Gündem Yaşayan hazineler

Yaşayan hazineler

01.03.2020 - 07:00 | Son Güncellenme:

Bakırcı, ebru sanatçısı, keçeci, bağlama ustası, çinici, telkâri ustası, karagöz sanatçısı… Şehirlerin gizli hazineleri zanaatkârlar, son yıllarda turistlerin de ilgi odağı. Türkiye bu konuda o kadar zengin ki bugüne kadar 45 kişi, UNESCO’nun “Yaşayan İnsan Hazineleri” listesinde yer aldı

Yaşayan hazineler

Seyahat etmek, yeni yerler görmek kadar, yeni kişiler, kültürler tanımak için de önemli bir fırsat. Son yıllarda pek çok kişi yaşadığı toprakları yakından tanımak için seyahat ediyor. Bu kapsamda, farklı kültürlerin buluşma noktası olan Anadolu, tarihi eserlerin ve doğal güzelliklerin yanı sıra folklorik zenginlikleriyle de ziyaretçilerine umduklarından fazlasını sunuyor. Kültür turlarında, yerel lezzetler önemli bir yere sahip ancak son dönemlerde şehirlere özgü el sanatları ve bu sanatları icra eden kişiler de ziyaret edilecekler listesinde öne çıkıyor.

Türkiye, turistik pek çok açıdan olduğu gibi bu konuda da çok zengin. Öyle ki bakırcıdan çiniciye, karagöz sanatçısından keçeciye 45 sanatçımız ve zanaatkârımız, UNESCO’nun Yaşayan İnsan Hazineleri listesinde yer alıyor. Bu listeye girmek çok kolay değil. Öncelikle ustalığını 10 yıldır icra ediyor olması, sanatını usta-çırak ilişkisiyle öğrenmesi, bilgi ve becerisini uygulamadaki üstünlüğü, konusunda ender bulunan bilgiye sahip olması gibi kriterlere bakılıyor. Ayrıca yaptığı işe kendini adamış olması, sanatının toplumla buluşmasını sağlayacak yenilikler içermesi, çırak yetiştirmesi gerekiyor.

Bu kriterler çerçevesinde UNESCO listesinde yer alan sanatçı ve zanaatkârlarımızı tanıtmak istedik. Hepsi sayfamıza sığmadı, zamanla diğerlerine de yer vereceğiz. İşte şehirlerimizin gizli hazineleri:

Belgesellere konu oldular

Ahmet Hikmet Barutçugil (Ebru sanatçısı): 1952’de Malatya’da dünyaya geldi, ebru sanatını Prof. Dr. Emin Barın’ın teşvikiyle öğrendi. Literatüre “Barut Ebrusu” olarak geçen ebru türünü bulan kişi olarak da tanınan Barutçugil, çok sayıda ödüle layık görüldü. Kurduğu atölyesinde eğitim faaliyetlerine ve çalışmalarına devam ediyor.
Subhi Hindiyerli (Telkâri sanatçısı): 1947’de Mardin’de doğan Hindiyerli, yapımını ağabeyinden öğrendiği telkâri sanatının yaşayan en önemli ustalarından. Bu sanatın dünyaya tanıtılması için birçok çırak yetiştiren, sergilere katılan Hindiyerli, çok sayıda belgesele de konu oldu.

Hasan Büyükaşık (İpek böcekçiliği ve dokumacılığı ustası): 1934’te Hatay’da dünyaya geldi. Beş kuşaktır ipek böcekçiliğiyle uğraşan bir ailenin mensubu olan ve sanatını babasından öğrenen Büyükaşık, pek çok ödüle layık görüldü ve birçok belgesele konu oldu. Hatay’da yaşayan sanatçı, bu geleneği sürdürüyor.

Mehmet Girgiç (Keçe ustası): Keçe sanatının en yetkin isimlerinden biri kabul edilen Girgiç, bu sanatı dedesi Ahmet Girgiç’ten öğrendi. Yurt içi ve yurt dışında pek çok sergi gerçekleştiren ve çok sayıda çırak yetiştiren Girgiç, İstanbul’da el işi eserler üretmeye devam ediyor.

Orhun Güven (Bitki yetiştirme ve ağaç aşılama ustası): Ordu Ünye’de yaşayan Güven, iklim ve toprak yapısına uygun olarak bitkilerin yetiştirilmesi, fidanların dikilmesi ve ağaçların aşılanması işinin piri olarak kabul ediliyor. Güven, kurduğu çiftliğinde Türkiye’nin her köşesinden getirdiği bitkilerle çalışmalarına ve eğitimlere devam ediyor.

