The OthersÇakıcı'yı vuracaklardı

Çakıcı'yı vuracaklardı

21.08.1998 - 00:00 | Son Güncellenme:

Çakıcı'yı vuracaklardı

Çakıcıyı vuracaklardı

MilliyetYERALTI dünyasının ünlü ismi Alaattin Çakıcı'nın Nice polisince yakalanmadan bir gün önce PKK tarafından takip edildiği, muhtemelen kaçırılmak veya vurulmak istendiği belirlendi.
Nice polisi Çakıcı'yı izleyen Kürtlerin kimlikleri konusunda bir açıklama yapmak istemezken PKK kaynakları "Çakıcı'yla alışverişimiz yok. O zaten devlet içindeki çetenin para tahsil işlerine bakan biri. Onu takip etmemiz veya kaçırmamız söz konusu değil. Bu operasyonla herhangi bir ilişkimiz olamaz" diye konuştu.
Nice Asayiş ve Organize Suçlar Dairesi ajanlarının Fransa'ya girişinden itibaren sürekli gözetim altında tuttuğu Çakıcı, koruması Muradi Güler ve sevgilisi Aslı Ural sahil yolunda jogging yaparken bir Mercedes'ten inen üç Kürt tarafından takip edildi. Söz konusu kişiler kendilerini farkeden Güler'in silahına davranmasından sonra otomobile binerek kaçarken, Nice polisi ikinci günü sessiz bir operasyonla Çakıcı ve beraberindekileri tutukladı.
Geçen pazar Nice'e gelip dört yıldızlı Parc Otel'e yerleşen Çakıcı, Güler ve Ural önceden rezervasyon yaptırmadı. 322 numaralı çift kişilik odada Çakıcı'yla Ural, 611 numaralı tek kişilik odada ise Güler kaldı. Oteldeki kayıt, pasaportu gerçek olan Aslı Ural adına yapıldı.
Çift kişilik oda için 850, tek kişilik oda için 750 Frank hesap, kredi kartı kullanılmadan peşin parayla ödendi. Pazartesi günü otelden ayrılmadan kısa bir süre önce tutuklandıklarında Ural resepsiyonda hesabı ödüyordu.
Otelde tadilat çalışmaları yapıldığı için resepiyon ve lobiyi gözetleyen kameraların çalışmadığı, Çakıcı'nın yakalanmasına ilişkin herhangi bir görüntü kaydı bulunmadığı belirtildi. Otel Müdürü Otmann Ben Abdullah, olayla ilgili hiçbir bilgiye sahip olmadıklarını, sık sık Türk müşterilerin otelde kaldığını, isminin Alaattin Çakıcı olduğunu gazetelerden öğrendiği kişiyi de herhangi bir Türk müşteri olarak kabul ettiklerini söyledi.

Parc Otel'in önündeki taksicilerin tanık olduğu operasyonu, isminin açıklanmasını istemeyen bir görgü tanığı şöyle anlattı:
"Pazartesi günü sabahı taksi durağının da bulunduğu otelin üç köşesine plakaları 51'le son bulan üç adet kiralık otomobil park etti. Taksi durağına girişi önledikleri için çekici çağırdık. Tam çekiciye yüklenecekleri sırada ortaya çıkan bazı sivil şahıslar kimliklerini gösterip polis olduklarını söylediler ve olay yerinden uzaklaşmamızı istediler.
Birkaç dakika içinde de otele girip iki erkek ve bir kadınla birlikte çıkarak otomobillere binip uzaklaştılar. Bir çatışma veya direniş olmadı, otelden kolkola çıktılar, ne olduğunu biz de anlayamadık. Otelde yakalanan kişilerin Türk mafyasına mensup olduklarını gazetelerde okuduk."

Çakıcı ve beraberindekilerin eşyalarına da ilk gün el koyan ve Adliye sarayında inceleyen Nice Asayiş ve Organize Suçlarla Mücadele Dairesi, kişisel eşyaları sanıklara iade ettiğini açıkladı. Sorgulamaya bizzat giren Komiser Ruvert, "Çakıcı'nın eşyaları arasında 10 bin dolardan fazla nakit para çıktı, ses veya görüntü bandı bulunmadı" dedi.
Çakıcı'nın yakalandığı sırada cebinde birkaç tane kredi kartı bulunduğunu da belirten Ruvert, soruşturma sürdüğü için bu kartların hangi şirketlere ait olduğunu, ödemelerinin hangi bankalardan yapıldığını açıklayamayacağını söyledi.

