Savcının imzasını makineyle attılar

Silivri’de 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen “İrticayla Mücadele Eylem Planı” davasında Deniz Kurmay Albay Dursun Çiçek’in avukatları, duruşmaya ıslak imza makinesi getirdi. Makinenin çalışma şekli, duruşma mübaşirinin imzasının kopyası alınarak gösterilirken, salondaki perdeye de imza makinesi yardımıyla Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel’in bir evraktan kopyalanan imzasının, “İrtica İle Mücadele Eylem Planı” belgesinin altına monte edildiği bir video film yansıtıldı.
Çapraz sorgusu tamamlanan Albay Çiçek, Samanyolu TV’de 2004-2006 yılları arasında yayımlanan “Şubat Soğuğu” adlı dizide Haziran 2009’da ortaya çıkan “İrtica ile Mücadele Eylem Planı” belgesindeki her maddenin bölüm halinde yer aldığını tespit ettiklerini ifade etti.
2004 yılında Genelkurmay Başkanlığı Bilgi Destek Dairesi’nde şube müdürü olarak çalıştığını belirten Çiçek, 17 Haziran’dan sonra bu birimden ayrıldığını, 7 Eylül 2009’dan itibaren de Deniz Kuvvetleri’nde görev yaptığını kaydetti.
Çiçek, dindar insanlara baskı yapıldığının temalar halinde dizide işlendiğini, bunları internetten indirerek komutanlarına arz ettiklerini söyledi.

‘Psikolojik harekât’ sorusu
Hakim Hüsnü Çalmuk’un, “Psikolojik harekattan ne anlamamız gerekiyor?” şeklindeki sorusu üzerine Çiçek, “Mehmetçiklere, subay ve astsubaylara yönelik yıpratma çalışmaları var. Bunlara karşı gerçekleri açıklamak, yanlış izlenimleri önlemek için bilgilendirme, bilinçlendirme görevi. Komutanlarımızın bu konularda yapacağı konuşma metinlerini hazırlamalarında yardımcı oluruz” yanıtını verdi. Çalmuk’un “Psikolojik harekat uzmanlığınız nedir?” sorusuna da Çiçek, “Psikolojik harekat diye bir sınıfın olmadığını, oryantasyon kursundan sonra bu alanda çalışmaya başladıklarını” belirtti. Eğitimi, rütbesi ve dünyayı takip ettiği için bu bölüme atandığını söyleyen Çiçek, “Psikolojik harekat sanki mikrop, virüs. Dağa çıkmanın kötülüklerini anlatmak da psikolojik harekattır” dedi.
Psikolojik harekatın bilgilendirme anlamına geldiğini ifade eden Çiçek, psikolojik harekatta yüzde yüz doğru bilgileri verdiklerini, “beyaz propaganda” yaptıklarını kaydetti. Çiçek, “Bu birimin üstüne gittiler, dağa çıkışlar artıyor” dedi.

‘28 Şubat’ın intikamı’
Çalmuk, Çiçek hakkında bir ihbar yazısı olduğunu hatırlatarak, “Bunun kurum içinden çıktığı değerlendirilirse, sizin hedef seçilmeniz kimin işine yarar?” diye sordu. Çiçek şu yanıtı verdi: “Kimseye kötülük yapmadım. Kimsenin de beni hedef alacak komplo içine gireceğini sanmıyorum. Dursun Çiçek görevlerinden dolayı sevilen biri. Araştıran, okuyan, yurt dışı basını bilen, bu bilgilerini en icra köşede görev yapan subaya dağıtmaya çabalayan bir subay. Silahlı Kuvvetleri içinde bilinen ilk 3 albayın içine girerim.”
Çiçek, 28 Şubat sonrasında belge sızdırdığı gerekçesiyle yargılanan Onbaşı Kadir Sarmusak’a dikkat çekerek, “28 Şubat’ta yaşananlar var. Bir kurumun tepkisini çekmiş, yargılanan istihbarat başkanın yazdığı kitaplarda intikam alınacağı yazıyordu. Bunlara yorumluyorum. Tek denizci benim. İsmimin maksatlı yazıldığını düşünüyorum.”

‘Kuran üzerine yemin ettim’
Kendisine yöneltilen sorular bittiğinde Dursun Çiçek, “Bütün sorulara namusum, Kuran-ı Kerim üzerine yemin ederek doğru olarak yanıtlayacağımı belirtmiştim” dedi. Bu sırada Başkan Şengün, “Bizim sistemimizde bu yok” uyarısında bulundu. Ancak, Çiçek, “Değer verdiğim hususları vurgulamak adına bunu söyledim” dedi.
Ardından da “Bu imza bana ait değil. İddia edilen planı da vicdanı olan insan hazırlayamaz. Yüce Türk milleti adına karar vereceksiniz, makamınızı saygıyla selamlıyorum. Her ortamda hakkımı ve hukukumu koruyacağımı belirtmek istiyorum” dedi.

