Kültür SanatGelenekten avant - garde ve soyut müziğe

Gelenekten avant - garde ve soyut müziğe

15.10.1998 - 00:00 | Son Güncellenme:

Gelenekten avant - garde ve soyut müziğe

Gelenekten avant - garde ve soyut müziğe

Caz tarihinde adını hiç es geçemeyeceğimiz bir müzisyeni bu akşam İstanbullu cazseverler ağırlama hazırlığında. Bu sanatçının adı Sam Rivers. Geleneksel cazdan serbest doğaçlama ve soyut caza kadar uzanan geniş bir caz spektrumu içinde yarım yüzyıldır uğraşını sürdüren Rivers için aslında bir "müzik adamı" demek daha doğru olur. Onun şansı, en başta köklü bir müzisyen ailede dünyaya gelmesi. Bu yüzden daha beş yaşında piyano çalmaya başlayan Rivers, sonraki yıllar nefesli ve yaylı çalgılara yönelmiş, bugünse başka tenor saksofon, piyano ve flüt olmak üzere sayısız enstrümanı aynı düzeyde çalmayı başaran nadir ustalardan.
Bu "doğuştan" müzisyen, on yedi yaşında Boston Konservatuvarı'nda kompozisyon ve viyola eğitimi görmeye başlar. Geceleri keman çalarak profesyonelleştirken, ana enstrüman olarak seçtiği tenor saks bu yıllarda Rivers'ın kopmaz bir parçası olur. Onu etkileyen ilk müzisyenler Lester Young, Coleman Hawkins ve Eddie Davis'dir. 50'li yıllar ortasında kendi stilini oluşturmaya başlayan Rivers, ilk oluşturduğu önemli gruplardan biriyle Miami'de Billie Holiday'ın yanında çalarlar. Boston'a geri dönüşündeyse, Herb Pomeroy'un big - band'inde çalmaktadır. Bu dönem kendi kurduğu grupta, caz tarihinin ünlü davulcusu Tony William henüz 13 yaşında yer almaktadır. Bir dönemi, birçok ünlü R & B ve blues sanatçılarının müzik direktörlüğünü yapar.
1960'lardaki ilk önemli deneyimi, altı ay kadar ünlü Miles Davis Beşlisi'nde çalmasıdır. Grupla turnelere katılır. Davis'in "Miles In Tokyo" adlı konser albümünde ustalaşmış bir Rivers vardır artık. New York'a geçtikten sonraysa bu dönem Charles Mingus'un grubunda yer alır.
Bu dönem, özellikle Blue Note'dan çıkan solo albümleri büyük yankılar uyandırır. Sanatçı, Ornette Coleman ve Cecil Taylor'ın avant - garde caz deneylerinden büyük esinler alır. Kendine özgü bir avant - garde stil oluşturmuştur. 60'ların sonlarına doğru, Cecil Taylor'ın grubunda çalmaya başlar. Bu deneyci serüven yaklaşık beş yıl sürer. 70'li yıllar onun en verimli dönemleridir.
Sanatçı, bu arada 1967'de Harlem'de bir stüdyo kurar. Burası bir deneysel müzik merkezidir. "Harlem Opera Society"de kompozitörlük yapmayı sürdürür. Kolej ve üniversitelerde Afrikan - Amerikan müzikal tarihi dersleri verir. Senfoni orkestralarında solist olarak yer aldığı dönemler de olur. Eşiyle 1971'te kurduğu Rivbea adlı stüdyo, sanatçının teorik uğraşlarının bir uygulama alanıyken, birçok cazcının da üretim merkezi olur.
Basçı Dave Holland'la kurduğu duo ve triolar caz ortamında büyük yankılar uyandırır. Bir önemli dönem de 1987 - 91 arasında Dizzy Gillespie Beşlisi'nde çalmasıdır. Rive - s, avant - garde caz yaparken bile gelenekten hiç kopmaz. Altyapısız bir doğaçlama yetisine inanmaz. Cazda soyutlamaların ulaştığı noktada bile, geleneğin silik izlerine müziğinde rastlanır. Elektronik müziği hep dışlar. Müziğin en doğal noktasından hareketle üretmek ister. Son yıllardaki grup çalışmaları çokça dikkat çekicidir. Sanatçı, İstanbul konserine, son yıllardaki kopmaz yol arkadaşları basçı Douglas Mathews ve davulcu Anthony Cole ile gelmektedir. Yaşı bugün 75 olan bu dev "müzik adamı"nın İstanbul'daki sahne alışı gerçek caz tutkunlarını sanırım çok heyecanlandıracak. Akbank Caz Festivali'ni bu noktada bir kez daha kutlamak gerekiyor.


KEŞFETYENİ
Sevenlerini korkutmuştu! Kaza sonrası yeni paylaşım
Sevenlerini korkutmuştu! Kaza sonrası yeni paylaşım

Cadde | 14.05.2025 - 07:51

Berk Atan, taburcu olduktan sonra sosyal medya hesabından yeni paylaşımlar yapmaya devam ediyor.

Yazarlar