Başlıkta bir hata yok, hemen anlatacağım. Deyim aslında “Yanlış hesap Bağdat’tan döner” şeklinde ifade edilir. Ancak konu İran olunca, yanlış bir algı yaratmamak için başlığı ve deyimi konumuza uyarladım. Malum, İsrail ile İran arasında kimilerine göre gerilim kimilerine göre de bir savaş yaşanıyor. Çatışma olduğu kesin. Taraflar arasında resmen savaş ilan edilmese bile fiili bir savaşın yaşandığı da öyle...
Savaşlar hep yanlış hesaplamalardan kaynaklanır. Sümerler döneminde Umma ile Lagaşlılar arasındaki savaş olsun, Hannibal ve Birinci Pön Savaşı, İkinci Dünya Savaşı, hatta günümüzdeki Ukrayna-Rusya savaşı gibi... Rusya, Ukrayna’yı 10 günde fethedebileceğini ve NATO müttefiklerinin sessiz kalacağını düşünüyordu. Keza İran da ABD ile nükleer zenginleştirme programını durdurmaya yönelik pazarlıklarda elini fazla yükseltti ve belki de hazin sonunu hazırlayan, hatta hayırlı bir şekilde rejim değişikliğine neden olacak bir süreci başlattı.
ABD, İran ile “samimi”, yani Tahran yönetiminin nükleer programına son vermesi ve karşılığında Washington yönetiminin Tahran’a yönelik yaptırımları kaldırmasını öngören bir anlaşma müzakere ediyordu. 14 Temmuz 2015’te imzalanan ilk anlaşmadan ABD’nin geri çekilmesinin başlıca sebebi ekonomikti. 2016’da ilk kez ABD Başkanı seçilen Donald Trump’ın itirazı, ekseriyetle İran’ın ABD’nin yaptırımlara son verdiği ve geçmişte ABD’de dondurduğu varlıklardan Avrupa’dan ürün almış olmasıydı. Netanyahu’nun Trump’a baskı yapması da cabasıydı. Şimdi ABD, İran ile daha “adil” bir anlaşma yapmak üzere müzakerelerde bulunuyordu. Ancak İran, pazarlığı daha da sürdürebileceğini düşünerek, kendini ekonomik ve askeri açıdan dev aynasında gören bir tutumla yanlış kararlar aldı. İran’daki otoriter yapı, Acemlerin, İsrail ve sair istihbarat teşkilatlarıyla iş birliğinde bulunmalarına neden oldu.
Nitekim Tel Aviv yönetimi İran’da adeta at koşturmuş; bir tek sinagog ile koşer yemek servisi yapan restoran açmamışlar! İstihbarat teşkilatlarının İngilizce MICE yani Para, İdeoloji, Tehdit veya Ego sayesinde insanları saflarına katma imkanları oluyor. Otoriter ve totaliter rejimlerde de saflarına kattıkları insan sayısı ve niteliği de ziyadesiyle kaldıraçlı bir şekilde artıyor. Bu yüzden de Tahran yönetimi ABD ile pazarlık ederken, adeta Pisagor bardağındaki son damlanın da akmasını istedi. Ancak bardak boşaldı. Yanlış hesap bu sefer de Washington’dan döndü.
Önemli olan, Tel Aviv ile Tahran arasındaki bir çatışmanın Avrupa kıtasına sirayet etmemesi.
Ossowski geldiği gibi gidiyor
Laubali bir şekilde algılanmayacağını bilsem, başlığı “Ya köfte ısmarlamıştık ya da daha karpuz kesecektik” diye atardım. Konusu birebir örtüşmese bile, Victor Fleming’in Rüzgar Gibi Geçti filminin başlığından da esinlenebilirdim. Ancak burada zorluk, Avrupa Birliği’nin Ankara Büyükelçisi Sayın Thomas Ossowski’yi filmdeki hangi aktöre benzeteceğim ikilemi ile karşı karşıya kalırdım: Clark Gable mı, yoksa Leslie Howard’a mı?
Eylül 2024’te göreve gelen AB’nin Türkiye Büyükelçisi, maalesef Ankara’dan ayrılıyor. Almanya’da yapılan genel seçimlerin ardından Başbakanlık koltuğuna gelen Friedrich Merz, Almanya’nın AB Büyükelçisi olan Michael Clauss’ı AB başdanışmanı olarak yanına aldı. Ankara’ya gelmeden önce Almanya’nın güvenlik politikaları daimi temsilcisi olarak çalışan Ossowski de, Clauss’la çok yakın çalıştı. Clauss’tan boşalan koltuğa oturacak olan Ossowski, Ankara’yı erken bir şekilde terk etmek durumunda. Bu durum görünürde iyi olmadı. Ama bir ilk değil. Ossowski’ye teklif edilen yeni görev reddedilemeyecek nitelikte. Almanya’nın uluslararası örgütler nezdindeki en güçlü temsilciliği...
Umarım Türkiye’de çok istekli olarak geçirdiği bu kısa dönemde edindiği olumlu izlenimler ve bilgilerle, AB’deki yeni görevinde Ankara’ya olumlu katkıda bulunur. Ankara’nın bu yönde atacağı adımlar da, kolaylaştırıcı nitelikte olur...
Brüksel’in simgesine GS forması
Brüksel’e ziyaret etmiş olanlar bilir. Belçika’nın başkenti Brüksel’in simgeleri arasında Atomium, Grande Place meydanı ve Fransızcası Le petit julien, flamancası da Mannekenpis olan teşaşür eden çocuk, Galatasaray formasını giyecek. Belçika ile Türkiye arasında dostluğun 60’ıncı yıldönümü çerçevesinde Brüksel Belediye Meclisi, Mannekenpis’e Galatasaray formasını giydirme kararı aldı. 24 Haziran’da düzenlenecek etkinliğin gerçekleşmesi için Galatasaray Belçika taraftarlar grubunun eski başkanı Taşkın Kökten’in önemli çabalarını da unutmamak lazım.