01.02.2004 - 00:00 | Son Güncellenme:
Mahmut Anlar şu anda gece hayatında en çok bahsi geçen isimlerden biri. Hayır, o bir mekan sahibi, çok iyi bir aşçı ya da ünlü bir şarkıcı değil. O popüler mekanların çoğunun mimarı: Pasha, Havana, Alkent Hillside Cityclub, Vogue, Anjelique, Wan-na, Salomanje... Bunların yanı sıra Bodrum'daki Tampa plajı, aralarında Shop&Miles Movie Theatre'ın da bulunduğu birçok sinema da var. Ve tabii ki yedi tane Buz. Buz'ların birleştiği buz.safran, Anjelique-Buz gibi mekanları da o yaptı. Yani yok yok. Sadece son Markiz-Buz'u "Artık yeter" diyerek yapmamış. Bir de hiç bilmediğimiz evler ve ofisler var. Mesela röportaj günü Tarkan'ın ofisini dekore ediyordu.
Anlar, Geomim adlı bir mimarlık şirketinin sahibi. 2000 yılına kadar Yeşim Coşkun'la ortak çalıştıktan sonra kendi ekibini kurdu. 30 yıldan uzun süredir Nişantaşı'nda oturuyor. Ofisi de orada. Bizi evinde ağırladı. Merak edenler için yazalım... Evinde bütün odalar birbirine açılıyor, çok sade, kahverengi tonları ağırlıklı, biraz labirent gibi çünkü her tarafta kullanmadan duramadığını söylediği aynalar var.
"Tasarımlarımı yaparken seksi çok sık kullanırım"
Bunu ben değerlendiremem ama buna çok seviniyorum. Yaptığım iş tutmazsa mutsuz olurum. İnanmadığım bir işletmeyle çalışmıyorum. Ayrıca bir projede kullandığım bir fikri başka bir projede asla kullanmadım.
Bilemiyorum ama şöyle bir örnek vereyim: Bir arkadaşım yeni bir mekan açmak istiyor ve ben de ona danışmanlık yapıyorum. Bana "Dışarıdan olmana rağmen sponsorlara yine de senin bu işin içinde olduğunu söyledim. Çünkü artık bu sektörün pop starı oldun" dedi.
Hayır, değil işte. Seksi bir gece mekanı dediğimizde akla hep kırmızı geliyor. Oysa buz.safran kırmızı değil. Cicciolina da benim için son derece masum görünen, elinde bebekler, saçında çiçekler olan biri. Aslında gece mekanı ne kadar naif olursa olsun mutlaka içinde seks vardır. Ve ben de mekanlarımda seksi sıkça kullanıyorum.
Çünkü seks insanların gece hayatına katılmaları için en önemli sebeplerden bir tanesi. Gece eğlenirken mutlaka insanlar tanışıyor. En azından benim tanıdığım birçok insan gece hayatında tanıştı!
Bence restoranlara ya da eğlence mekanlarına ilk gidenler kadınlar. Kadınlar erkekleri sürüklüyor oraya, tutuyor kocasını götürüyor. Bu yüzden gece mekanlarını yaparken kadınların neleri beğeneceğini düşünüyorum.
"Ajda'yı tek bir mekana yansıtamam. Onun karakteri benim ruhumda var"
Onun karakteri benim ruhumda var. O da benim gibi inanılmaz değişken. Ben Ajda'yı tek bir mekana yansıtmak yerine içimde barındırmayı tercih ediyorum.
Hayır. Orada Tarkan var çünkü. Bir ölçüde çok sade. İçinde kullanılmayan bir obje, süsleme yok. Son derece minimal. Ama çok da sıcak. Ofisi de tam Tarkan gibi oldu.
Ev ve ofislerde karşımdakilerin beğenilerine daha açığım. Mekanlarda ise dominantım. Bu zamana kadar yaptığım hiçbir iş başarısız olmadı. Oralar yaşadı ve para kazandı. Yaptığım yerlere çok bağlıyım. Personel kıyafetlerinden mönü kabına kadar her şeye karışıyorum. Bazı mekanlarımda mahsus yanlışlar yapıyorum. Her şeyin mükemmel olduğu bir mekan da sıkabiliyor bazen.
Mesela Vogue o zamana kadar yapılmış belki de ilk minimal dekorasyonlardan biriydi. Sahipleri Türklere soğuk geleceğini düşünüyordu. Ama taviz vermeyerek ikna etmeye çalıştım onları. Çünkü harikulade bir Boğaz manzarası vardı. O benim güvencemdi.
Ben gece hayatının içinde olmaya mecburum. Çünkü bu mekanların içinde olmadığınız müddetçe böyle mekanlar yapıp başarılı olmanız mümkün değil. Genlerimde de var benim çok gezmek. Çünkü baba tarafından dedem gazino sahibi. Zeki Müren'i sahneye ilk çıkaran insan. Her gece çıkmıyorum. Ama bu hayatı takip etmeye çalıyorum. Mesela gidip oralarda içki içiyorum çünkü gelenler de içki içiyor. Onların nasıl gördüğünü algılamam lazım.
Öyle diyorlar. Ama bence değilim. Türkiye'de insanlar maalesef fikir ve dizayna para ödemeyi çok fazla istemiyor.
Bence 60'lar, 70'ler, 80'lerin retro tarzını yeniden yorumlamak moda.
buz.safran diyebilirim. Çünkü mimarisini bile çizmedim. Gidip yerinde kararlar verdim. Tamamen arkadaşlarla yapılan bir çalışmaydı. Orası benim için ellerimle duvarına midye kabukları yapıştırdığım yer.
Changa'yı çok beğeniyorum. Çok başarılı bir iş bana göre. Loft da iyi. Bir de Bülent Erbaşar'ın yaptığı iki mekan çok özeldir. Onlar da Park Şamdan ve Etiler Şamdan. Çok iyi bir art-deco yorumudur.
Çok. Ama sonuncusunu söyleyeyim. En son New York'ta 66 diye bir restorana gittim ve bayıldım. Çok sadeydi. Kocaman akvaryumlar ve onların içinde de her biri sanki tasarlanmış gibi duran rengarenk balıklar kullanılmıştı.
Söylemeyi unuttum. Bu arada Bursa'da bir kebapçı yaptım; tarihi İskender Kebapçısı'nın ilk şubesinin çok modern bir yorumunu... Pavyon da tasarladım. Bir işkembeci kaldı tasarlamadığım.
Kanal D ekranlarında yayınlanan ve büyük beğeni toplayan Yargı dizisinde canlandırdığı “Ceylin” karakteriyle geniş bir hayran kitlesine ulaşan başarılı oyuncu Pınar Deniz, anne olmanın mutluluğunu yaşıyor.