GündemTürkiye MİLLİYET'in araştırmasını konuşuyor

Türkiye MİLLİYET'in araştırmasını konuşuyor

11.12.2007 - 00:00 | Son Güncellenme:

Türk basınında düne kadar Milliyet'in dizisi hakkında toplam 105 köşe yazısı çıktı. İslamcı ve muhafazakâr basın, araştırmayı sorgulayanlar ve olumlu karşılayanlar olmak üzere ikiye bölündü

Türkiye MİLLİYETin araştırmasını konuşuyor

TÜRBAN ARAŞTIRMASI REKOR KIRDI Milliyet'in yayımladığı "Gündelik hayatta din, laiklik ve türban" başlıklı araştırma dizisi geçen haftanın Türk basınının en çok tartışılan konusu oldu. Tarhan Erdem'in yönetimindeki KONDA araştırma şirketinin Milliyet için yaptığı bu çalışma hakkında Türkiye'de yayımlanan gazetelerde dünküler dahil olmak üzere toplam 105 köşe yazısı yayımlandı. Dizi hakkında 25 kadar haber yapıldı. Bu sayı, bir dizinin yarattığı yankı bakımından yeni bir rekoru gösteriyor. Bu dizi hakkında, ayrıca televizyon kanallarında da pek çok tartışma yapıldı. Dizi, İslamcı ve muhafazakar basında da büyük tartışma yarattı. Bu kesimdeki bazı köşe yazarları dizinin yöntemini ve zamanlamasını sorgulayıp, şüpheci bir yaklaşım belirterken, bu kesimde çok sayıda yazar da araştırmanın toplumda muhafazakârlığın yükselişte olduğunu gösteren sonuçlarını olumlu bir gelişme olarak karşılayıp, memnuniyet belirtti. İŞTE MİLLİYET DIŞINDAKİ GAZETELERDEN BAZI ALINTILAR: Araştırma sonuçlarını, kendi anlayış, gözlem ve sezgilerini doğrulamadığını belirterek, 'Benim bilmediğim yanlıştır' inancıyla eleştirenler oldu. Bu eleştiriler araştırmanın ve sonuçta verilerin yanlışlığı inancına dayanmaktadır. Tuhaftır bazıları, yüzden fazla kişinin emeğiyle gerçekleştirilen bir çalışmanın verilerinin değiştirilebileceğini; başkalarının talimatıyla gerçeğe aykırı, hatta farkında olmadan başkalarının amacına uygun rapor yazılabileceğini sanıyorlarmış. Vehmin bu kadarını onlardan da beklemiyordum. VEHMİN BU KADARINI BEKLEMEDİM Milliyet'in yayımladığı araştırma dün, "Ramazan'da lokantalar açık olmalı" diyenlerin tüm nüfus içindeki oranının yüzde 45; kapalı olmalı diyenlerin (toplam olarak) yüzde 49.4 olduğunu ifade ediyordu. Alkollü içki veren yerlerin ramazan ayı boyunca tümüyle kapalı olmasını isteyenler de yüzde 67.6'yı buluyormuş... Demokrasi asıl "azınlık teşkil eden" kesimin haklarını koruduğu ve güvence altına aldığı zaman demokrasidir. Yoksa elinizdekinin adı demokrasi değil "çoğunluk zorbalığı" olur. O nedenle bir yanda demokrat geçinip öte yandan bu basit gerçeği önüne koyduğunuz zaman "sen ne diyorsun, nüfusunun yüzde 98'i Müslüman ülkede lokantalar ramazan ayında elbet kapanır diyenler" aslında zorbalığı veya "İslam devleti modelini" savunuyorlar demektir. AZINLIĞIN HAKKI NEREDE? Milliyet'in yaptığı (bence toplumun yüzüne ayna tutan) kamuoyu yoklamasına göre, halkımızdan faize karşı olanların (ki hepsi faiz alıyordur) oranı yüzde 52.7...Ramazanda sıradan lokantaların kapalı olmasını isteyenlerin oranı yüzde 49.4... İçkili yerlerin tümden kapalı olmasını isteyenlerin oranı ise yüzde 67.6... Devlet dairelerinde isteyen memurların başlarına türban takmasını savunanların oranı yüzde 68.9... Kadın, erkeğin elini sıkmamalıdır diyenlerin oranı yüzde 33.9... Alın oranların ortalamasını; yaklaşık