1922’de kurtuluşu sağlayacak Büyük Taarruz’un ise yaklaşık dokuz ay öncesi. Belgeye göre; oğlu Ankara’da milli mücadeleyi sürdüren Zübeyde Hanım, Darüşşafaka Cemiyeti’ne 20 bin kuruş bağışta bulunuyor. Bağış karşılığı isteği, ailesinden ölmüş olanların bazılarını sayarak onların ruhuna Kadir Gecelerinde hatim indirilmesi. 

Haberin Devamı

‘Mustafa’m zaferi ele almadan dönme’
Mustafa Kemal, kendisi yurt gezisindeyken hayatını kaybeden Zübeyde Hanım’ın İzmir Karşıyaka’da bulunan kabrinin başında. (1923)

İŞGAL GÜNLERİNDE ANA CESARETİ 

Belgedeki, “Ankara Hükûmeti Büyük Millet Meclisi Reisi ve Anadolu Kuvâ-yı Milliye Başkumandanı Gazi Mustafa Kemal Paşa Hazretlerinin valideleri Zübeyde ve halaları Emine Hanım” ifadeleri tarihe düşülen önemli bir not. Çünkü bu ifade savaşın sürdüğü sırada işgal altındaki İstanbul’da yazılıyor. Bu Zübeyde Hanım’ın cesaretini göstermesinin yanı sıra aynı zamanda Darüşşafaka’nın tarihimizdeki kıymeti açısından da önemli. Zübeyde Hanım, bağış karşılığı öğrencilere, mevsim meyvelerinden ikram edilmesi şartını koyuyor. Böylece bugün Darüşşafaka’da öğrencilere diledikleri zaman mevsim meyveleri yiyebilme imkanı sunma geleneği de Zübeyde Hanım’ın değerli bir mirası olarak kalıyor. Bu geleneğin temelinin işgal altındaki günlerde atılması ise bu milletin şefkat tarihinde vurgulanacak bir başka husus. 

Haberin Devamı

‘ANAM! BİZE DUA ET!’ 

Zübeyde Hanım, işgal altındaki İstanbul’dan 14 Haziran 1922’de Ankara’ya oğlunun yanına gitti. Mustafa Kemal, Ağustos 1922’de Büyük Taarruz için Şuhut’a hareketinden önce Çankaya’daki evde annesinin odasına giderek elini öptü. Ama Ankara’dan ayrılacağını söylemedi. Zübeyde Hanım, Ankara’dan ayrıldığını hissettiği oğlunun ardından Ali Çavuş’u çağırarak eline şu notu tutuşturdu, “Mustafa’m bilirim gelmeyeceksin. ‘Çay davetine gidiyorum’ dedin. Ama molla annen nereye gittiğini bilir. Sen cepheye gidersin. Benim yüreğim bunu bilir. Senin için dua ediyorum bilesin. Bil! Ve de Mustafam, zaferi ele almadan dönme. Ben, seni beklemeyi bilirim”. Ardından da ekledi; “Ali, al bu mektubu yetiştir ona. Neredeyse bul. Bul onu anladın mı?.” 

Ali Çavuş, Kocatepe yolundaki Mustafa Kemal’e anasının mektubunu ulaştırdı. 26 Ağustos 1922 sabahı Mustafa Kemal’in Kocatepe’de “Anam! Bize dua et!” diyerek başlattığı büyük saldırı, 30 Ağustos’ta zafer ile sonuçlandı. 

Haberin Devamı

4 EVLAT ACISINI YÜREĞİNE GÖMDÜ

Zübeyde Hanım’ın yaptığı bağışı gösteren belge Mustafa Kemal’in ailesine ilişkin bilgiler de veriyor. Doğrudan Zübeyde Hanım’dan, Atatürk’ün akrabalarının önemli bir bölümünü öğrenmiş oluyoruz. Belgeye göre, Atatürk’ün anne tarafından dedesi Feyzullah Efendi, anneannesi Ayşe Hanım, dayısı Hüseyin Efendi, teyzesi Fatma, annesinin babaannesi Emetullah, annesinin anneannesi Emine, Zübeyde Hanım’ın kerimeleri yani Atatürk’ün küçük yaşta vefet etmiş olan kız kardeşleri İsmet ve Naciye, erkek kardeşleri Ömer ve Ahmet. Belgede adı geçen Emine Hanım ise Zübeyde Hanım’ın eşini kaybettikten sonra eğitim görmesi için Mustafa Kemal’i yanına bıraktığı halasıdır. Emine Hanım’ın, Kurtuluş Savaşı sırasında İstanbul’da olduğu anlaşılıyor. Belge, Makbule Hanım’la birlikte Mustafa Kemal’in beş kardeşinin olduğunu birinci elden bir kez daha doğruluyor. Manevi kardeşi Rabia da eklendiğinde kardeş sayısı altıya çıkıyor.