The OthersHalkı ‘düşman’dan koruyalım

Halkı ‘düşman’dan koruyalım

02.01.2001 - 00:00 | Son Güncellenme:

Xavier Pichon, Celal Şengör ve öteki Türk ve Fransız araştırmacıların Eylül - Ekim aylarında Fransız bandıralı "Le Suroit" adlı gemiyle; Pichon, Şengör, Enrico Bonatti, Emin Demirbağ ve diğer Türk, Fransız, İtalyan ve Amerikalı araştırmacıların Kasım ayında Norveç bandıralı "Odin Finder" adlı gemiyle yaptıkları incelemeler, Marmara Denizi altından geçen fay hatlarıyla ilgili yeni bilgiler sağladı. Prof. Dr. Celal Şengör ile bu araştırmalardan çıkan sonuçlar üzerine konuştuk.

Halkı ‘düşman’dan koruyalım

Prof. Dr. Celal Şengör Marmara Denizi altındaki araştırmaları değerlendirdi
Halkı ‘düşman’dan koruyalım

Xavier Pichon, Celal Şengör ve öteki Türk ve Fransız araştırmacıların Eylül - Ekim aylarında Fransız bandıralı "Le Suroit" adlı gemiyle; Pichon, Şengör, Enrico Bonatti, Emin Demirbağ ve diğer Türk, Fransız, İtalyan ve Amerikalı araştırmacıların Kasım ayında Norveç bandıralı "Odin Finder" adlı gemiyle yaptıkları incelemeler, Marmara Denizi altından geçen fay hatlarıyla ilgili yeni bilgiler sağladı. Prof. Dr. Celal Şengör ile bu araştırmalardan çıkan sonuçlar üzerine konuştuk.

Şahin Alpay

Yaptığınız araştırmalar Marmara tabanının jeolojik yapısını bütünüyle ortaya koydu mu?
Hayır. Fakat Tekirdağ’ın hemen batısında yer alan Ganos dağı ile İzmit Körfezi’nin ağzı arasındaki bölgenin tamamını haritaladık. Bu haritalama 1 / 50.000 ölçeğine kadar inebilen son derece detaylı bir batimetri, yani derinlik ölçme haritasıdır. Bunun yanında deniz tabanının yansıma özelliklerini de kaydettik. Bir hafta sonra yapılan ikinci aşama araştırmalarında deniz tabanının 75 m. üzerinde çekilen "Pasisar" adlı bir araçla hem daha detaylı derinlik, hem de sismik yansıma çalışmaları yapıldı. Bunlarla fay hakkında çok ayrıntılı bilgi elde ettik.

Yansıma özellikleri ne işe yarıyor?
Deniz tabanında oluşmakta olan yapılar hakkında fikir veriyor. Bir yerde yansıma önemli ölçüde değişiyorsa burada tatlı bir kıvrım mı vardır, yoksa yüzey ani bir şekilde mi kesilmiştir, bunları gösteriyor. Daha önce MTA’nın Sismik - 1 gemisiyle yapmış olduğu sismik yansıma projesinin verileriyle şimdi elde ettiğimiz verileri bir araya koymak suretiyle Kuzey Anadolu Fayı’nın Marmara Denizi içindeki kesiminin bugüne kadar yapılamamış detayda bir haritasını yapma imkanı bulduk.
Araştırma sonucunda Çınarcık çukurluğunun içerisinde daha önce görülmeyen, daha önce kimsenin ruhunun dahi duymadığı faal faylar gördük. Bu tabii İstanbul’un depremselliği açısından son derece önemli. Bu çalışmaların sonuçları şimdi detaylı bir şekilde işlendi. Bunun sonucunda Kuzey Anadolu Fayı’nın Marmara’daki bölümünün yapısı hakkında bugüne kadar bilmediğimiz bir manzara ile karşılaştık.

Fayın kırılma riskleri
Açıklamalardan anlaşıldığı üzere Kuzey Anadolu Fay hattının Marmara bölümü, 1 ila 3 defada kırılma riski taşıyor. Öyle mi?
Le Pichon ve ben 1 veya 2 defada kırılacağı kanaatindeyiz. Ancak araştırmalara katılan Rolando Armijo adlı arkadaş, Orta Marmara çukurluğunda bulunan bir kesikliğin 2 yerine 3 deprem üretebileceği görüşünü ortaya attı. Sanırım Aykut Barka da aynı görüşte. Barka’nın bu görüşe katılmasının sebebi, Kuzey Anadolu Fayı’nın İzmit ve doğusundaki kesimlerinde benzer kesikliklerin depreme neden olması. Eğer Aykut haklıysa 3 tane deprem olacak... Her biri 7 veya daha fazla şiddette.

Depremlerin büyüklüğü fayların niteliğine de bağlı değil mi?
Buradaki fayların niteliğini iki şekilde tahmin edebiliyoruz. Mustafa Aktar ve arkadaşları bir makale yayınladılar. Orada fayın büyük ölçüde Yanal Atımlı bir karakter gösterdiği ortaya çıkıyor. İkincisi, küresel yer bulma (Global Positioning) sistemine baktığınız zaman fayın güney kısmının kuzeyindeki kısma nazaran senede 18 mm. hızla batıya doğru gittiği gözüküyor. Demek ki buradaki fayların üzerine bir yanal atılım bileşeni var. Öte yandan bulduğumuz faylar, dümdüz nitelikte. Dümdüz fayların önemli karakterlerinden biri de yanal atımlı olmalarıdır. Normal faylar ve bindirme fayları daha düzensiz bir desen çizerler. Gerçekten de kabaca Yeşilköy - Kumburgaz arasında fay hattının güneyinde oluşmuş kabaca kuzey - güney doğrultulu bindirme fayları da gördük. Bunların karakteri Kuzey Anadolu fayından çok değişik.

