YÖK, bir farkındalık yaratarak, üniversitelerin karnesini yayınladı.
Daha cesur olabilir, yaptırımlar getirebilir ve bazılarını çok daha ciddi bir şekilde uyarabilirdi. Muhtemeldir ki “Bu tabloda senin de payın yok mu?” eleştirisinden çekindiği için böyle bir adım atamadı!..
İlginç olan, reklamlara oluk oluk para akıtarak vitrinden düşmeyen üniversitelerin en iyiler listelerinde hiç karşımıza çıkmaması!
Para kazanırken varlar ama Ar-Ge ya da bilim üretilirken yoklar!..
En iyiler!
5 ana gösterge ve 45 alt gösterge doğrultusunda, Türkiye’deki 172 üniversitenin 2018 yılı verileri doğrultusunda üniversitelerin genel değerlendirilmesinin yapıldığı “Üniversite İzleme ve Değerlendirme Raporu 2019”a YÖK’ün internet sitesinden rahatlıkla ulaşabilirsiniz!
Böylesi bir değerlendirme, tam da üniversite tercihleri öncesinde, iyiyi, kaliteyi, doğruyu arayan adaylar için fazlasıyla yol gösterici olacaktır.
Onlarca tablo var ve her tablo, kafanızdaki farklı bir soruya karşılık olacaktır!..
Turizm acenteleri, turizmin can damarları.
Nasıl ki okulsuz eğitim olmazsa, onlarsız da turizm olmaz!
Bu yüzden batan batar, ayakta kalanlarla yola devam ederiz yaklaşımı hiç doğru değil.
Kendini kurtarma derdine düşen TÜRSAB’ın bu konuda çok daha aktif olması gerekir ki sektöre moral gelsin!
Koronalı süreçte, bütün sektörlerde olduğu gibi turizm sektörü de çok büyük yara aldı.
Bu zor sürecin daha ne kadar devam edeceğini bırakın bilmeyi, tahmin etmek bile imkânsız. Sektör temsilcilerine göre, seyahat acentalarının yaşadığı kaybın boyutları yüzde 99’u buldu.
Yaşadıkları sıkıntıları kamuoyuna aksettirmek ve devletten ekonomik destek alabilmek için farklı fikirleri bir kenara bırakıp tamamen sektörel paydada birleşerek bir araya gelip bir dayanışma platformu oluşturdular.
Doğru olanı yaptılar. Çünkü ne TÜRSAB ne de Bakanlık bu boşluğu doldurabildi!
Okullar 31 Ağustos’ta açılacak mı, açılmayacak mı?
Her şey olabilir! Çünkü pandeminin nasıl bir seyir izleyeceğini, sadece biz değil, dünyanın hiçbir ülkesi öngöremiyor hatta tahmin bile edemiyor.
Bu konuda hiçbir sorun yok. Hiç kimse de hiç kimseyi ya da kurumu suçlamıyor!
Tartışılması gereken konu, var olduğu söylenen ama kimsenin bilmediği, görmediği, konuşmadığı senaryolar!
Okullar, diyelim ki 31 Ağustos’ta açılmadı. Sorun yok. Senaryo üretmeye ve beklemeye devam mı edeceğiz?..
Korona ile yaptığımız mücadelede başarılı olduk ve sayılar minimuma indi. Yani okulların açılmasında herhangi bir sorun yok!
Peki, bu durumda kademeli bir açılış mı söz konusu yoksa topyekûn bir açılış mı gerçekleşecek?..
Diyelim ki 31 Ağustos’ta okulların açılması öngörülüyor. Peki, derslik açığı, sosyal mesafe, hijyen koşulları ve sürekli dezenfeksiyon nasıl karşılanacak?
Lise ve üniversite sınavları yapılsın mı, yapılmasın mı diye çok tartışıldı. Kurallara uyum konusunda veliler yeterince özenli değildi.
Her ikisinde de 14 günlük pandemi süresi çoktan doldu.
Peki, sonuçlar nasıl?
Neden soruyorum? Çünkü kursların ve okulların açılması konusunda bu tespitler çok önemli! Bir zafiyet varsa dikkate alınmalı, yok eğer her şey yolundaysa, ileriye yönelik olarak o kadar da panik yapmamak gerekir!..
Şeffaflık şart!
Pandemiye yönelik veri analizlerini Sağlık Bakanlığı’nın dışında kim, nasıl yapıyor bilmiyoruz. Örneğin üniversitelerin bu konuda bir araştırması var mı?
