The OthersAldatmanın kökeni tekeşlilik

Aldatmanın kökeni tekeşlilik

09.07.1999 - 00:00 | Son Güncellenme:

Aldatmanın kökeni tekeşlilik

Aldatmanın kökeni tekeşlilik


Doç. Dr. Psikiatrist Mansur Beyazyürek 'Tekeşlilik insan yapısına aykırı' diyor. Beyazyürek tekeşliliğin bir toplumsal norm, bir ahlak kuralı olarak içselleştirildiğini söyleyerek, "bunun uzantısı olarak aldatmak ve kıskanmak gibi duyguların da insanın doğal yapısının bir ürünü olmadığını belirtiyor. Erkeklerin eşlerinin aldatmasından korkma nedenleri ise, kadınların başka birisine aşık olma ihtimali.
Mansur Beyazyürek aldatma ve tekeşlilik konularına ayrıntılarıyla değiniyor.

Duygu ASENA


Aldatma tanımını geniş anlamda alırsak; söylediklerini davranışlarına uygulamalarına ve duygularına yansıtmama diyebiliriz.
Aldatmanın kökeni tekeşliliktir. Tekeşlilik kurumu olmasa zaten birliktelikte aldatmadan söz edilemez. Birbirini seven ya da en azından bir arada yaşayan bir erkek ve bir kadın, yani tekeşlilik kurumu toplumu bir arada tutan bağların en güçlüsüdür. Cinselliğin aslında tek bir kişiye özel olması gerekmediğini, sadece sevgi özel mülkiyet olduğunda cinsel ilişkinin kıskançlık yaratacağını, bir defada bir kişiden fazlasını sevmenin ve arzu etmenin mümkün olduğunu tesadüflerle, şansınızla keşfedebilirsiniz. Donanımlarımız arttıkça birinde ses tonu, diğerinde çok farklı bir koku, başkasında sadece bir bakış... 20 yaşındaki tercihler neden 25'inde geçerli olsun, 30'undaki neden 40'ında...
Tekeşlilik aslında ekonomik temelleri olan bir kurumdur. Tarih içinde yerleşik düzene geçen insan toplulukları, geliştirdikleri aletlerin de etkisiyle bir süre sonra tükettiklerinden fazla üretmeye başlamışlar ve bu fazla ürünler zamanla bir servete dönüşmüştür. Servet insan ömrü içinde tüketilemez hale gelince onu bir sonraki nesle aktarma ihtiyacıyla soyu belirlemek için aile kurumu ortaya çıkmıştır. Oysa bu durum göçebe ve tükettiği kadar üreten toplumlarda söz konusu değildir, öylesi bir toplumsal düzende ne aile ne tek eşlilik ne de cinsiyetler arası bir eşitsizlik yaşanmıştır. Dolayısıyla günümüzde tüm toplumlardaki kadın ve erkeklerin belki pek uygulamadıkları ama toplumsal bir norm, bir ahlak kuralı olarak içselleştirdikleri tekeşlilik ve bunun uzantısı olarak aldatma ve kıskançlık insan doğasının bir ürünü olmadığı gibi ona aykırıdır.

