Zeynep İşman

Zeynep İşman

zeynepisman@gmail.com

Tüm Yazıları

Oyun, bir çocuğun duygularını keşfettiği, başkalarıyla ilişki kurduğu en önemli öğrenme alanı. Zamanın hızında çocuklarla oyun oynamak pek çoğumuz için zor gelebiliyor. 11 Haziran Dünya Oyun Günü, içimizde saklı duran oyuncu ebeveyni hatırlamamız için bir vesile oluyor

Sorunların panzehiri oyun

Günümüzün yoğun hayatlarında, çocuklarımıza boş zaman yaratmak ya da serbest oyun oynamalarına fırsat vermek pek mümkün olmuyor. Öncelik her zaman ödevler, sınavlar ve gidilmesi gereken kurslar oluyor. Elbette rekabet dolu dünyada başarılı olmalarını istiyoruz ancak çoğu zaman, oyunun duygusal, bilişsel ve fiziksel gelişimleri için en önemli araç olduğunu unutuyoruz.

Haberin Devamı

Lego’nun 2024 yılında yaptığı İyi Oyna Araştırması’na göre, ebeveynlerin yüzde 62’si çocuklarıyla ödül olarak oyun oynadıklarını itiraf ediyor. Yani ödevlerini bitirdikleri, iyi not aldıkları, “uslu” oldukları için oyunu bir ödül olarak kullanıyoruz. Ancak çoğu zaman o ödüle de bir türlü sıra gelmiyor. Aynı araştırma, Türkiye’deki çocukların yüzde 88’inin oyun oynamak için yeterli zamanlarının olmadığını düşündüklerini söylüyor. Oysa tıpkı sevgili Judith Malika Liberman’ın dediği gibi, oyun oynamak bir etkinlik değil, bir hayat felsefesi. Hayatın kendisi bir oyun zaten. Hep bir mücadele, kazanan ve kaybedenin olduğu…

Sorunların panzehiri oyun

11 Haziran Dünya Oyun Günü’nde hayata oyunla daha farklı bir pencereden bakılabileceğini hatırlatan Lego Türkiye’nin düzenlediği etkinlik “Önce Oyun, Gerisi Kolay” diyerek tüm yetişkinleri içlerindeki yaratıcı çocuğu ve oyun gücünü çıkarmaya davet ediyordu. Şerefiye Sarnıcı’nın büyülü atmosferinde gerçekleşen yetişkinler için oyun etkinliğinde, hikâye anlatıcısı ve yazar Judith Malika Liberman, bizlere düşündürücü bir masal anlattı. Masal, hızlı hayatlarımızda hep sonuca odaklanıp sürecin keyfine varamadığımızı, ‘an’ı yaşayamadığımızı hatırlattı bana. Çocuklarımızla yaşadığımızın anları da çoğu zaman gerçekten odaklanamadan, hep bir sonrasını planlayarak geçiriyoruz. Oyun anda kalabilmeyi de sağlayan çok sihirli bir deneyim. Birinci sınıfa giden bir çocuğun annesi olarak, zamanı yönetmek ve oyun alanı yaratmak konusunda kendisinin de zorlandığını söyleyen Judith, ebeveynler olarak oyunun sadece çocukların mutluluğu için değil, aynı zamanda gelişimleri için gerekli olduğunu bilmemizi hatırlatıyor.

