20.03.2008 - 02:43 | Son Güncellenme:
ŞÜKRAN PAKKAN İstanbul
Afganistan Dışişleri Bakanı Rengin Dadfar Spanta, Afganistan’a terörle mücadele amacıyla asker gönderilemeyeceğini belirten Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın sözleriyle ilgili olarak, “Bu zor günlerimizde Türkiye’nin varlığı bizim için çok önemli, Türk askeri bizi yalnız bırakmamalı” dedi. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunu olan Spanta, özel bir ziyaret için geldiği İstanbul’da Milliyet’in sorularını yanıtladı...
Çok güzel Türkçe konuşuyorsunuz, Mülkiye kökenliymişsiniz. Nasıl geçti Türkiye günleriniz?
1976’da Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde başladım, Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden 1981’de mezun oldum. Okula geldiğimde Türkçe bilmiyordum, önce dil kursuna kayıt oldum, Beşevler’de Türkçe öğrendim. O zamanlar şartlar kolay değildi. Bir Afgan olarak, Türkiye ile olan ilişkilerimiz kimselere benzemez, bambaşka bir şey.
Sonra Afganistan’a döndünüz, yine zor günler mi?Sovyetlere karşı yürütülen direnişe katıldım. Gazeteler çıkardık, fikir bazında çalıştım. Mücahitler içinde değildim, daha demokratik bir yapıdaydık. 1982’de tekrar Türkiye’ye döndüm, bir yıl sonra da Almanya’ya gittim, siyasal bilimler üzerine doktora yaptım. 16 yıl üniversitede çalıştım, Taliban rejiminin devrilmesinin ardından da Afganistan’a döndüm.
NATO bünyesinde görev yapan Türk askeri konusunda çeşitli tartışmalar var. Bir yandan daha operasyonel kullanılması, diğer yandan geri çekilmesi bekleniyor. Siz Türk askerinden ne bekliyorsunuz?
Biz Türk askerlerini, yabancı askerler olarak algılamıyoruz. Onlar bizim kardeşlerimizdir. Bugüne kadar Türk askerleri hiçbir saldırıya uğramadı, nedeni bu. Peki bu daha ne kadar ve ne şekilde devam edecek? Bu sanırım NATO içinde de bir tartışma. Bizim istediğimiz Türk askerinin Afganistan ordusunun eğitiminde kullanılması. En çok eğitim alanında destek istiyoruz. Sayının artması ya da azalması konusundaki tartışmaya katılmak istemiyorum.
Bugün üst düzey askeri yetkililer Türk askerinin Afganistan’da olmaması gerektiğini söylüyor.
Türkiye’nin Afganistan’daki katkısı tartışılmaz. Bizim yaşantımızı, demokratikleşme sürecini destekliyor, asker savaşa katılmıyor. Bu barışçı bir sorumluluk. Tabii ki, meşru ve haklı bir beklenti söz konusu. Biz, Türkiye’nin bizi yalnız bırakmamasını istiyoruz.
Taliban şu anda nasıl bir tehdit arz ediyor bölgede?
Taliban dediğiniz kimdir? Birincisi, kaçakçı gruplardır, daha çok adam kaçırırlar. İkincisi Afganistan Taliban’dır. Bunların hepsinden daha önemli olan El Kaide gruplarıdır. Bir şebeke olarak, Afganistan’daki demokratikleşmeye karşı bir mücadele sürdürüyorlar. Taliban’ı dünya kamuoyu yanlış biliyor. Bir sürü hırsız çete, kaçakçılar, Taliban için çalışıyor. Uyuşturucu madde üretiminde dünyanın yüzde 50’sini karşılıyor. Önce bu bölgeyi temizlemek zorundayız.
Öğrenci olaylarının yaşandığı dönemlerde Mülkiye’de okumuşsunuz...
Solcu gruplar ile sağcı gruplar arasında ciddi çatışmaların olduğu dönemdi. Hatta aynı görüşe inanıp, birbirinden az farklı olanlar bile silahlı çatışma içine giriyordu. Bir sürü genç öldü. Bu açıdan çok zor günlerdi. Ben de bu tartışmaların içerisindeydim, o dönemlerde ben de çok militandım. Solcu ve devrimciydim.
Tarzi Vakfı toplantısında
Bakan Spanta, Afganistan’da “aydınlanmanın ve gazeteciliğin babası” olarak adlandırılan milliyetçi şair ve yazar, devlet adamı Mahmud Tarzi’nin fikirlerini ve düşüncelerini yeni nesillere aktarmak, Afgan kadın ve çocuklarına destek vermek, ülkenin kültürel kalkınmasına katkıda bulunmak maksatlarıyla 2005’te kurulan Mahmud Tarzi Kültür Vakfı’nın, 3. Olağan Genel Kurulu’na da katıldı.