Tekeşlilik doğal değil toplumsal

Aldatma ancak tekeşliliğin ahlaki temel norm olarak kabul edildiği toplumsal koşullarda söz konusudur. Tekeşlilik ise, yukarıda görüldüğü gibi sosyo - ekonomik gereksinimlerle ortaya çıkmıştır; doğal değil toplumsaldır. Ancak tekeşlilik normunu doğuran koşullar kadının ikinci cinsliğini doğuran koşullarla özdeştir: mirasın aktarılabilmesi için soyun belirlenmesi erkeğin egemenliğini tescil eder; o güne dek anneden süren soy tekeşli aile kurumuyla birlikte, günümüzde bile biyolojik olarak tam tesbit edilemediği halde babadan sürmeye başlar. Babalığından biyolojik olarak tam emin olmayan erkek toplumsal yasaklar üreterek kadını kısıtlamakta, ancak böylece soyunu kontrol edebilme şansına sahip olabilmektedir. Bu yüzden de aslında tekeşlilik büyük ölçüde kadınlara özgüdür; zira amaç kadının cinselliğini ve dolayısıyla doğurganlığını erkeğin kontrol edebilmesidir.
Bu bakış açısı ile değerlendirildiğinde tekeşliliği uygulamayan kadın fahişe diye nitelenirken, ekonomik ve toplumsal çıkarı ağır basarak tekeşliliği kendine rağmen sürdüren kadınlar onurlandırılmaktadır. Erkeğin çok eşliliği biyolojik temellere dayandırılarak övgüyle, en azından anlayışla karşılanabilmektedir. Oysa benzer biyolojik yapı kadın için de geçerlidir; hatta doğa kadınlara bu konuda daha da bonkör davranmıştır. Ama erkek egemenliğindeki toplumlarda bu bilimsel gerçekler kadınlar tarafından bile göz ardı edilir.

Kadın yaparsa aşık olur

Aldatmanın cinsiyetlere bağlı nasıl farklı algılandığı aşağıdaki vakayla örneklenebilir: Karısının kendisini aldattığını öğrenen erkek evlilik konusunda danışmanlık almak üzere başvurdu. Halbuki kendisi de bu tür birçok kaçamak yaşamıştı ve bu durumu kendisi için son derece normal buluyordu. Öyleyse karısı için bu macera neden bu denli korkunçtu? Çünkü karısının bu ilişkiye kendisini tamamen kaptıracağını ve aşık olacağını düşünüyordu. Oysa kendi kaçamaklarındaki amaç heyecan ve farklı deneyimler ihtiyacıdır. Kadının cinsel deneyimine mutlak aşkın da eklenmesi beklenmektedir. Zaten kadınlar da bu şartlanmışlıklarını daima dile getirirler.
Erkek için ise cinsellik fizyolojik bir tatmindir. Kadının, o kadar sık aşık olamayacağına göre 'elindekiyle yetinmesi doğaldır'. Öte yandan doğaya aykırı bu toplumsal düzenin zorakiliğinden dolayı erkek kendine fazla güven duymamaktadır. Kendisi defalarca kaçamaklar yaşadığı halde karısını terk etmezken, ilk deneyimi sonunda karısının onu bırakacağını düşünmektedir. Bu yüzden de erkekler genelde kendilerinden aşağı kadınları yeğleyerek iktidarlarını pekiştirmektedirler. Erkekler yasal beraberliklerinde güçlü kadınlarla beraber oldukça gayr - ı meşru beraberliklerinde, bu iktidar mücadelesini telafi etmek amacıyla kendilerinden ve doğaldır ki eşlerinden aşağı kadınlara yönelmektedirler. Erkeği bu zavallı durumdan kurtaracak tek şey; erkek egemen değil eşitlikçi toplum normları oluşması için çaba göstermesi ve bunu sağlaması olacaktır.

