GündemTarihten bir yaprak... Türkiye’nin buharlı gemileri

Tarihten bir yaprak... Türkiye’nin buharlı gemileri

11.04.2019 - 08:15 | Son Güncellenme:

Milliyet gazetesi karikatüristi ve ressam Haslet Soyöz’ün Türkiye tarihinde öne çıkan 19 buharlı gemiyi resmettiği kişisel sergisi “Türk Armatörlerinin Buharlı Gemileri” bugün Rahmi M. Koç Müzesi’nde açılıyor. Soyöz yeni sergisini Milliyet Sanat’a anlattı

Tarihten bir yaprak... Türkiye’nin buharlı gemileri

“Haslet Soyöz bu defa Türk armatörlerinin buharlı gemilerini resmetmiştir. Bu gemilerin birçoğu hurdaya gitmiş, el değiştirmiş ve ilk jenerasyon armatörler aramızdan ayrıldıkları için, Soyöz aylarca süren araştırma yapmıştır. Çalmadığı kapı, konuşmadığı kişi, bakmadığı arşiv kalmamıştır... Haslet Bey usta bir karikatürist olmanın yanında çok kuvvetli bir ressamdır. Kuvvetli bir ressam diyorum çünkü tablolarındaki konularda detay vardır, ruh vardır, hakikat vardır” diyerek Soyöz’ün üretim pratiklerini anlatıyor Rahmi Koç. Türkiye deniz ticaret tarihinde öne çıkan, “Karşıyaka” ve “Meseret”in de aralarında bulunduğu 19 buharlı gemi, Soyöz’ün yorumuyla Rahmi M. Koç Müzesi’nin duvarlarına yerleşiyor. Gazetecilik geleneğinden miras edindiği belgeleyici yaklaşımı tuvallerine aktaran sanatçı ile Rahmi M. Koç Müzesi’nde beşinci kişisel sergisi “Türk Armatörlerin Buharlı Gemileri”ni ve karikatür serüvenini konuştuk.

Haberin Devamı

- Sanatla geçen 40 yılı devirirken Rahmi M. Koç Müzesi’ndeki beşinci kişisel serginiz “Türk Armatörlerinin Buharlı Gemileri” de izleyiciyle buluşuyor. İlk serginiz olan “Cennetin Gemileri”ni 2013’te açmıştınız. Gazetecilik serüveniniz devam ederken resim sergileri düzenlemeye nasıl karar verdiniz?

Milliyet’in Demirören Grubu’ndan önceki döneminde bir sıkıntı yaşadım ve bu nedenle 3 yıl gazetemden ayrı kaldım. Bu dönemde bir gün Beyoğlu’nda yürürken ressam arkadaşım Erkan Özdilek’le karşılaştım. Aklımda bir resim projesi vardı, kendisine anlattım ve beni atölyesine davet etti. Orada Erkan’ın da teşvikiyle resme başladım. Gazi Resim-İş Bölümü’ndeki resim eğitimimin üzerinden neredeyse 30 yıl geçmişti. Resme o kadar ara verdikten sonra ilk başlarda zorlandım. Ama sonraları hemen alıştım. “Nasıl bir şeyler üretmeliyim?” sorusu da beni deniz resimleri yapmaya sürükledi. İlk başlarda Osmanlı son dönemi, erken Cumhuriyet ve Kurtuluş Savaşı’nda kullanılan gemilerin resmini yaptım. Türkiye Denizcilik İşletmeleri’nden arkadaşlarım vardı, bana belgeler gönderiyorlar, ben de hem o belgeler üzerinden hem de kendi araştırmalarımdan edindiğim malzemeler ile araştırmalarıma devam ediyordum. Bu araştırmalar 30 yağlı boya resmine dönüştü.