Yurt dışında tanınıyorlar

İsmail Bütün (Çanakkale seramiği ustası): Sanatını babasından öğrenen Bütün, bu sanatın yaygınlaştırılması için üniversiteler ve sanat atölyeleriyle işbirliği yaptı. Günümüzde geleneksel üretim biçimi kaybolmaya yüz tutan Çanakkale seramiğinin son ustalarından biri olarak kabul edilen Bütün, çalışmalarına Çanakkale’de devam ediyor.
Hasan Sancak (Kemençe yapım ustası): 1949’da Trabzon’da dünyaya geldi, kemençe yapımını ilkokulda öğrendi. Birçok çırak yetiştiren, sergi ve yarışmalara katılan Sancak, eserlerini geleneksel alet ve yöntemlerle yapması bakımından, bu geleneği aslına uygun olarak yaşatan nadir ustalardan.

Ali Rıza Ezgi (Âşık): 1949’da Kars’ta dünyaya geldi. Âşık İlhami Demir’in yanında çıraklık yaparak bu sanatı öğrendi. Bugüne kadar birçok çırak yetiştiren Ezgi, yurt içi ve yurt dışında festival ve yarışmalara katılarak ödüller aldı.

Adem Göçer (Abdallık geleneği / davul yapımı ve icracısı): Davul yapımı ve icrasını babasından öğrenen Göçer, birçok yarışma ve konsere katıldı. Göçer, Kırşehir Kültür ve Turizm Müdürlüğü Ustalar Müzik ve Oyun Topluluğu’nda davul ustası olarak sanatını icra ettirmeye devam ediyor.

Mehmet Bedel (Sipsi yapımı ve icracısı): Sanatını babasından öğrenen Bedel, çok sayıda şenlik ve festivale katıldı, akademik çalışmalara da konu oldu. Çeşitli çalgılardan oluşan özel bir koleksiyona sahip olan Bedel, evinin bir kısmını müzeye dönüştürdü.

Boncuğa adanan hayat

Mahmut Sür (Nazar Boncuğu Ustası): Boncuk sanatına kendini adayan Mahmut Sür, bu sanatla ilgili yeni arayışlar ve tasarımlarıyla dikkat çekiyor. Nazar boncuğunda eskitme tekniğini de kullanan Sür, imal edilecek boncuğun kalitesini belirleyen en önemli unsur olan boncuk ocakları inşa etmek konusunda da bilgi sahibi. Sanatçı, İzmir Kemalpaşa’daki Nazarköy’de 45 yıldır camdan nazar boncuğu yapıyor.

Çıraklar yetiştirdi

Haberin Devamı


Mehmet Gürsoy (Çini sanatçısı): Kütahya yakınlarında bir köyde ilkokul öğretmeni olarak çalıştığı yıllarda çiniyle profesyonel olarak ilgilenmeye başladı. Elliden fazla sergi açan, eserleri pek çok müzede sergilenen sanatçı, bugüne kadar 100’den fazla çırak ve öğrenci yetiştirdi. Gürsoy çalışmalarına Kütahya’daki atölyesinde devam ediyor.

Üç kuşak bakırcı


Mahmut Efeoğlu (Bakırcı - alem ustası): 1942’de Trabzon’da dünyaya geldi. Yapımını babasından öğrendiği alem ustalığını gençliğinden bu yana icra ediyor. Bugüne kadar birçok çırak yetiştiren Efeoğlu, çıkardığı kendine özgü modellerle bu geleneği yaşatan nadir ustalardan biri olarak oğlu ve torunuyla Trabzon’daki atölyesinde çalışmalarını sürdürüyor.

Haberin Devamı

Birçok ödülü var

Metin Özlen (Karagöz sanatçısı): İstanbul’da yaşayan ve Hayali Safderi olarak bilinen Metin Özlen, Karagöz sanatını dedesi Hayali Hayri Bey’den öğrendi. Tasvir yapım tekniğiyle beğeni kazanan sanatçı, klasik oyunları oynatmadaki başarısıyla de tanınıyor. Özlen, bu sanat dalına yaptığı katkılardan dolayı birçok ödül aldı.

Bez bebeklerin annesi

Fidan Atmaca (Damal folklorik bebek yapımı ustası): 1945’te Ardahan’da dünyaya geldi. Yapımını yengesinden öğrendiği Damal ilçesi geleneksel kadın kıyafetlerini, bez bebeklerin üzerinde yaşatıyor ve folklorik bebek yapımcılığını sürdürüyor. Bugüne kadar 2 binden fazla kişiye eğitim veren ve çok sayıda sergiye katılan Atmaca, ulusal ve uluslararası yarışmalarda dereceler aldı.