Sarsıntı haritası
Önümüzdeki 30 yıl içinde Marmara Denizi içindeki fay 1 - 3 defada kırılması bekleniyor... Bu depremlerin en çok nereleri etkileyeceğine dair ne söyleyebilirsiniz?
Le Pichon ve arkadaşları sarsıntının ne şekilde dağılabileceğine dair bir harita çıkardılar. Burdan görüldüğü kadarıyla birinci derecede etkilenen yerler Marmara’nın kuzey sahilleridir. Aşağı yukarı Mürefte ile Gebze arası... Ondan sonra deformasyon kuzeye doğru azalıyor, fakat Ergene ovasının ortalarına kadar etkisini gösteriyor. Ancak oralara gelindiğinde hafif sarsıntılarla atlatılıyor. Bu son çalışmalar sonunda çıkan fayın, Le Pichon, ben ve Tuncay Taymaz’ın daha önce teorik olarak çizdiğimiz faydan en fazla ayrıldığı yer 5 km. Yani o teorik çizimin hayli başarılı olduğu ortaya çıkıyor. Bu, Le Pichon’un yapmış olduğu sarsıntı dağılımı çalışmasının kullanılabileceğini de gösteriyor, ama yeni bir etüd yapılacak Paris’te.

İstanbul’da hasar
17 Ağustos depreminde binaların yüzde 8’i yıkılmış. Acaba bu oran bize İstanbul’daki yıkımın ölçüsü hakkında da bir fikir verebilir mi?
Bu benim uzmanlık alanım dışında. Ancak Mustafa Erdik "Cumhuriyet Bilim Tekniköte bir yazı yayınladı ve deprem olduğu takdirde İstanbul’daki binaların yarısı hasar görecek dedi. Bu yıkılcak demek değil tabii. İstanbul’un yarısı hasar görecek.

Sadece etkileyeceği bölgede mi?
Tabii yalnızca etkileyeceği bölge de ama bütün İstanbul etki altında. İstanbul’un depremde sallanmayacak hiçbir yeri yok. Ama yıkılacak binaların büyük bir miktar olacağı da muhakkaktır. 1509 depremine bakın: bin ev yıkıldı o zaman. O tarihte çoğu ahşap olan bin evin yıkılması ciddi bir hasar gösteriyor. Dolayısıyla şakaya gelir tarafı yok gelmekte olan depremin...

Doğayla başa çıkabilecek uzman yetiştirmiyoruz...
Aykut Barka, depremden sonra beş harcayacağımıza şimdi bir harcayalım ve önlem alalım dedi. Katılır mısınız?
Tamamen. Ne yapılabileceği tabii inşaat mühendislerinin bileceği iş. Ama görünen köy kılavuz istemez. Depremden en çok hasar görecek bölgelerin tespit edilerek orada en çok hasar göreceklerden başlamak üzere binaların elden geçirilmesi lazım. Elden geçirilemeyecek yerler varsa, orada yaşayan insanların ikaz edilmesi lazım. Çünkü bu bir zar işi değil. Depremi bir düşman olarak görebilirsiniz. Düşman geliyor... Soru, halkınızı koruyacak mısınız, korumayacak mısınız? Bu düşmana karşı tedbir almak halkın kendi görevi olduğu kadar tabii ki o halkın seçtiği hükümetin de görevidir.

Hayal kırıklığı
Hükümetin deprem hazırlığı konusundaki tavrını nasıl buluyorsunuz?
Hayal kırıklığına uğradığımı söylemem lazım. Ama daha fazlasını bekliyor muydunuz diye de sorabilirsiniz? Hayır, doğrusu beklemiyordum. Niçin diye sorarsanız: Bundan önce de Türkiye’nin canını yakan bir sürü doğa olayları oldu. Büyük heyelanlar, seller, depremler, vs. defaatle, arka arkaya oldu. Pek bir önlem alınmadı.
Neden diye sorarsanız: Bu sorunlara ciddiyetle eğilmek için ehil kadroların bulunması lazım. Acaba ehil kadrolar devletimizde var mıdır? Bu ehil kadrolara sahip olması mümkün müdür?

Mezunlar kalitesiz
Ondokuz yıllık öğretim üyesiyim. Görebildiğim kadarıyla üniversitelerimizin verdiği mezunlar bu doğa sorunlarıyla başa çıkabilecek kalitede değildir. Çünkü üniversitelerimiz o kalitede değil. Hükümetler gelip geçmiştir, ama kimse bu konuya eğilmemiştir. Daha kötüsü üniversitenin kalitesini geliştirmek için tedbir alınmaya kalkışıldığı zaman, meclis buna karşı gelmiştir. Bunun en son örneği KPDS sınavıdır. YÖK diyor ki öğretim üyelerimiz belli bir düzeyde yabancı dil bilirlerse iyi olur; bunları zorlayalım. Meclis ise "hayır, buna hakkınız yok" diyor.
Dolayısıyla üniversiteye bu şekilde bakan bir zihniyetin gelecek depreme başka türlü bakacağını zannetmiyorum. Türkiye’de en büyük sorunumuzun da bu olduğu kanaatindeyim.



ENTELLEKTÜEL BAKIŞ











KEŞFETYENİ
Beckham çiftine şok suçlama! Krizin detayları belli oldu
Beckham çiftine şok suçlama! Krizin detayları belli oldu

Cadde | 07.05.2025 - 11:37

Beckham ailesinde sular durulmuyor. David ve Victoria Beckham çiftinin iki oğlu Brooklyn ve Romeo Beckham'ın artık birbirleriyle konuşmadığı ortaya çıkmıştı.

Yazarlar