Haberin Devamı

Esneklik ve yaratıcılığı geliştiren oyundur

Oyunun neden bu kadar büyük bir gereklilik olduğunu sorduğumda, gelecekte çocuklarımızın hayata yaratıcılık ve esneklik ile katılmaları gerekeceğini ve bunu sağlamanın tek yolunun da oyun olduğunu söylüyor: “Yapay zekâ döneminde çocuklarımızın geleceğinin neye benzeyeceğini hiç kimse bilmiyor. Türkiye’de 2013 yılında MEB ortaokullardan başlayarak okullarımıza robotik ve kodlama derslerini getirdi. Bunun onları geleceğe hazırlayacağından emindik. Ancak görünen o ki, sadece 10 yıl sonra, yani bu çocuklar üniversiteyi bitiremeden önce artık kod yazabilen yapay zekâlarımız ve başka robotlar yaratabilen robotlarımız çıktı. Teknoloji gerçekten çok hızlı değişiyor. Gelecekte ne tür bilgilerin gerekli olacağını öngörmek son derece zor. Kesin olarak bildiğimiz tek şey: Çocuklarımızın hayata esneklik, yaratıcılık ve hayal gücü ile katılmaları gerekeceği. Bu nitelikleri geliştirebilecek tek etkinlik elbette oyun! Yaratıcı olmak risk almak demektir. Ne tür riskler? Hata yapma riski. Başaramama riski. Zamanımızı boşa harcamış olma riski. Elbette bunlar yeni çözümler keşfetmenin koşulları. Ve bu oyunun temelidir. İşte kendi çocuğum için dilediğim zihniyet ve hayata yaklaşım: Denemeye arzusu olsun yeter. Bu zihniyet derste gelişemiyor. Çünkü derste hep doğru cevap bulmaya teşvik ediliyor. O nedenle nerede? Oyunda. Gelecek için çocuklarımız alışagelmiş çözümler değil, kimsenin görmediği yolları görmelerini isteriz. Ve oyun onları buna alıştırır. Tıpkı aynı yapım parçalarıyla birçok farklı şeylerin yapılabildiği gibi. Tek bir yol yok, bin yol var.”

Haberin Devamı

Boş zamanı beklemeyin, yaratın

Oyun demişken, dijital oyunlar ve sosyal medyadan da konuşuyoruz elbette. “Bu çağda bir çocuğun sağlıklı bir şekilde gelişmesini sağlamak zor,” diyor Judith. “Sosyal medya kendi imajlarına zarar veriyor, konsantrasyon kapasitelerini düşürüyor ve kolay pes eden endişeli bir nesil yaratıyor. Oyun bu sorunların panzehiridir. Konsantrasyonlarını güçlendirir. Ve duygularını ifade edebilecekleri yaratıcı bir özgürlük alanına girmek için benlik imajına odaklanmayı askıya alır.”

Kısacası; çocuklarınızla oyun oynamak için işlerinizin bitmesini ve boş zamanın gelmesini beklemeyin ve şimdi o zamanı yaratın. Çünkü yapılması gerekenler hiçbir zaman bitmiyor. Yaratıcılığı destekleyen, birlikte oynayarak iş birliği yapabileceğiniz ve iletişimi kuvvetlendiren oyunlar da güzel ve kolay bir fırsat olabilir.

Oyun neden değerli?

  • Oyun çocuğun iletişim kurabildiği, kendini ifade edebildiği, öğrendiği, hayata hazırlandığı, iyileştiği ilk ve en önemli alan.
  • Fiziksel gelişime katkı sağlar.
  • Odaklanmayı geliştirir.
  • Yaratıcılığa katkı sağlar.

Sosyal becerileri geliştirir.

  • Hem çocuk hem ebeveyn için yakınlaşma ve öğrenme fırsatıdır.
  • Duyguları ifade yöntemidir.
  • Çocuklar gerçek hayatta kabul görmeyen olumsuz duygularını oyun aracılığıyla boşaltabilirler.
  • Oyun yoluyla iletişim kurarlar.
  • Oyun yoluyla travmalarını iyileştirirler.
  • Oyunla farklı rollere girer, hayatı deneyimlerler.
  • Çocuğunuzla oyun oynarken; İlgi alanlarını bilin ve sizi yönlendirmesine izin verin.
  • Yaratıcılığını destekleyin, eleştirmeyin.
  • Rekabet içinde olmayın.
  • Sürekli sormak yerine dinlediğini gösteren ve onu daha çok konuşturacak yorumlar yapın.
  • Gülün, eğlenin.
  • 10 dakika bile olsa gerçekten orada olun.
  • Sürekli öğretmeye ve bilgi vermeye çalışmayın.