PazarOrdu kadar kalabalık bir topluluk

Ordu kadar kalabalık bir topluluk

20.07.2008 - 01:00 | Son Güncellenme:

Ticari kaygı gütmeden, romantik ve amatör ruhla müzik yapan Friends grubunun iki kurucusu, sekiz de değişmez üyesi var. Değişen üyelerinin sayısı ise 60’ı buluyor

Ordu kadar kalabalık bir topluluk

Rock müzik deyince, aklımıza hep gençler geliyor. Kötü bir şey değil elbette, ancak bu kez konumuz ruhu genç olanlar. Müziğe ticari yaklaşmayan, sevdiği için sevdiği parçaları çalan, hiçbir menfaat ilişkisi gözetmeden bir araya gelen gönül insanlarının topluluğu Friends.
Onları şimdilik yakın çevreleri dışında kimse tanımasa da, yakın çevrelerinin aslında müzik camiasında çok geniş ve hızla da genişlemekte olduğunu söylemek gerek.
Friends adını alalı henüz beş yıl olmuş ama dostlukları çok eskiye dayanıyor. Adı üzerinde arkadaş topluluğu Friends. İki kurucusu, davulcu Hakkı “Müspet” Atasagun ile eskilerin Silüetler’den anımsayacağı gitar çalıp şarkı söyleyen Mehmet Dirisu 50 yıllık dost.
Ekibi Hakkı ve Mehmet organize ediyor, doğal olarak sözcü onlar. Repertuarlarında 100’ün üzerinde cover var. Şarkıları iskeletine sadık çalıyorlar, aralara parodi dolu sololar ve doğaçlamalar katıyorlar. Ortak yaşanmışlıktan dolayı ruhi uyum yüksek Friends’te.
Kayıtlı bir şeyleri yok, bugüne kadar hep kendi aralarında çalıp söylemişler. Tarzları rock, blues, country standartlarından The Beatles, Elvis Presley, Bob Dylan ve Eric Clapton cover’larına kadar uzanıyor.

Müzik dergahını andıran bir evde çalışıyorlar
Vaktiyle Durul Gence ile çalan gitarcı Mehmet Şahinbaş, pek çok topluluk ve projeden tanıdığımız usta solo gitarcı Tanju Eren, perküsyoncu ve solist Cevat Sedef, duayen basçı Yaşar “Kibar” Yurdun, saksofoncu Ümit “Çılgın” Onartan, Brian (saksofon) ve Marilyn (klavye) çifti ve zarif solist Dolunay Obruk, Friends’in değişmez üyeleri.
Friends’in bir de değişen üyeleri var ki, sayıları 60’ın üzerinde. Aralarında iki profesör ve sayısız işadamı olsa da, hepsi amatör ruhla yaşıyor yan yana geldiklerinde. Ortak noktaları iş dünyasının çarkları arasındaki itiş kakışa aldırış etmeden, gönlünü müziğe kaptırdığını unutmamış, hülyalarının peşinden koşmayı ihmal etmemiş romantikler oluşu.
Bu ekip ayda bir Hakkı’nın bir nevi müzik dergahına çevirdiği Beylerbeyi’ndeki denize nazır evinin büyük bahçesinde buluşup, çalıyor, eğleniyor, takılıyor.
Bu gelenek yıllardır yaşatılıyor dergahta; kat-kravat işadamları, kelli felli hocalar, üst düzey yöneticiler, salon hanımefendileri ve yüksek sanatçılarla, sırtına siyah tişörtünü geçirmiş uzun saçlı rakçıların, bakımsız öğrencilerin, yönünü henüz tayin etmemiş gençlerin aralarındaki dil, din, ırk ve sınıf farklarının ti’ye alındığı, sınıflar-üstü ve kültürler-arası kalabalık tarafından.

