The OthersOnlar sadece maşa!

Onlar sadece maşa!

25.05.1998 - 00:00 | Son Güncellenme:

Onlar sadece maşa!

Onlar sadece maşa

MilliyetYÜZÜNE bir tebessüm yayıldı ve alçak sesle "hoşgediniz" dedi.
Biz de "geçmiş olsun" diyerek, elimizi uzattık.
"Sağ" elimizi.
Akın Birdal ise "sol elini" uzattı.
Yine "alçak sesle" konuştu:
- Teşekkür ederim, hoşgeldiniz.
Ve sol elinin yardımı ile, sağ kolunun üzerindeki "örtüyü" kaldırdı.
Elimizi neden "sol eliyle sıktığını" açıklamak istercesine "aralıksız" konuşmaya başladı:
- Kurşunlar... İşte şu bölgede... Kolumdaki sinirleri tahrip etmişler... Sağ kolum... Sağ parmaklarım... Bak, uzat elini... Elle... Ellediğini hissediyorum... Ama sağ kolum tutmuyor, sağ elimi kullanamıyorum.
Günlerdir "konuşmamaktan" sıkılmış.
Onun için "makineli tüfek gibi" konuşuyor.
Ama hala tam iyileşmemiş.
Bu nedenle de "kısık kısık" konuşuyor.
Ve konuşmaktan yoruluveriyor.
"Tıp" dedik, "Türk doktorları" dedik, "çare buldular" dedik.
Birdal:
- Bir ay sonra doktorlar ne yapacaklarına karar verecekler... Sağ kolumun hali, daha sonra belli olacak.

Odada altı kişiydik.
Akın Birdal, kızı, kızkardeşi, avukatı, foto muhabirimiz Ateş Tümer ve biz.
Televizyon açıktı.
Söz "haberlerden" açıldı.
Tabii "kurultay haberlerinden" de.
Akın Birdal "o haliyle bile" kurultayla ilgili.
Hem de "fazlaca".
"İyi" dedi:
- Ama daha da iyi olabilir. Ve olmalı.
"Yani" dedik:
- Birleşme, bütünleşme meselesi mi?
Öyle ya...
Merkez solun da, merkez sağın da sorunu "bütünleşme".
Akın Birdal:
- Evet, ana problem o... Ama bütün mesele onunla bitmiyor.
- Başka ne gerekiyor?
- Birikimlerin siyasete aktarılması lazım... Katılımı genişletmek lazım... Türkiye'de kadro var. Yetişmiş insan var. Deneyimini siyasetin hizmetine sunmak isteyenler var. Onlardan yararlanılmalı.

En iyi hasta ziyareti "en kısa olanıdır".
O nedenle "sohbeti uzatmamak gerek".
Ama Akın Birdal konuşmaya öylesine "susamış" ki...
Biz "ayrılsak mı" gibisinden, kapıya yönelsek, o "kalın, kalın" dercesine bize bakıyor.
Kalıyoruz.
Bu kez konu "sabahki yüzleşme".
Birdal, yüzleşme sahnesini anlatıyor.
Yine "hızlı hızlı" konuşarak.
Ama alçak sesle.
Zira sesini yükseltecek "dermanı" yok:
- Aralarına "hastane personelini" de katmışlar... Karşımda sekiz, dokuz kişi... Bana "bak, seni vuranlar arasında bunlardan kimse var mıydı" dediler. Baktım.
- Vuranları teşhis etmeniz kolay oldu mu?
- Anında... O saniyede...
- Ne dediniz?
- Soldan ikinci... Bana ilk ateş eden oydu... Sonra, sağdan ikinci... Beni yaylım ateşe tutan da o... Görür, görmez tanıdım.
Birdal ekledi:
- Nasıl tanımam ki... Ziyaretime gelmişler... Onlara "buyurun" demişim... "Evsahipliği" yapmışım.
Araya bir "suskunluk" girdi.
Sonra Birdal yine devam etti:
- Onlar bakamadılar ama ben ikisinin de "gözlerinin içini içine" baktım... Gözbebeklerine baktım.
Ve "bu konudaki" son sözleri:
- Biliyorum, onlar sadece maşa... Onlar çoluk çocuk... Onları kullandılar... "Asıl güç" geride.