Haberin Devamı

Tarihten bir yaprak... Türkiye’nin buharlı gemileri

- Peyzaj ve deniz manzaraları tuvallerinizde sıklıkla beliren imgeler… İkinci serginizde resim üretiminizin ilk gününden bu yana yer verdiğiniz gemi tuvallerine bir de uçak ve tren temsilleri eklemlenmişti. Bu kez ise, geç Osmanlı ve erken Cumhuriyet döneminde yaşayan armatörlerin buharlı gemilerini çalışıyorsunuz. Sergi için nasıl bir hazırlık süreci izlediniz?

Zaman içinde Rahmi Bey ile dostluğumuz gelişti ve tüm sergileme süreçlerine oldukça destek oldu. Ben beşinci kişisel sergim için Osmanlı Donanması üzerine bir seri üretmeyi düşünmüştüm ancak Rahmi Bey, bu konunun önceleri çalışılmış olduğunu söyleyerek geç Osmanlı ve erken Cumhuriyet’teki armatörlerin buharlı gemilerini araştırabileceğimi önerdi. Bu da benim pek bilmediğim, sağdan soldan da işitmediğim bir konuydu. Arşivleri ve çeşitleri kaynakları tarayarak araştırmalar yürüttüm. Araştırma bulgularımı kendisi ile paylaştığımda çok memnun oldu ve işte ortaya sergide gördüğünüz 19 buharlı gemi tablosu çıktı.

Haberin Devamı

Tarihten bir yaprak... Türkiye’nin buharlı gemileri

Tarihten bir yaprak... Türkiye’nin buharlı gemileri
‘Çizgilerimi beğenip tanışmak istemiş’

- Yılmaz Güney’le dostluğunuz nasıl gelişti?

Yılmaz Güney, o dönemde İzmit Hapishanesi’ndeydi ve Vatan’a yazılar gönderiyordu, ben de karikatür çiziyordum metinlerine. Daha sonra kendisi “Güney” isimli bir kültür-sanat dergisi çıkardı. “Güney” dergisine az önce bahsettiğim “Oğlum’a Hikayeler” başlıklı bir mektup serisi yazıyordu. Ben de çizim yapıyordum. Bir gün gazeteye biri geldi ve “Yılmaz Güney sizi görmek istiyor” dedi bana. Ama o güne kadar Yılmaz Güney tanımıyor beni. Meğer çizgilerimi beğendiği için beni görüp tanışmak istemiş. Biz de otobüse bindik, İzmit Cezaevi’ne doğru yola çıktık. Hayatımda gördüğüm en karizmatik insanlardan biri Yılmaz Güney. Yanımızda belirdi birden, oturduk sonra: “Ben senin çizgilerini çok beğeniyorum, bunları romanlarımda kullanmak istiyorum. Bir de senin karikatürleri filmlerimin başına animasyon olarak koymak gibi bir fikrim var.” dedi ve ardından; “Ama maddi sıkıntılarım var şu aralar, sana telif yatırmakta zorlanıyorum.” deyiverdi. “Ben senden para mara istemem” der demez beni kucakladı, ayaklarım yerden kesildi. İşte böyle böyle dostluğumuz başladı. Her hafta hapishanede ziyaretine gitmeye çabaladım. Ama sıklıkla cezaevi değiştiriliyordu. Sorup öğrenip gidiyordum bir şekilde kendisini görmeye. İmralı’ya transfer edildi, balıkçılıkla uğraşıyordu orada. Ne var ki ben İmralı’ya vardığımda yoktu, kaçmış.

KEŞFETYENİ
Fotoğraflar olay olmuştu! Tren yolculuğunun maliyeti dudak uçuklattı
Fotoğraflar olay olmuştu! Tren yolculuğunun maliyeti dudak uçuklattı

Cadde | 30.05.2025 - 07:57

Hande Erçel ve Hakan Sabancı aşkı doludizgin devam ediyor. Sık sık tatile giden ikili Roma-Paris hattında yolculuk yapmıştı. Yolculuğun maliyeti ortaya çıktı.

Yazarlar