Sınavlarla birlikte genç nüfusta bulaşı oranı arttı mı?
Yakını sınava girenler herhangi bir risk oluşturdu mu?
Görünen o ki okulların açılış tarihi ve şekliyle ilgili yeni kuşkular oluştu.
Bakan Selçuk’un dün bu yönde yaptığı açıklama da tuzu biberi oldu!
Gelin isterseniz önce o açıklamaya bir göz atalım:
“Biz, Bilim Kurulu ve Sağlık Bakanlığımız ile sürekli iletişim hâlindeyiz ve süreci en sağlıklı şekilde yürütmek adına çalışmalar yürütüyoruz. Millî Eğitim Bakanlığı olarak bizim, kendilerinden gelecek her türlü ‘tedbire’ göre yol alabilecek bir hareket kabiliyetimiz var. Şayet derlerse ki ‘Okulları, gerekli şartları sağlayarak 31 Ağustos’ta açabilirsiniz.’, biz o şartları sağlar ve okullarımızı açarız. Derlerse ki ‘Bir süre daha açmayın.’, biz uzaktan eğitimle süreci yönetiriz. Derlerse ki ‘Tüm boyutlarıyla seyreltilmiş bir planlamayla açabilirsiniz.’, bu planlamaya uygun olarak okulları açabilecek imkânlara sahibiz. Diyebiliriz ki bu kararı, aldığımız ve alacağımız tedbirler belirleyecek...”
Gelin de çıkın işin içinden!
Bu
Sağlık Bakanlığı ve Bilim Kurulu olması gerekeni yaptı ve yeni öğretim yılında uyulması gereken kuralları açıkladı.
Abartılı yaptırımlar var mı? Kesinlikle hayır!
Hemen hayata geçirilmeli mi? Tartışılması bile abes olur.
Peki, MEB bu yükün altından kalkabilir mi?
“Bu konuda da senaryomuz var” demesinler de ne derse desinler!..
MEB, şu saatten sonra en azından samimi olmak zorunda.
“Bu kuralları, şu kadar okulumuzda yerine getirebiliriz ama şu kadarında getiremeyiz” diyebilmeli ve sorunları halının altına süpürmek yerine, herkesten yardım istemeli. Yoksa, derin hayal kırıklıkları yaşanabilir!
Bu konuda da tıpkı turizm tesislerinde olduğu gibi sertifikalandırma yoluna gidilemez mi?
Sağlık Bakanlığı yeni öğretim yılına yönelik bir dizi karar aldı.
Abartılı kararlar mı, kesinlikle hayır!
Hemen herkesin uyması gereken kurallar. Söz konusu olan okullar ve çocuklarımız olunca daha titiz davranmış. Hepsi o! Peki, eğitime yönelik bu kurallar hakkında MEB ne düşünüyor?
Bu konuda da senaryo ve altyapıları var mı?
Bilim Kurulu’nun kendilerinden istediği koşulların ne kadarını yerine getirebilecekler?
Kurallara uyup, uymayan okullar nasıl denetlenecek?
Yeterli fiziki mekânı olmayan okullar ne yapacak?
Öğretmen, öğrenci, velilerin tedirginlikleri en aza nasıl indirilecek?
MEB, yeni öğretim yılı takvimini açıkladı. Tarihler yine değişti! Okullar 31 Ağustos’ta açılacak.
Tabii eğer Bilim Kurulu onay verirse! İlk 3 hafta telafi eğitimi yapılacak. 4 yarıyıllı sisteme devam edilecek. Peki okullar, veliler, öğretmenler, öğrenciler ve en önemlisi de MEB yeni öğretim yılına hazır mı?
Velilerden gelen ilk tepkiler “Çocuğumu göndermem” yönünde.
Görünen o ki, ikna etme konusunda, MEB’in çok daha aktif bir çalışma içerisine girmesi gerekiyor. Bunun yolu da samimiyetten geçiyor!
Örneğin sınıflar sosyal mesafe kuralları dikkate alınacak şekilde yeniden düzenlendi mi?
Örneğin, okullardaki tuvalet sayıları artırıldı mı?
Servis, yemekhane, kantin ve teneffüsler için yeni uygulamalar söz konusu mu?
Tekli eğitim yapılan okullarda ikili öğretime geçileceği söyleniliyor. Peki, ikili eğitim yapan okullar nasıl bir yol izleyecek?