yüzde 46.4 çıkıyor. AKP'nin oy oranı da zaten yüzde 46.6... Bu yüzden bu toplum da CEO'sunu bulamıyor. TOPLUMUN YÜZÜNE AYNA TUTULDU Gerçek, Milliyet'te yayımlanan Tarhan Erdem'in araştırmasıyla ortaya çıkıyor. Ramazanda lokantalar açık olsun, diyenler artık azınlıkta. Benim olduğu gibi, pek çok kişinin gözlemi araştırmayla doğrulanıyor. Kaldı ki, hani İslamiyet'te hoşgörü. Sırası geldiğinde, isteyen oruç tutar, isteyen tutmaz, nakaratı... Ama, pratikte lokanta kapatarak, oruca zorlama. Tıpkı, isteyen türban takar, isteyen takmaz, diyerek, türbanlı sayısının hızla artması gibi. Erdem'in dört gündür yayımlanan araştırmasının tek cümleyle özeti şu: Türkiye hızla İslam'a kayıyor.Bu araştırmalara bakıp, "Türkiye artık daha özgür, her şey rahatça söyleniyor" diyen Brecht'in rahibi kılıklı, saf bilim adamlarına şaşıyorum. TÜRKİYE HIZLA İSLAMA KAYIYOR Türk aydınının taraf olma uğruna bilime bile sövme sefaleti, Tarhan Erdem'in araştırmalarına verilen tepkilerde ayan beyan ortaya çıkıyor.Tarhan Erdem yazın yaptığı seçim anketiyle bir tarafın takdirine mazhar olup, diğer tarafın hışmına uğrarken kışın yaptığı dindarlık anketiyle bu kez cenahlardan ters tepki aldı; örneğin yazın alkışlayanların kışın hışmına uğradı. Halbuki ekip, aynı ekip! Tecrübe aynı tecrübe! Fark şu: Bir araştırma bir tarafın işine gelirken, diğer araştırma öteki tarafın işine geldi. Bunlar bilimsel araştırmalarda ulaşılan sonucun değil, kullanılan bilimsel metodolojinin eleştirildiğini, bulgunun eleştirisinin de metodoloji üzerinden yapıldığını hiç bilmiyorlar. ERDEM'E TEPKİLER HAKSIZ Milliyet... Konda... Tarhan Erdem... "Başını örten" artıyor mu, azalıyor mu? Milliyet'teki araştırmaya göre "artıyor." Sayın Abdüllatif Şener, "Ben azalıyor gibi algılıyordum" diyor. Tarhan Erdem'in araştırması neden "arttığını" gösteriyor. Kırsaldan kentlere göç sürüyor. Başörtüsü, kadının iş bulmasını kolaylaştırıyor. Kırsalda hiç çalışmamış kadının, kentsel yaşamda bir işte çalışabilmesi için, başörtüsü sanki meşrulaştırıcı bir araç gibi. Ben Konda'nın çalışmasının bu yüzden böyle bir sonuç verdiğini düşünüyorum. ARTIŞIN NEDENİNİ GÖSTERİYOR Dinci gazeteleri açtım.. Aaaa.. İtiraz ediyorlar... Türban takan sayısı artmadı, azaldı diyorlar... Allah Allah, nasıl olur! Türban takan sayısı arttı diye sevineceklerine üzülüyorlar... Manşetten hokkabazlık diyorlar... Tam tersine, zil takıp oynamaları gerekmez mi? Davul zurna çalmaları... Yıllardır türban türban diye bağıran onlar değil mi? Evet... dörde katlamış, sevinin... Ama onlar hayır diyorlar, türbanlı artmadı azaldı... Haydaaa... AKPCİ yazarlara ne demeli? Yemin billah ediyorlar, kimse türbanlı sayısının arttığına inandıramaz diyorlar.. DİNCİ BASIN NEDEN ÜZÜLÜYOR Kİ? Konda'nın anketi toplumun çoğunluğunun "dindar", en azından "İnançlı" olduğunu gösteriyor. İnançsızlık, ateistlikle birlikte yüzde 3 civarında kalıyor. Yani toplumun büyük çoğunluğu ya başını bir biçimde örtüyor ya da "kamu görevi" dahil hayatın tüm alanlarında var olmasına sempati ile bakıyor. Diyelim bir siyasi iktidardan, toplumun bu sosyal vakıasına saygılı olmasını beklemek tabii, değil mi? TOPLUMUN ÇOĞUNLUĞU DİNDAR Araştırmanın yayınının zamanlaması ile ilgili olarak yazılanlara