Heykeli dikilecek adam: Deniz Som

Gazeteci Deniz Som ile Pekin'de beraber olmuş, onun kadın - erkek ilişkileri hakkındaki görüşlerini duyunca hayrete düşmüştüm... Olumlu anlamda bir hayretti bu ve "demek böyle erkekler de var" diyerek içime su serpilmişti. Som'dan bana bir görüş vermesini istedim, yazdıklarını aynen yayınlıyorum... Deniz Som'u hemcinslerinin kendisine "erkekliğin yüz karası" demeleri riskini de cesaretle karşıladığı için kutluyorum.
"Yaşamını bağımsız sürdüren iki insan, özgür iradeleriyle ortak bir yaşam kurmaya karar vermişse, bu birlikteliğe yasa karşısında resmiyet kazandırılsın ya da kazandırılmasın, tarafların birbirlerine karşı sorumluluğu ve hakları vardır.
Sorumluluklar her iki taraf için geçerlidir ve insanlar eşit olduğuna göre her iki taraf yani erkek ve kadın eşit haklara sahiptir.
Eğer bir erkek, birlikte olduğu kadını aldatma hakkını kendinde buluyorsa, kimse kusura bakmasın ama 'erkekçe' davranıp kadının da aynı hakkına saygı duymak zorundadır.
Ne var ki, kadının eşini aldatma hakkı toplumsal değerler nedeniyle asla yoktur ve olamaz. Olursa kadına ne dendiği herkesçe malumdur.
Peki toplumda, eşini aldatan erkek neden malum yolun yolcusu sayılmaz da 'çapkın', 'zampara' gibi başka erkekleri özendirici ünvanlarla donatılır?
Özel hayatında aldatan ve dolayısıyla yalan söyleyen, hayat arkadaşı olarak seçtiği en yakınına bile dürüst davranmayan ve gizli ilişkiler kuran bir kişinin toplum içinde, iş hayatında, mesleğinde yalan söylemediğini, dürüst davrandığını, şeffaf olduğunu kim söyleyebilir?
Ben, 23 yıldır evli bir erkek olarak içinde yaşadığım toplumun bana verdiği "zamparalık hakkı"nı hiç kullanmadım. Çünkü, tam tersini yani toplumda kadınlara böyle bir 'hak' tanındığını düşündüğümde; herhalde asla kabullenemezdim...
İnsan, kendisine yapılmasını istemediği bir şeyi başkasına yapmamalı.
Erkek ya da kadın ayrımı olmaksızın: İnsan!"

Sonuna kadar inkar

Bu konuşmaların sonunda da gördük ki,
* Erkeklerin çoğu aldatmayı kendinde bir hak görüyor.
* Erkeklerin çoğu erkeğin poligam, kadının monogam olduğu inancında.
* Aldatma erkekler için vazgeçilmez bir eğlence, bir heyecan ihtiyacı.
* Erkeklerin çoğu yakalandıkları zaman sonuna kadar inkar etmeyi yeğliyor. Yatakta bile yakalansalar, 'bu da kim, kim koymuş bunu yanıma' demeyi savunuyorlar.
* Yaygın inanca göre aldatan erkeği kadının affetmesi gerekiyor.
* Bazı erkekler fahişelerle yatmayı eğlenceli buluyor. Bunu ucuz, kısa, heyecanlı bir macera olarak nitelendiriyorlar.
* Fahişelerle birlikte olan bazı erkekler bu kadınların kendilerini beğendikleri için birlikte olduklarına inanıyor.
* Fahişelerle birlikte olan erkeklerin çoğunun eşleri kaliteli.
* Fahişelerle birlikte olan erkeklerin çoğu yakışıklı değil...
* Aldatan erkek çok ayrıntılı yalan hazırlamıyor. Aceleyle uydurdukları yalanlar yakalanma ihtimallerini artırıyor.
* Erkekler aldattıkları eşlerine iltifatlarını sürdürebiliyor, 'seni seviyorum, sensiz olamam' diye konuşabiliyorlar.
* Erkekler sevgililerinin yanında da eşleriyle "canım'lı şekerim'li" sohbetlerde bulunabiliyorlar.



KEŞFETYENİ
Survivor'ın eski şampiyonunu gören tanıyamıyor! 'Bambaşka biri'
Survivor'ın eski şampiyonunu gören tanıyamıyor! 'Bambaşka biri'

Cadde | 20.06.2025 - 06:31

Survivor 2023 şampiyonu Nefise Karatay, Instagram'ı sık kullanan ünlülerin başında geliyor. Yeni paylaşım yapan Nefise Karatay, yaşadığı değişimle dikkatleri çekti.

Yazarlar