Sarmusak olayı
1997 yılının ilk aylarında Emniyet İstihbarat Dairesi’ne bazı belgeler ulaşmış; sonradan Deniz Kuvvetleri İstihbarat Başkanlığı’ndan elde edildiği ortaya çıkan belgelere göre, Genelkurmay Harekat Başkanlığı’nda, Batı Çalışma Grubu (BÇG) ismiyle bir oluşum meydana getirilmişti.
Belgeler Genelkurmay’ın Deniz Kuvvetleri’ne gönderdiği emirlerin örnekleri olduğu için Deniz Kuvvetleri’nden nasıl dışarı çıkarıldıkları hakkında soruşturma başlatılmıştı. O dönem kıdemli yüzbaşı rütbesiyle Deniz Kuvvetleri İstihbarat Başkanlığı’nda görevli olan ve şu anda Poyrazköy davasında yargılanan Albay Levent Gülmen, Emniyet İstihbarat Dairesi’nde geçici görevle çalışan polis kökenli Onbaşı Kadir Sarmusak’a yaptığını itiraf ettirmişti.
Tutuklanan Sarmusak, hakkında açılan davada Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Mahkemesi tarafından suçsuz bulunarak beraat etmişti.

CNC cihazıyla savunma yapıldı
Dursun Çiçek’in avukatları, duruşma salonuna getirdikleri bilgisayar destekli CNC cihazıyla, ıslak imza uyguluması yaptı. Çiçek’in avukatı Celal Ülgen, herhangi bir kişinin imzasını talep ettiklerini söyledi. Başkan Şengün, “Zor bir imza olsun” diye espri yaparken, Mübaşir Aydın Arslan bir kağıda imzasını attı. Daha sonra kürsüye yakın bir avukat masasının üzerine konulan CNC cihazı bir teknisyenin yardımıyla çalıştırıldı.
Ersöz, Mübaşir Arslan’ın imzasının önce tarandığını, sonra bilgisayarda netleştirildiğini anlattıktan sonra ıslak olarak taklit edilen imza, heyete gösterildi. Sahte imzalı belge daha sonra Savcı Pekgüzel’e sunuldu.
Başkan Şengün’ün “Bu makine bu işler için mi?” sorusu üzerine Avukat Ersöz, bilgisayar ile çalışan makinelerin çeşitli amaçlarla kullanılabileceğini söyledi.
Başkan Şengün, “Elin baskısı ne olacak? Bu makine ile ancak aslı bulunabilen imza taklit edilebilir, fotokopi üzerinden olmaz” dedi. Hakim Haşıloğlu ise “Diyelim Rahmi Koç’un ya da sizin imzanız yüzde yüz aynı diye çıkar. ABD Başkanı Obama imzalı bir belge ile bir ülkeye savaş açılabilir mi? Bu makine ile Adli Tıp Kurumu’ndan ‘eli ürünü’ olduğuna ilişkin rapor alınabilir mi? Yüzde yüz şeklinde rapor alınır mı?” diye sordu.
“Berlusconi’nin imzasını göstereceğiz” diyen avukat Ülgen, Adli Tıp Kurumu’ndan “eli ürünü” diye rapor çıkacağını söyledi. Ülgen, daha pahalı makinelerle elin baskısının da tam olarak yansıtan ıslak imzalar atılabileceğini belirtti.
Avukat Ersöz, savunması sırasında salondaki perdeye imza makinesi yardımıyla Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel’in bir evraktan kopyalanan imzasının “İrtica İle Mücadele Eylem Planı” belgesinin altına monte edildiği bir video filmi de yansıttı.
İlk modelleri Amerika’da geliştirilen otomatik imza makinelerinin yanı sıra Türkiye’de rahatlıkla CNC adlı torna tezgahlarında belgelere ıslak imza atılabiliyor. 3 boyutlu CNC tezgahlarında hareket hassasiyeti milimetrenin onda biri. CNC makineleri bir bilgisayarla yönetiliyor.

‘Şubat Soğuğu’
“Şubat Soğuğu” adlı dizi, 2004 yılında Samanyolu TV’de (STV) yayınlanmaya başladı. 2006 yılına kadar 78 bölümü yayınlandı. Dizi yayınlandığı ilk bölümünden itibaren değişik kesimlerden eleştiriler aldı. “Cemaatin Kurtlar Vadisi” olarak da adlandırılan dizide, 28 Şubat sürecinin canlandırıldığı, dizideki karakterler ve kurumların 28 Şubat sürecinde ön plana çıkan gerçek kişi ve kurumları temsil ettiği en yaygın yorumlardan biriydi.
Ayrıca anlatılan olaylar, kurgu ve karakterlerin özellikleri itibariyle, dizinin senaryosunun “Ergenekon davası” iddianamelerinde yer alan olaylarla benzerlik gösterdiği de iddia ediliyordu.
Dizinin yayınlandığı dönemde Meclis Başkanı olan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın da bu dizinin sıkı bir hayranı olduğu yaptığı söyleşilere yansımıştı.
Arınç, dizinin yayında olduğu dönemde Samanyolu televizyonunda bir söyleşi programına katılmış ve dizi ile ilgili olarak, “Her Cuma akşamı gerçekten büyük bir ilgiyle takip ediyorum ve kaçırdığım günler olursa onu da perşembe günleri telafi ediyorum” demişti.