asla kulak asmamak lazım. Hepimiz bu tür çarpıcı araştırma sonuçlarının gündem yoğunluğunda kaybolmaması için rafta bir süre bekletildiğini biliyoruz. "Son dört yılda türban artmadı" sonucunun peşinde değilim. Sadece Konda'nın araştırmasıyla da böyle bir sonuca (türbanlılar arttı) varılamayacağını söylüyorum. ARAŞTIRMAYLA BU SONUCA VARILAMAZ Bütün bu gelişmeler bir "tehlike" değil, olumlu bir süreç olarak görülmelidir. Yeter ki, dindarlaşma süreci, devleti ele geçirmeye, ülkeyi yönetmeye, demokrasinin ayrılmaz parçası sayılan, laik parlamenter rejimi tahrip etmeye kadar gitmesin...Böyle bir tehlike var mı? Şu anda yok gibi görünüyor, ancak kuşku ve kaygı yaratan adımlar da giderek artıyor. TEHLİKE OLARAK GÖRMEYELİM Tarhan Erdem'in türban anketini değerlendiren CHP Genel Başkanı Baykal, "türban takanların sayısının artmakta olduğunu biz de gözlemliyorduk. Ama şimdi bu bilimsel çalışmayla da ortaya konuldu" demiş. Acaba Baykal türban konusunu ele alan sosyologların bilimsel çalışmalarını da Tarhan Erdem'in bilimsel anketi gibi değerlendirse siyasi kararlılığı mı sarsılırdı? ANKET VE BAYKAL'IN KARARLILIĞI 22 Temmuz, Tarhan Erdem'i haklı çıkarınca, Tarhan Erdem damgalı herhangi bir kamuoyu araştırması da artık haliyle, bir "garanti belgesi" haline geldi. İşin ilginç yanı, son araştırmanın bulgularına, bundan birkaç ay önce Tarhan Erdem'e hakaret edenler sarıldı; 22 Temmuz seçim tahmini araştırmasına sarılanlar ise şimdi kuşkucu ve eleştirel bir tavır takınıyor. Bu durum, Türkiye'de her şeyin ne kadar kolay "siyasallaşabileceği"nin ve "siyasal ideolojik kutuplaşma"ya kurban edilebileceğinin göstergesi. ERDEM GARANTİ BELGESİDİR Artık bayatlamış bu jakoben tâifeye bir çift sözümüz var: Türban, bir geriye dönüş değil, muhafazakâr genç kızlarımızın eğitim ve modernleşme talebinin göstergesidir. Toplumda bundan dolayı bir huzursuzluk yoktur. Huzursuzluk çıkarmak isteyenler, bir avuç oligarşik jakoben azınlıktır. Erdem'in araştırmasında görüldüğü üzere, Türk toplumundaki ateist ve inançsızların oranı sadece yüzde 3,2'dir. Yani insanımızın yüzde 96,8'i inançlı ve dindardır. Herkes hesabını buna göre yapsın vesselâm... HESAPLAR BUNA GÖRE YAPILSIN Konda'nın Milliyet'te yayımlanan araştırma bulgularından sonra eminim pek çok yerde, pek çok kişi soruyor: 'Türkiye nereye gidiyor?' Bu soruyu soranların önemli bir çoğunluğunun 'Tüm kadınların mecburen örtündüğü bir şeriat ülkesi olacak' türünden korkulu yanıtlar verdiğine kuşku yok. 'Oh oh, nihayet 1923'ten bu yana yükselen grafiği tersine çevirdik, Türkiye aslına dönüyor' diye düşünenlerin de bulunduğunu tahmin edebiliriz. Bu sorunun yanıtını Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da bilmiyor. Gizli gündemi olanlar da bilmiyor, ulusalcı refleks bekleyenler de bilmiyor. Kimse bilmiyor. TÜRKİYE NEREYE GİDİYOR? TESEV'in 2006 Kasım'ında açıkladığı "Din Toplum ve Siyaset Araştırması" sonuçları AKP iktidara geldi, toplumda örtünme azaldı şeklinde bir rüzgâr estirmişti. TESEV araştırması herkesin algıyabileceği sosyolojik gerçeğe karşı duruyordu. Ancak TESEV'in araştırması toplumda yaygın gözlemleri sosyolojik siyasal olgu algılamalarını doğruluyor ve TESEV'in açıkladığı araştırma sonuçlarını 