PazarGeçmiş zaman olur ki...

Geçmiş zaman olur ki...

10.02.2002 - 00:00 | Son Güncellenme:

Geçmiş zaman olur ki...

Geçmiş zaman olur ki...

Geçmiş zaman olur ki...

Tarih okumayı ve öğrenmeyi sevmeyen minik öğrencilere şimdilerde nasıl bir öğüt veriliyor, bilmiyorum. Ama bizlere, geleceği yapılandırmak için geçmişi bilmek gerektiği söylenirdi. Okulda her zorunluluk "gerek" sözcüğüyle açıklanırdı zaten. Ders olduğu sürece gerektiği için öğrendiğimiz tarihi sevmek için, ders olmaktan çıkması gerekti. Naçiz yazarınız zamanla öylesine sevdi ki gerekler ötesi tarihi, insanlığın geçmiş maceralarını, gelecek serüvenlerini aydınlatan ışık yolları olarak benimsedi.
Yarınlar bilinmez, yarınlar görünmez, yarınlar karanlıktır.
Bilinen, görünen, dolayısıyla aydınlık olan dündür.

Aydınlık dün, karanlık yarın tanımını kabullendiğimde, yalnızca bilinen ve bilinmeyeni düşünürdüm ben. Meğerse, kimi kez kimi ülkelerin tarihi, gerçekten daha aydınlık, yani çağdaş, yani ileriymiş şimdiki ve gelecek zamanlarından. Örneğin Türkiye için. Ya da Afganistan.
Bu yazıya konu olan siyah beyaz fotoğraf, ileri sürdüğüm görüşün en önemli kanıtı: Yıl, 1948 ya da 49 olmalı. Yeri bana söylemeselerdi ve ben size aktarmasaydım, ne siz ne de ben bilebilirdik; inanılmaz ama doğru: Afganistan başkenti Kabil’deki Türkiye Büyükelçiliği. Ortada elleri cebinde duran uzun boylu beyefendi, Prof. Ethem Menemencioğlu. Belli ki bir davet verilmiş Türkiye Cumhuriyeti’nin Kabil Büyükelçiliği’nde, belki de bir Cumhuriyet Bayramı ya da 30 Ağustos zaferi resepsiyonu, Prof. Menemencioğlu’nun çevresindeki çoğu kadın konukların büyük bölümü Türk ve Afgan yurttaşları... Sütunlarıyla mağrur bir Türkiye Büyükelçiliği, çağdaş, zarif görünümlü insanlar... Bir de Kabil’i günümüzdeki haliyle düşünün, Taliban rejimini, kendi soydaşlarını şeriata uymadı diye sopalarla döven, ellerini kesen, gözlerine mil çeken ve taşlayarak öldüren tımarhane kaçkını sakallıları; kadın diye okutulmayan, doktora gösterilmeyen, sokağa çıkarılmayan, konuşturulmayan, eziyet ve işkence edilen burkalı kadınları anımsayın. Taliban rejimi yıkıldıktan sonra bile çarşaflarını atamayan kadınları, Taliban’ın yerini alan ve daha az zalim ve cahil olmayan "yeni" egemenleri, Afgan erkeklerini getirin gözünüzün önüne.
Hangi Afganistan daha aydınlıktı? Geçmişte kalan ve mazi olanı mı, yoksa bugünkü ya da yarınki Afganistan mı?
Ve Türkiye’yi düşünün sonra. Hepinizin evlerinde, hiç olmazsa bir görsel anı vardır yarım yüzyıl öncesine dair. Bakın ona. Nasıl zarif giyinirlerdi anneniz, babanız ya da onların ana-babaları. Ve sonra, İstanbul’un Taliban semtlerini düşünün. Sakalları, takkeleri, poturları, yeldirmeleri, tespihleri, kara çarşafları ve türbanlarıyla, kendilerine benzeyen eciş bücüş sokakları dolduranları...
Hangi Türkiye daha çağdaş ve zarifti, sorarım size?
Selma Özülker, bir güzel insan. Geçen hafta ve çok yerinde bir kararla Fransa’ya Türkiye büyükelçisi atanan başarılı diplomatımız, eski OECD Büyükelçimiz Uluç Özülker’in eşi Selma, fotoğrafta görülen Prof. Ethem Menemencioğlu’nun torunu. Dedesinin, zamanın Türk hükümeti tarafından üç yıllığına gönderildiği Afganistan’da tam on yıl kaldığını ve Kral Zahir Şah’ın başdanışmanı olarak Afgan devletinin yapılandırılmasında çalıştığını anlattı bana. İşte bir tarih dersi daha: Afganistan Kralı Emanullah Han, Atatürk’ü ve T.C.’nin yapısını model almıştı, biliyorduk. Ama 1933’ten sonraki Kral Zahir Şah’ın da Türkiye’yi örnek almayı sürdürdüğünü; Atatürk rüzgarının henüz estiği ülkemizin 1940’lı yıllarda bile Afganistan’a, hem de kralın baş danışmanlığı düzeyinde yol gösterdiğini, şahsen yeni öğrendim ben.
Sonrasını hep birlikte gördük. Türkiye malumunuz. 1973 ötesi Afganistan, belki de Türkiye artık kimseye örnek oluşturmadığı, etkinliğini yitirdiği için bu hale geldi.
Zahir Şah, şimdi yeniden dönmeye hazırlanıyor yurduna.
Bir Atatürk daha gelir mi dersiniz Türkiye’de dünyaya?






PAZAR


























KEŞFETYENİ
Pınar Deniz oğlu Fikret Hakan’ın yüzünü ilk kez gösterdi!
Pınar Deniz oğlu Fikret Hakan’ın yüzünü ilk kez gösterdi!

Cadde | 15.06.2025 - 13:44

Kanal D ekranlarında yayınlanan ve büyük beğeni toplayan Yargı dizisinde canlandırdığı “Ceylin” karakteriyle geniş bir hayran kitlesine ulaşan başarılı oyuncu Pınar Deniz, anne olmanın mutluluğunu yaşıyor.