Harika erkek avcısı

Melek DERMAN

İzmirli Nermin Ocaklı'nın hikayesi tıpkı filmlerdeki gibi başlar. 11 yaşında girdiği fabrikada küçücük elleriyle ekmek parası kazanıp, hepsini annesine vermektedir. Annesi Sabriye Hanım da aynı tütün fabrikasında çalışmaktadır. Yine sıradan bir gündür. Nermin, annesiyle birlikte Kemeraltı Çarşısı'nda gezinmektedir. İzmir'in ünlü reklam şirketinin sahibi Ahmet Gül de tesadüfen oradan geçmektedir. Ahmet Bey, bu çok beğendiği gençkızın yolunu keser ve onu sekreteri olması için teklifte bulunur. Nermin fabrika işçiliğinden sekreterliğe terfi etmiştir. Üstelik patronu sayesinde farklı bir çevreye girer.
Kısa bir zaman sonra bu çevreden biri onun hayatını değiştirecektir. Bu beyin adı Nuri'dir. Arkadaşları ona kısaca 'gazinocu Nuri' derler. Nuri Bey, gazinosunun reklam işleri için bir gün ajansa telefon eder. Telefona çıkan sekreter Nermin'e, "Senin sesin ne kadar güzelmiş. Ajansa gelince tanışmak isterim," der. Nuri Bey de, tıpkı arkadaşı Ahmet Bey gibi Nermin'e iş teklif etmekte hiç tereddüt etmez. Birkaç gün sonra Nermin, gazinocu Nuri'yle tanıştırılır. Bir hafta sonra ismi gazinonun neon ışıklı tabelasındadır. Adını Gönül Yazar, burnunu ve göğüslerini doktor Onur Erol, kilosunu Muzaffer Kuşhan, imajını ünlü fotoğrafçı Erol Atar değiştirir. Nermin artık 'harika' bir 'avcı' olmuştur.

İlk aşkı İranlı bir doktor
Harika Avcı şöhret olduktan sonra yaptığı röportajlardan birinde birlikte olduğu ilk sevgilisinin Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi son sınıfında okuyan İranlı bir genç olduğunu söyler. Şöhret olduktan sonraki ilk sevgilisi ise Türk Sanat Müziği'nin ünlü sesi Ahmet Özhan'dır. Avcı bu aşkı sırasında zayıflamaya çalışan, şişkoluktan balık etine geçmiş bir yıldızdır. Kilo kaybıyla birlikte aşk hayatı da değişir. Bundan sonra zengin erkekleri seçecek, sürekli sevgili değiştirecek, bazı kişilerin deyişiyle bulduğu milyarder sevgililerinin 'iliğini sömürecektir'.
Kendisi için yapılan bu benzetme, 5 Mart 1994 tarihli bir röportajında söyledikleriyle daha bir anlam kazanır. Şöyle demiştir Avcı: "Benim için boy pos önemli değil. Bana göre cüzdanı dolu olan erkek yakışıklıdır." Gerçekten de Avcı'nın sözleriyle yaptıkları arasında en ufak bir çelişki yoktur. Bu anlamdaki dürüstlüğü takdire şayandır.
Kuveytli trilyoner işadamı Bedii Cihanel, Harika Avcı'nın basına yansıyan en zengin sevgililerinden ilki olarak kabul edilir. Avcı, Bedii Bey'le geçen maceralı günlerini halen unutamamıştır. Yatlarda gezip, katlara kavuştuğu, kıyafetinin rengine göre mücevher seçtiği bu lüks dönemi fazla uzun sürmez. Çünkü Bedii Bey kendisine beklemediği bir oyun hazırlar. Avcı'yı memleketine davet eder. Bunu severek kabul eden Avcı seksi kıyafetlerle doldurduğu bavulunu hazırlarken başına geleceklerden habersizdir. Evli ve dört çocuklu trilyoner sevgili kendisini malikanesine kapatır. Önceleri Avcı için her şey bir fantezi gibidir. 'Ha bugün ha yarın Türkiye'ye döneceğiz' umudunu da yitirmeden sevgilisinin emirlerini yerine getirir. Şimdi inanmayacaksınız, ama kara çarşaflara bile bürünür. Kendisini İstanbul'dan arayan arkadaşlarının telefonuna çıkmaz. Daha doğrusu aldığı emirler doğrultusunda çıkamaz. Kuma olarak geldiği evde kısa bir süre için kendisini dine verir. Kuveytli trilyonerin zulümlerine daha fazla dayanamayınca gizlice İstanbul'daki dostlarına telefon eder. Arkadaşları Kuveyt'e gelerek onu kaçırırlar.
Bu aşktan geriye birkaç parça pahalı takı ve bir BMW marka araba kalmıştır. Bir de korkudan eriyip bitmiş bir Avcı. Neyse dostlarının yardımıyla kendisini kısa sürede toparlayıp sahnelere döner. Gazeteler şöyle yazar: "Harika'nın harika dönüşü". Gerçekten de harika bir şekilde dönmüştür Avcı. Ama uçurumun kenarından...

