‘İstemem yan cebime koy’ anlamı taşıyor

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün görev süresi ve gelecek için siyasi beklentisinin olmadığına ilişkin açıklamalarının “istemem yan cebime koy” anlamı taşıdığını söyledi. Bahçeli, “Zirveye çıkanlar, günü geldiğinde sade vatandaş olmasını da bilmeliler” diyerek Gül’ün yeniden Ak Parti’nin başına geçip başbakan olma hayalini kurmaması gerektiği mesajını verdi.
Bahçeli, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ise rejimi değiştirerek Başkanlık sistemini hedeflediğini, cumhuriyetin 100. yılı olan 2023’ü devlet başkanı olarak kutlama hülyasına daldığını savundu. Bahçeli, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın TBMM kürsüsünden, “Kürtlere anayasal haklarını vereceğiz” açıklamasının ardından Diyarbakır Bağımsız Milletvekili Leyla Zana’nın, “Özerklik de yetmez, referandum yapılsın” sözlerini ise, “Arınç Bey’le Zana hanımefendi bu hedeflere nasıl ulaşacaklarını artık Oslo’da değil, Ankara’da mı görüşmeyi arzuluyorlar acaba?” diyerek eleştirdi.
Bahçeli, Ankara’ya dönüş yolunda gündeme ilişkin şu mesajları verdi:
SÜRENİN DOLDUĞUNU AÇIKLA: Beklentimiz Cumhurbaşkanı’nın net bir şekilde 5+5’i süresi olarak kabul edip 29 Ağustos’ta süresinin dolacağını açıklamasıdır.
AKP REJİMİ DEĞİŞTİRECEK: AKP’nin Türkiye’de bir rejim değişikliğine gitme arzusu çok net gözüküyor. Özellikle de başkanlık sistemine dönüşümü düşündükleri görünüyor.
2023’Ü DEVLET BAŞKANI OLARAK KUTLAMAK İSTİYOR: 2014’te devlet başkanı sıfatıyla cumhurbaşkanı adayı olmayı düşünürse, birinci 5 yılı 2019’a kadar uzanır. İkinci 5 yılı 2024’e kadar uzanır. O zaman devlet başkanı sıfatıyla 2023 yılını, cumhuriyetin 100’üncü yıl dönümünü acaba Sayın Recep Tayyip Erdoğan’la özdeşleyerek mi kutlamayı arzuluyorlar? Öyle bir hülya mı var, rüya mı var, hayal mi var onu göreceğiz.
KALA KALA RUS MODELİ Mİ KALDI?: (Gül ile Erdoğan’ın görev değişim beklentisi, Putin ile Medvedev arasındaki rotasyona benzetiliyor, ne diyorsunuz?) Her türlü modeli arıyorlar, şimdi kala kala bir Rus modeli mi kaldı?
ZANA VE ARINÇ’A YANIT: O sözlerin (Leyla Zana’nın) birinci derece muhatabı Bülent Arınç’tır. İkinci derece muhatabı da açılımdan sorumlu Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’dır. Bakalım ne diyecekler?
‘Bize özerklik yetmiyor’ diyorlar, çünkü Arınç bu kimliğin her türlü talebine karşılık verilebileceğini ifade ettiğine göre, o zaman onlar taleiplerinin gerçek amaç ve hedeflerini netleştirerek Bület Arınç Bey’e gönderme yapmış olabilirler. BDP ile AKP arasında çok iyi planlanmış bir rol paylaşımı olduğu anlaşılıyor.
YA BAKAN FRANSIZ YA ŞİRKETLER KARIŞMIŞ: ‘Biz ekonomik faaliyetlerin dondurmak, ertelemek istiyoruz’ diyorlar. Bir bakan da kalkıyor ‘bu şirketler Fransız şirketi değil, bizim şirketimiz’ diyor. Ya sayın bakan Fransız kalmış olaylara ya da şirketler birbirine karışmış.
YANGIN AÇIKLAMASINI ANLAMAK GÜÇ: (Eski Başbakan Mesut Yılmaz’ın orman yangını açıklaması) Bazı konuları da anlamakta güçlük çekiyoruz. Mesut Bey niye böyle bir şeye ihtiyaç hissetti anlamak mümkün değil. Yine yurtdışına çıkarken mi bir değerlendirme yaptı?
TÜRKKAN’DAN TASARRUF İSTEYECEĞİM: (Vekile emekli maaşı zammını savunan MHP Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan ile ilgili uyarı yapacak mısınız?) Ona Ankara’ya dönüşümde biraz daha tasarruflu davranmasını tavsiye edeceğim. Çünkü kazandığı parayı nasıl harcayacağını o bilir, karışamayız ama tasarruflu olmasını tavsiye edeceğiz.
PARTİ KULÜP BENZETMESİ: (Spor camiası tartışıyor küme düşme cezası mı, puan eksiltme cezası mı olmalı?) Şikeyi yapanları cezalandırmak lazım, bireysel anlamda. Kulüplerin cezası olmaz. Ama bu şikeyi hileyi hurdayı kim yapıyorsa onların cezalanması lazım. Bir partinin kapatılması yerine, kapatmaya gerekçe teşkil edecek yöneticilerin cezalandırılması daha doğru olur. Yoksa birkaç kişinin hatasıyla o partinin bütün Anadolu’daki mensupları cezalanmış oluyor. Kulübü taraftarları futbolculmarı incitmenin, örselemenin gereği yok. Kim şike yapıyorsa o cezalandırılsın.