Göle çalınan maya tutarsa
Kapitalizmin eşitsiz gelişme yasasının hiçe sayıldığı ortamda, profesyonelle amatörler arasındaki sınırın da ortadan kalktığının en fazla hissedildiği yer sahne oluyor. Bu sahne adeta bir Karagöz perdesi; kimin indiği kinim çıktığı hiç belli değil. Bir bakıyorsunuz, tanıdık bir gitarcı “Mr. Tambourine Man” için solo atarken, sonraki “Tequila”yı tanımadığınız bir saksofoncu üflüyor. Davetliler arasından herhangi biri çıkıp hiç çekinmeden “Besame Mucho” ya da “Strawberry Fields Forever” söyleyebilir burada, emin olun arkadaki müzisyenle ona gereken tüm ehemmiyeti gösterecektir.
Herkesin yüzü gülüyor bu dergahta. Odunun eğrisi misali negatif enerji girmiyor içeri. İçeridekilerin tamamı bir eşinin olmadığının farkında, biliyor o yüzden kıymetini buranın. Özelliksiz olmanın özelliğinin ışığı yansıyor, yüzlere ve kalplere.
Friends cephesinde şimdiki amaç daha fazla ve dergahın dışında da çalmak, ardından da gayri ticari bir albüm yapmak. Şayet ileride göle çaldıkları maya tutarsa, gelirlerinin tamamını müzik öncelikli hayır işlerine aktaracaklar. 

Üç sivilceli güzel
Üç şey can sıkıyor enerjik rock topluluğu The Offspring’in sekizinci stüdyo albümü “Rise And Fall, Rage And Grace” hakkında. Bir; yaşı ilerlemiş punk rock’çıların, kusursuz genç taklidi yapmaları. İki; albüm üzerinde uzun süre üzerinde çalışılmış olmalarına rağmen, içerikte dağınık oluşları. Üç; Metallica prodüktörü Bob Rock’ın mükemmeliyetçi tutumunun, çalışmanın dokusuna sütlaç üstünde ekilmiş tuza özenen kastırıcı bir iddia serpmesi.
Ben bunlara kafayı takmam çünkü topluluğu çok seviyorum derseniz, mesele yok. O halde bu albüm de çok iyi. En azından karanlık “Splinter” albümünden sonra yeniden gündüz aydınlığına çıkmaları sevindirici. Yine de, nerede doğallığı içindeki “Ignation”, nerede yapmacıksız “Smash”; nerede yenisi? 

Kararsız güzellik
İzlanda’nın o hep ilham kaynağı olarak düşündüğümüz başkalığı, kısırlık da yaratabiliyormuş bazen... En azından postrock ve klasik arasında mekik dokuyan Sigur Ros, böyle düşünmüş ki, beşinci albümü “Med Sud I Eyrum Vid Spilum Endalaust”un bir kısmını Reykjavik’te hazırladıktan sonra, kalanını Londra ve Küba’ya uçarak bitirmiş. Uzun süren çalışmalar, yerini yapımcı Flood ile bir aylık kısa bir çalışmaya bırakmış.
Şarkı sözlerindeki zorlama olmayan yenilik, o yüzden etkileyici. Kapak ve ilk klip “Globbledigook”, kendilerini doğaya adadıklarına işaret ediyor. Albümün can alıcı özelliği kararsızlığı. Bir başka özelliği, ilk kez İngilizce parçaların yer alıyor oluşu. Alıştığımız çizgisi ve kalitesini sürdürüyor Sigur Ros; inmeden, çıkmadan. 

Ekleme için teşekkürler
40 binin üzerinde insan onu Myspace’deki “thanx for supporting cenk han alkaya” mesajındaki fotoğraftan ve sayfasındaki birkaç şarkısından tanıyordu. Tabii bir de Sodapop adlı cover topluluğundan ve bir zamanlar davulculuğunu yaptığı Indians’tan.
Şimdi ilk albümünü yaptı, adı “Gülmeyi Dene”. İçinde besteleyip söylediği 10 şarkı var, hiçbirinin konusu evelek güvelek, sözleri fasa fiso değil. İçlerinde yalnızlık, umutsuzluk ve ayrılık kokan modern şehir hikayeleri var.
Uzun soluklu olma konusunda iddialı Cenk Han Alkaya, bu ilk new-wave etkili pop-rock albümünde. Kanımca başaracak; eğer samimiyetiyle bağdaşmayan üzerindeki parlak cool görüntüyü atarsa...

KEŞFETYENİ
Pınar Deniz oğlu Fikret Hakan’ın yüzünü ilk kez gösterdi!
Pınar Deniz oğlu Fikret Hakan’ın yüzünü ilk kez gösterdi!

Cadde | 15.06.2025 - 13:44

Kanal D ekranlarında yayınlanan ve büyük beğeni toplayan Yargı dizisinde canlandırdığı “Ceylin” karakteriyle geniş bir hayran kitlesine ulaşan başarılı oyuncu Pınar Deniz, anne olmanın mutluluğunu yaşıyor.