03.10.2017 - 02:30 | Son Güncellenme:
Mert İnan / İstanbul
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde çatı aday olan MHP milletvekili Ekmeleddin İhsanoğlu’nun uzun yıllardır üzerinde çalıştığı “Osmanlı Bilim Mirası” adlı çalışması yayımlandı. Yapı Kredi Yayınları tarafından basılan kitap, 30 yıl evvel başlayan ve İhsanoğlu’nun hazırlayanlar arasında olduğu 18 ciltlik “Osmanlı Bilim Literatürü Tarihi Genel İndeksi”nin özeti özelliğini taşıyor.
52 ülkede 527 koleksiyon ve katalog taraması sonucunda ortaya çıkan eser, sadece bilim tarihini değil en genel çerçevesiyle İslam medeniyet tarihi ve Osmanlı tarih çalışmalarını dönüştüren bir araştırma ve düşünce serüvenini aktarıyor. “Osmanlı Bilim Mirası”nın ilk cildi “giriş”, ikinci cildi “seçmeler” başlıklarını taşıyor. Kitap aynı zamanda 600 yıllık bu mirasın nasıl oluştuğunu, geliştiğini ve günümüze bu mirastan neler kaldığını analitik şekilde irdeliyor. Prof. Dr. İlber Ortaylı’nın, “Bu eserin Türk bilim alemine, öğrencilere ve genel okuyucuya büyük yarar sağlayacağına inanıyorum. İngilizce, Rusça, Arapçaya çevrileceğini de ümid ediyoruz” önsözünün yer aldığı kitapta, Osmanlı’ya ait bilinmeyen minyatür çizimler de ilk kez gün yüzüne çıkartıldı.
Rasathane’nin kurucusu
Kitapta en dikkat çeken bölümlerin başında İstanbul Rasathanesi’nin kuruluşunu anlatan kısımlar oluştururken İhsanoğlu, rasataneyi kuran Şam doğumlu Takiyyuddin al-Raşid’in Türk kökenli olduğunu belirtip, “İstanbul Rasathanesi’nin kurucusu Türk asıllı bir ailenin çocuğu olarak Şam’da dünyaya gelen, Suriye ve Mısır’da eğitim gören Takiyyuddin al-Raşid, değişik yerlerde müderrislik ve kadılık yaptıktan sonra 1570’te İstanbul’a gelir, Sultan II. Selim tarafından müneccimbaşılığa tayin edilir” ifadelerini kullandı.
“Bilim ve Teknolojide Osmanlı Modernleşmesi, Mukayeseli Perspektif (Çin, Jpaonya ve Rusya)” başlıklı bölümde ise Osmanlı devletini etkileyen en önemli olaylardan birinin Amerika’nın keşfi olduğu İhsanoğlu tarafından şöyle anlatıldı:
“16’ıncı yüzyılda Osmanlı toplumunu derinden etkileyen önemli dış faktör Amerika’nın keşfidir. Avrupalılar, Peru ve Meksika’da elde ettikleri bol miktarda gümüşü Avrupa’ya taşımışlar ve 1580’lerde Osmanlı pazarlarına sürmüşlerdir. Pazara giren gümüşün doğurduğu yeni alım gücü, üretim-tüketim dengesini sürekli kollayan Osmanlı ekonomisini sarsmış dolayısıyla hububat ve ham madde fiyatlarını yükseltmiştir. Fiyatlar yükselince hububat ve hammadde kaçak olarak yurt dışına satılmaya başlanmıştır. Bu da esnafta hammadde sıkıntısına sebep olmuştur. 150 yıllık süre içinde genel olarak yıllık 0.6 civarında olan fiyat artışları yüzde 200’lere fırlamıştır. Bu yüksek enflasyon halkın geçim durumunu sarsmış ve sosyal patlamaya sebep olmuştur.”