17.06.2025 - 07:01 | Son Güncellenme:
Melisa Vardal - Sanat sadece beyaz duvarlı galerilerde, büyük sponsorluklarla ya da seçkin davetlerde mi hayat bulur? Sanatçı Ekin Anıl bu soruyu Kadıköy Selamiçeşme Işıkları’ndaki mütevazı bir çiçek tezgâhını dört saatliğine bir sanat galerisine dönüştürerek yanıtladı. Sanat dünyasındaki güç ilişkilerine göndermede bulunarak “PATRON” adını verdiği pop-up sergi, 14 Haziran akşamı, sanatın gerçek patronunun kim olduğunu sorgulayan bir meydan okuma olarak sanatseverlerle buluştu.
Herkese açık galeri
Bağdat Caddesi’nin işlek noktasında, halk arasında “Fatoş Abla” olarak tanınan çiçekçide kurulan sergi, beklenenden çok daha kalabalık bir kitleyi ağırladı. Anıl, eserlerini çiçeklerin arasına yerleştirerek sanatı hem gündelik yaşamın içine taşıdı hem de galerilerin steril atmosferinden kurtarıp kamusal alana yayılabileceğini gösterdi. Serginin temel sorusu ise çok net: “Sanatın gerçek patronu kim?” Anıl, “Hayatımız patron mücadelesiyle geçiyor. Bir sanatçı olarak benim patronum da galeriler. Bu sergiyle kendi patronumu kendim seçtim: Fatoş Abla ve Erhan Abi... Böylece kamusal alanda herkese açık bir galeri kurdum” diyerek serginin çıkış noktasını anlattı. Serginin hazırlık sürecinde hem fiziksel hem duygusal olarak yoğun bir dönem geçirdiğini anlatan Anıl, sergi günü duyduğu heyecanı gizlemedi. “Uykusuz geceler, aç geçen günler, ‘Kimse gelmezse ne yaparım?’ sorusu… Her an içimi kemirdi,” diyen sanatçı, açılışta çiçek tezgâhının etrafını dolduran kalabalığı görünce tüm bu endişelerinin yerini coşkuya bıraktığını söyledi. Anıl’ın çiçeklerin arasından çıkan işleri, sadece görsel bir estetik yaratmakla kalmadı aynı zamanda mücadeleye dair de bir metafor sundu. “Çiçekler eserlerimde iyiliği simgeliyor ama aynı zamanda biziz o çiçekler. Patronlar ise bizi yiyip bitiriyor” diyerek eserlerinin özünü özetliyor Anıl.
İmece usulü hazırlık
“PATRON”, hazırlık süreciyle de alışılmış sergi düzenlerinin dışına çıkıyor. Ekin Anıl, sergi fikrini duyurduğu andan itibaren izleyicileri de bu sürece dahil ederek sosyal medya üzerinden yaptığı çağrıyla, evlerinde kullanmadıkları çerçeveleri kendisine ulaştırmalarını istemiş. İstanbul’un farklı semtlerinden ve hatta şehir dışından onlarca kişi, eski çerçevelerini bağışlayarak bu geçici galeriye katkıda bulunmuş ve böylelikle sanatçının deyişiyle imece usülu bir sergi hayata geçirilmiş. Sanatçıya göre bu desteğin sebebi ise hepimizin ortak yarasına dokunan bir sergi olması.