Hastane polis kaynıyor.
Sokakta polis.
Giriş kapısında polis.
"Müracaat"ta polis.
Birdal'ın yattığı dördüncü katta polis.
"Odanın kapısında" yine polis.
Biz konuşurken zaman zaman kapı açılıyor.
Polis "içeriye" bakıp, çekiliyor.
Bazen de bir hemşire gelip, gidiyor.
Dedik ki "artık bize müsaade".
Birdal:
- Kalsaydınız... Konuşuyorduk.
- Siz dinlenin.
Vedalaşırken, Akın Birdal şunları söyledi:
- Bütün iş birbirimizi sevmekte... Bütün iş hoşgörüde. Eğer birbirimize hoşgörü gösterebilirsek, bütün sorunlar çözülür. Uzlaşmanın vazgeçilmez koşulu hoşgörü değil mi, sevgi değil mi? Bu ülke hepimizin değil mi?

Hastanede "iki şey" dikkatimizi çekti.
Birisi "polisimiz".
Saygılıydı, ölçülüydü ve Birdal'a bir şey olmaması için "tetikteydi".
İkincisi ise "hastane".
Tertemizdi.
Başhekiminden hemşiresine kadar herkes "hastanın iyileşmesi için" seferberdi.
"Geçmiş olsun Akın Birdal" diyerek ayrıldık.
Hem geçmiş olsun, hem de "akan kan artık son bulsun".

İHD Genel Başkanı Akın Birdal, kendisine yönelik saldırıda tetikçilik yaptıkları öne sürülen Bahri Eken ve Kerem Deretarla'yı teşhis etti. Birdal'ın Ankara DGM Savcısı Ünal Haney'in de hazır bulunduğu dün sabahki yüzleştirmede tetikçileri görünce "Evet, beni vuran bunlardı" dediği öğrenildi.
Gözaltında tutuldukları Ankara Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'nden saat 11.00 sıralarında yaklaşık 50 polisin korumasında Birdal'ın yattığı Sevgi Hastanesi'ne getirilen tetikçiler, önce özel bir odaya alındı. Üç sivil polis eşliğinde birinci kattaki bir odaya çıkarılan Eken ve Deretarla, odaya getirilen Birdal'la yüzleştirildi. Tetikçileri görünce "Evet, ateş eden bunlardı" diyen Birdal'ın bu sözleri soruşturmayı yürüten DGM Savcısı Haney tarafından kayıtlara geçirildi.
Pazar günü olması nedeniyle trafiğin boş olduğu saatlerde Tunalı Hilmi Caddesi'nin tamamen araç trafiğine kapatılmasının ardından yoğun güvenlik önlemleri altında hastaneden saldırının gerçekleştiği İHD Genel Merkezi'ne getirilen tetikçilere binada tatbikat yaptırıldı. Tetikçiler, Terörle Mücadele Şubesi yetkilileriyle Savcı Haney'in gözetimindeki tatbikatta saldırıyı bütün ayrıntılarıyla anlattı. Zanlıların ifadeleri doğrultusunda olayın krokisi çizilirken İHD Genel Başkan yardımcıları Eren Keskin ve Osman Baydemir'in de aralarında bulunduğu yedi kişi görgü tanığı olarak ifade verdi.
Tetikçilerden Eken, Birdal'ın kendilerine sigara tutarken belindeki tabancayı görerek rahatsız olduğunu anlattı. Eken'in "Birdal, bir el ateş eden Kerem'i iterek kapıyı kapatmaya çalıştı. Kapıyı omuzlayarak yeniden açtım ve silahımı peşpeşe ateşledim" dediği öğrenildi.
Sevgi Hastanesi ve İHD Genel Merkezi'nde yaklaşık 2.5 saat süren yer gösterme işleminden sonra tetikçiler yoğun güvenlik önlemleri altında Ankara Emniyet Müdürlüğü'ne götürüldü.


KEŞFETYENİ
Survivor'dan elendikten sonra Yiğit Poyraz'dan ilk paylaşım!
Survivor'dan elendikten sonra Yiğit Poyraz'dan ilk paylaşım!

Cadde | 03.05.2025 - 07:13

Survivor All Star 2025'e sürpriz bir şekilde veda eden isim Yiğit Poyraz olmuştu. İlk paylaşımını yapan Poyraz'ın 'Usta' ifadesi dikkat çekti.

Yazarlar