Şeytanla yaşanan aşk
Futbolcu Rıdvan Dilmen'in, yeşil sahalarda 'şeytan' lakabıyla anıldığı sıralardır. Ünlü futbolcu bir maç öncesi Antalya'daki Falez Otel'de kampa girmiştir. Avcı da aynı otelde bir bayi toplantısında sahneye çıkacaktır. Rıdvan Bey bayiler için verilen eğlenceyi ön sıralardan izlemektedir.
Evli ve bir çocuk babası olan Rıdvan, sakatlıkları nedeniyle doktoru ve kulüp yöneticileri tarafından verilen "Özel hayatına dikkat etmelisin" öğütlerinden bunalmıştır. Ertesi gün ikisi de spor salonunda karşılaşırlar.Tarih, 6 Eylül 1990. Bakalım Avcı, Hürriyet gazetesine neler söylemiş: "Allah sizi inandırsın, Rıdvan'ı iki kez o da spor yapmak için gittiğim spor tesisinde gördüm. O güne kadar kim olduğunu bile bilmiyordum. Yanıma geldi, sesimi çok beğendiğini ve kasetlerimi dinlediğini söyledi. Bunun dışında bir daha onu görmedim. Duyduğuma göre aile bağları çok kuvvetliymiş. Eşini ve çocuğunu çok seviyormuş. Samimiyetle söylüyorum, Rıdvan gelmiş geçmiş en büyük futbolcudur. Hem ben ünlü bir işadamıyla beraberim."
Avcı'nın ağzından çıktığını kulağı duymaz. O güne kadar kim olduğunu bilmediği Rıdvan birden gelmiş geçmiş en iyi futbolcu olmuştur. Sizce Avcı burada ne demek istemiştir? A) Yalan B) Dolan C)Hadi oradan! Avcı'nın bu aşkı da basına şöyle yansır: "İşte Rıdvan'ı bitiren kadın!"

Kurşunlar havada uçuştu
Bu aşktan sonra Avcı'nın hayatına ikinci bir futbolcu daha girer. Aydan Şener'in eski eşi Ayhan Akbin, uzun bir kovalamanın ardından Avcı'nın gönlünü fetheder. Avcı bu ilişkisini de yalanlayacaktır. Ancak Ayhan Bey yakınlarına 'ateşli bir aşk' yaşadıklarını itiraf ederken gayet mutludur. Gazinocular Kralı Fahrettin Aslan da, Avcı'ya hayrandır. Daldan dala konan seksi yıldızı "O, Maksim gazinolarının yıldızıdır. Kraliçesidir," diyerek lanse etmektedir. Bu kraliçeyi yakından görmek, tanımak isteyenler Maksim'in önünde kuyruk olurlar.Gençlerden biri de, Sezercik filmlerinden tanıdığımız Sezer İnanoğlu'dur. Filmlerdeki halinden eser kalmamıştır. Belinden eksik etmediği tabancası yüzünden etrafa bela saçmaktadır. Avcı'yı gördüğü ilk dakikada vurulur. Rahmetli babası Berker Bey'in itirazlarına aldırmadan kısa sürede Avcı'sının, Etiler'deki evine taşınır.Sezercik'in kötü bir huyu vardır. Kıskançlık krizleri tutunca sevgilisine vurmakta ve aşk yuvalarını yıkıp dökmektedir. Arada bir Avcı'yı yüzüne kezzap dökmekle de tehdit eder. Avcı, bu hayata dayanamaz. Ve büyük aşkı bitirir. Bu aşktan da geriye kurşun yarası kalır. Zira kıskanç Sezercik hırsını alamayıp, Avcı'nın canı gibi sevdiği erkek kardeşini kazayla ayağından vurur.