Serbest bırakılan ve teyzesinin kocası İtalyan asıllı Mario tarafından cezaevinden alınan Aslı Ural'ın annesi Canan Yaka'yla teyzesi de önceki gün bankacı Halit Cıngıllıoğlu'nun özel uçağıyla Nice'e geldi. Havaalanından gizlice alınan Yaka'nın Monaco veya İtalya sınırında bilinmeyen bir yerde saklanmakta olan kızının yanına götürüldüğü sanılıyor.
Aslı Ural'la görüşmek istediğimiz yolundaki mesajımıza telefonla yanıt veren Çakıcı'nın yakın dostu Yüksel Çağlar ise "Aslı çok yorgun. Bir süre dinlendikten sonra Alaattin Çakıcı'nın da onay vermesi halinde basın mensuplarıyla görüştürülebilir" dedi.
Bu arada Nice'e gelen Çakıcı'nın kardeşi ve Türkiye'deki avukatı da kent cezaevindeki Çakıcı'yla görüşebilmek için savcılık nezdinde teşebbüste bulundu. Adli makamlar yakın kan bağı olması sebebiyle kardeşinin Çakıcı'yla görüşebileceğini belirtti.

ALAADDİN Çakıcı'nın yakalanmasının ardından özel bagajlarında yapılan aramalarda önemli bir ipucu çıkmaması üzerine Türk polisi, Çakıcı'nın kendisinde var olduğunu öne sürdüğü çeşitli bant kayıtlarının daha önce saklandığı ABD'deki evinde olabileceği olasılığı üzerinde durmaya başladı.
Emniyet teşkilatına bu yönde gelen bilgiler üzerine, bu ülke nezdinde girişim başlatıldı. Bu konuda eline ulaşan bilgileri değerlendiren Türk polisi, delillerin karartılması olasılığı karşısında Fransız polisinin yanısıra ABD polisinden de yardım istedi. Çakıcı'nın ABD ve Fransa'da gayrimenkul sahibi olacağı ihtimalini değerlendiren Türk polisi, özellikle Fransız polisinden soruşturma sırasında Çakıcı'nın Fransa'daki sabit ev adresinin olup olmadığının belirlenmesini istedi.
Ayrıca Çakıcı ile beraberindeki Muradi Güler ve Aslı Ural'ın üzerinde çıkan banka ve kredi kartlarının, Çakıcı'nın para kaynaklarının tespiti ve kimlerle ekonomik ilişkilerinin bulunduğunun belirlenmesi için incelemeye alındığı bildirildi.

FRANSA'da yakalanarak tutuklanan Alaattin Çakıcı'nın Türkiye'de idam cezasıyla yargılanıyor olması, iade talebinin hangi suçlardan dolayı yapılacağı konusunda tartışma yaratırken, Adalet Bakanlığı'nda "yargılandığı bütün suçlardan iade talebinde bulunulması gerekir" düşüncesi hakim oldu.
Çakıcı'nın yakalanmasının hemen ertesinde iade için "idam cezası dışındaki suçlardan istenecek" veya "tüm suçlardan istenip, idamla yargılanmayacağı güvencesi verilecek" formülleri düşünülürken, bakanlığın ikinci formül üzerinde durduğu öğrenildi.
Bakanlık üst düzey yetkililerinden edinilen bilgiye göre, ikinci ve ağırlıklı olarak üzerinde durulan formül de birçok yönüyle tartışıyor. Ortaya atılan görüşlere göre, "Çakıcı'nın hangi suçlardan arandığı, Interpol tarafından çıkarılan kırmızı bültende de yer aldığından, idam cezasını gerektiren dava dosyaları dışarıda tutularak hazırlanacak iade talebine ilişkin dosya, eksik bilgiler içereceğinden, Fransız mahkemesince talep geri çevirilebilir. Bu nedenle idam cezasına ilişkin dosyalardan da iade istenmesi gerekir."
Ağırlık kazanan ikinci formül üzerindeki tartışmalar sırasında ortaya atılan bir diğer soru da şöyle özetleniyor: "Çakıcı, idam cezasından yargılandığı dosyalar nedeniyle istendiğinde Türk makamlarının, Fransız mahkeme ve hükümetine Çakıcı'nın `idam cezasından yargılanmayacağı güvencesi' verebilmesi mümkün müdür?"
Bakanlığın bu konudaki sorulara açıklık getirdikten sonra "hızla hazırlanan" iade talebine ilişkin dosyanın diplomatik kaynaklardan Fransa'ya gönderileceği öğrenildi.
Bakanlık yetkilileri, bütün bu sorulara Fransa'nın da imza koyduğu Suçluların İadesine Dair Avrupa Sözleşmesi'nin (SİDAS) 14. maddesinde tanımlanan "hususilik kaidesi" çerçevesinde bir cevap bulunabileceğine dikkat çekiyor. SİDAS'ın sözkonusu maddesi özetle, iade edilen kişinin sadece iade istenen suçlardan dolayı mahkeme huzuruna çıkarılabileceğini, başka bir suçtan dolayı tutuklu bulundurulamayacağı gibi, yargılanamayacağı hükmünü içeriyor.