180 derece yalanlıyor. TESEV'İ 180 DERECE YALANLIYOR Türkiye'de her 100 kadından 65'i başını örterek sokağa çıkıyor. Bunların kimi geleneksel başörtüsü, kimi türban, kimi çarşaf kullanıyor. Başka örtünme biçimleri de var. Resmi ideoloji tarafından rejim düşmanı ilan edilen türban, toplamda küçük bir orana sahip. Peki, "tehdit artıyor" izlenimi yaratmak için, türban oranı nasıl arttırılır? Basit: kategorinin kapsamını genişletirsiniz. Böylece mesela önceki araştırmada geleneksel başörtüsü dediğiniz örtüler de türban sınıfına girer. Ve hop, türban 4'e katlanır.. BAŞKA ÖRTÜNME BİÇİMLERİ DE VAR Tarhan Erdem'in yayımladığı sonuçları doğru kabul ederek türban konusundaki irdelemeye göz atmak gerekiyor. Bilinen ama AKP iktidarının umursamadığı bir gerçeğin altını çiziyor anket: "Türbanın daha çok siyasi tercihe dayandığı görüldü" diyor. GERÇEĞİN ALTINI ÇİZDİ Türkiye, başörtüsü ile türban arasındaki farkı bilmeyen birinin, başörtüsü ile türban takanları mukayese ettiği araştırmayı konuşuyor. Tarhan Erdem, "Pantolonla etek arasındaki kadar açık bir fark" dediği şeyin, hâlâ bir şekil farkından ibaret olduğunu bilmiyor. Dinin özüne ve anlamına dair fikri olmayan müsteşriklerin bile düşmeyeceği bir hata. İnancı gereği örtünenler için böyle bir fark olmadığını, başörtüsünü geleneksel, türbanı da modern örtünme biçimi olarak tasnif eden yerli müsteşrikler anlayamıyor; çünkü onlar sadece ne olduğunu da bilmedikleri şekle takılıyorlar. ARAŞTIRMA SADECE ŞEKLE TAKILIYOR Tarhan Erdem, daha önce imza attığı araştırmalar ve özellikle seçim anketlerindeki isabet derecesinin yüksekliğiyle öne çıkmış, saygınlığı olan bir araştırmacıdır.Araştırmanın sonuçlarını daha baştan sorgulamak için ciddi bir neden yoktur. Karamsar yorumlar çıkarılabileceği gibi, Türkiye'de son on yıllarda başlayan hızlı sosyolojik değişimin tezahürlerinin, AKP gibi geleneksel-muhafazakâr değerlerle barışık bir iktidar döneminde daha görünür hale geldiği, bunda anlaşılmayacak, gizemli ve ürkülecek bir durum olmadığı sonucu da çıkarılabilir. SONUÇLARI SORGULAMA NEDENİ YOK Milliyet'te yayımlanan araştırma, toplumun bazı gerçeklerini bir kez daha rakamlarla gözler önüne sermesi açısından önem arz ediyor. Kadınlarımızın yüzde 60'ından fazlası adına ister türban, ister başörtüsü deyin, ne ad verirseniz verin başını örtüyor. Toplumun ezici çoğunluğu da uygulanan yasağı onaylamıyor. Toplumda kadınlarımızın başının örtmesi değil örtüye uygulanan baskı huzursuzluk oluşturuyor. GERÇEKLERİ GÖZLER ÖNÜNE SERDİ Konda firmasının hazırladığı anket aslında üç ay öncesine ait; hayli eski anketin şimdi yayımlanması ilginç. Radikal'de üç ay önce "Örtülü kadın sayısı azaldı, Malezya olmuyoruz" manşetiyle sunulan A&G raporu farklı telden çalıyor. Dikkat ederseniz, her iki araştırma da dört yıl önce yapılmış bir başka araştırmaya atıfta bulunuyor. Şimdi bu bilgilere sahip olduktan sonra durup, "Ne oluyoruz?" diye sormaz mısınız? NE OLUYORUZ DİYE SORMAZ MISINIZ?

KEŞFETYENİ
Herkes şaşkına döndü! Çantasından 'büyü' çıktı
Herkes şaşkına döndü! Çantasından 'büyü' çıktı

Cadde | 21.05.2025 - 10:57

Evlilikleri magazin gündeminde yer alan Hailey Bieber'ın bu sefer çantasından çıkan 'aşk büyüsü' konuşuluyor.

Yazarlar