Lady oluyor...
Avcı bıkmıştır, yorulmuştur. Aradığını bulamanın üzüntüsüyle sızlanıp durmaktadır. Bu kez de devreye fındık kralı Lokman Kondakçı girer. Bu aşk uzun sürmez. Çünkü Lokman Kondakçı'nın, Avcı'ya harcayacak bir serveti kalmamıştır. Avcı yine ümitsiz bir şekilde Maksim sahnelerinde aşk şarkıları söylemektedir. Bir gün yorgun şekilde kulise gelir. O da ne? Oda baştan aşağıya kırmızı güllerle donatılmıştır. Tabii ki bu bir aşk çağrısıdır. Hem de cömert bir aşk. Meçhul sevgili birkaç gün sonra kimliğini telefonda açıklar: "Merhaba Ben Reha Süren."
Söylentilere göre trilyoner işadamı Avcı'nın en derin ve en çok önem verdiği ilişkisidir. Bu aşkı sayesinde kendisini Sinderella gibi hisseder. Sevgilisi tarafından Londra'ya lisan ve lady'lik okuluna gönderilir. Avcı bir ay İngiltere'ye diğer ay Amerika ya da Fransa'giderek bir lady gibi yaşar. Bir yıl süren bu aşktan geriye lady Harika Avcı kalır.

Uslan artık deli gönül
Her aşktan sonra "Artık işim ön planda" diyerek kendisini sahnelere atan, sahneden sevgili bularak yeniden kapalı kapılar ardına kapanan Avcı bir kez daha aynı yolu seçmiştir. Adı, Nükhet Duru'nun eski eşi Dikran Masis, müzisyen Onno Tunç, Fedon, işadamı Bedri Deren gibi isimlerle anılır. Bu ilişkilerini de reddeder. Oyuncu Cem Özer'le yaşadıkları iddia edilen aşk için de 'reklam ilişkisi' denilmiştir. Bursa, Kervansaray Oteli'ndeki programı sırasında ünlü işadamı Cavit Çağlar'ın oğlu Mustafa Çağlar'la tanışır. Artistlere olan düşkünlüğüyle bilinen Mustafa Çağlar, Avcı'yı yatlarda ve lüks arabalarda gezdirir. Ancak Avcı yine de mutsuzdur. Yakınlarına yeni sevgilisinin hiç cömert olmadığını söyleyip, yakınmaktadır. Bu aşktan geriye yalnızca birkaç Paris gezisi kalır.
Avcı yine sahneye döndüğü sırada bir havlu reklamında oynaması için teklif alır. Görüşmek için kendisinden randevu alan kişi Denizli'nin sayılı zenginlerinden işadamı Kadir Aksu'dur. İlk randevuda Kadir Bey kendisine şöyle açılır: "Sizin en büyük hayranınızım." Reklam bahane, tanışma faslı şahanedir. İkinci buluşma yeri Pamukkale'de lüks bir otelin restoranıdır. Aksu, sahne programına çıkması için Avcı'yı özel uçağıyla İstanbul'dan getirtmiştir. Üçüncü buluşmada duygular dile gelir, kalpler birleşir. Bu ilişki 8 yıl sürer. Aksu, sahneleri bırakması için servetini Avcı'nın önüne sunmuştur. Avrupa'yı dolaşan, paraya para demeyen Avcı mutlu günlerine dönmüştür. Taktığı mücevherlerin, değiştirdiği lüks arabaların, harcadığı paranın haddi hesabı yoktur. Emirgan'daki köşk de cömert sevgilinin bir hediyesidir. Aksu eşinden boşanır. Evlilik yolu da açılmıştır. Ancak ünlü işadamının vergi borcu nedeniyle işleri birden çıkmaza girer. Üstüne üstlük ekonomik kriz yüzünden iflasa doğru gitmektedir. Zengin işadamı iflasını açıkladıktan birkaç hafta sonra Avcı da şu açıklamayı yapar: "Bu ilişki beni çok yıprattı. Hem artık yoruldum. Erkeklere güvenim kalmadı. Bundan böyle önceliği işime vereceğim. Bomba gibi projelerle geliyorum." Belki bu yeni bir aşk çağrısıdır. Ya da yorulmuş bir gönlün isyanı. Avcı'ya hangisi yakışır dersiniz