Ankara'da Fransa'ya gönderilecek dosyanın içeriği üzerinde tartışmalar devam ederken, uzmanlar iade konusundaki son sözü Fransız Hükümetinin vereceğine bu nedenle Fransız hükümeti ve Cumhurbaşkanı Jacques Chirac düzeyinde yapılacak siyasi girişimlerin de önemli olacağını vurguluyorlar.
Türkiye'de uygulandığı gibi Fransa'da bir suçlunun iade edilebilmesi için öncelikle mahkemenin "uygundur" kararı vereceğine, bu kararın Fransız Adalet Bakanlığı kanalıyla Bakanlar Kurulu'na ve Cumhurbaşkanlığı'na taşınacağına, nihai kararı da "yürütme organı" olarak hükümet tarafından verilerek Cumuhurbaşkanlığı tarafından onaylanacağına dikkat çekiliyor.

YERALTI dünyasının ünlü ismi, ülkücü baba Alaattin Çakıcı'nın Nice'te yakalanması ardından soluğu Fransa'da alan Yüksel Çağlar ve Çakıcı'ya yakın olduğu söylenen Erol Evcil isimli işadamları, bugünkü servetlerine son 10 yıl içinde ulaştı.
Son 10 yılda Evcil Bursa'da, Çağlar da Bodrum'da her geçen gün artan servetleriyle trilyoner işadamları arasında anılmaya başlandı.

FRANSA'da Alaattin Çakıcı'nın yardımına ilk koşan, Trabzonlu işadamı Yüksel Çağlar, Bodrum'daki müthiş servetiyle dikkat çekiyor. Turizmin can damarı, her karışı altın değerindeki Bodrum'a 5 yıl önce adım atan Çağlar, inşaat sektöründeki yatırımlarıyla kısa bir sürede "Bodrum'un Kralı" diye isim yaptı. Villa inşa eden, kendi adına işmerkezi kuran ve yüzlerce metrekare arsa alan Yüksel, yerel yayın yapan Bodrum FM'i de kurdu.
Çakıcı'nın duruşmada eliyle işaret ederek para istediği Çağlar'ın son 10 yıldaki önlenemez yükselişi dikkat çekiyor. Türkiye Öğretmenler Sendikası'nın kuruluşunda Yazar Fakir Baykurt'la birlikte uzun süre birlikte mücadele veren Çağlar, 1977'de öğretmenlikten ayrıldı, emlakçılığa soyundu. Beş yıl önce Bodrum'a inşaat işiyle uğraşmak üzere adım atan Çakıcı'nın trilyoner dostu Çağlar'ın bilinen mal varlığı şöyle:
* Kıbrıs Şehitleri Caddesi'nde Bodrum Kalesi ve denize hakim süper lüks 50 villa inşa ediyor. Villaların değeri 50 - 200 milyar lira arasında.
* Üç katlı Yüksel Çağlar İş Merkezi'nin de sahibi. Bu binada, bankalar ve işyerleri bulunuyor. 30'a yakın işyerinin her birine 30'ar milyar lira değer biçiliyor.
* Geçen yıl kurulan ve Bodrum yöresine yayın yapan Bodrum FM Radyosu'nun da sahibi.
* Yalıkavak'ta "Çağdaş Beton" santralını işletiyor. Bodrum yöresindeki inşaatlara beton sağlıyor.
* Bodrum'un çeşitli yerlerinde, turizme yönelik 130 bin metrekare arsa aldığı iddia ediliyor.

İŞADAMI Erol Evcil, 12 yıl önce doğum yeri olan Bandırma'dan ayrılarak Bursa'ya geldi. Kısa sürede zengin olan Evcil, ilk zamanlar sigortacılık ve iplik pazarlamacılığı yaparak büyük para kazandı. Bir dönem, Marmarabirlik'i alacak duruma geldi, ancak haber basına yansıyınca bu olay kapandı. İspanya'da zeytin işleme tesisi bulunan Evcil, zeytin ihracatına başladı. Evcil'in bu ihracatta, düşük kaliteli Aydın zeytinini, kaliteli Gemlik zeytini diye sattığı iddiası gündeme geldi.
Evcil Türk Ticaret Bankası'ndan yüklü kredi almak isteyince, buna engel olan Adil Öngen için yakın dostu Alaattin Çakıcı'dan yardım istedi. Borsacı Öngen, 12 Mart 1977'de İstanbul'da uğradığı saldırıda, zırhlı Mercedes'i sayesinde ölümden kurtulmuştu. Daha sonra Türk Ticaret Bankası'nı (TTB) almaya isteyen Evcil'in, bankaya talip olan Bursa Bağımsız Milletvekili Cavit Çağlar'ı safdışı bırakmak için yine Çakıcı'dan yardım istediği iddia edildi. Çakıcı'nın adamlarının Çağlar'a yönelik, ancak son anda ortaya çıkartılan suikast girişimi ardında Evcil'in bu isteğinin yattığı öne sürülüyor.