Abbas Güçlü

YÖK, kaliteyi yükseltmek adına bazı yeni alanlara baraj getirdi, bazılarında da barajı yükseltti. Ama bu arada, korona nedeniyle, bu yıla özel olmak üzere lisans programlarına girmek için gerekli olan 180 barajını 170’e indirdi.

Barajın indirilmesiyle, 170 ile 180 puan aralığındaki 144 bin aday elenmekten kurtuldu. Baraj indirilmeseydi, baraj altı kalarak 4 yıllık fakülte seçemeyecek aday sayısı 303 bin değil, 447 bin olacaktı!..

Şimdi can alıcı soru şu!

YÖK birkaç meslekte barajı yükselterek, yükseköğretimde kaliteyi koruyan, kalite çıtasını yükselten bir kurum mu oldu, yoksa diğer mesleklerin tamamında çıtayı aşağıya çeken, popülist tavır sergileyen bir kurum görünümü mü verdi?

MEB, uzaktan eğitimle başarı arttı, baraj altında kalan öğrenci sayısı azaldı diye sevinç çığlıkları atıyor mu bilmiyoruz ama görünen o ki herkes halinden memnun.

YÖK, barajın altında kalan azaldı, bu yıl daha az kontenjan boş kalacak diye seviniyor, MEB bardağın boş tarafına değil de dolu olan tarafına baktığı için mutlu, adaylar,

Zor bir dönemden geçiyoruz. Her şey gibi bayramların da bundan etkilenmemesi mümkün değil.

Uzmanlar, ısrarla kontrolü elden bırakmayın uyarısında bulunuyorlar. Özellikle de maske ve hijyen koşullara uyulması konusunda çok titizler.

Bayramın ilk günü gördük ki biz hâlâ eski biziz.

Kış aylarındaki disiplinimizden eser kalmamış.

Acilen bir şekilde yeniden disipline olmamız gerekiyor.

Bunu da zorda kaldığımız için değil, zorda kalmamak için yapmalıyız!..

Sağlıklı, huzurlu, keyifli ve bir o kadar da kontrollü bir bayram dileğiyle...

Okullar hazır mı?

Eski bayramları zaten çoktan unutmuştuk, korona da tuzu, biberi ve bahanesi oldu.

Her yere gitmeye, her şeyi yapmaya gelince koronayı unutalı çok oldu ama bayram söz konusu olduğunda, bu mazereti gösteren çok olacaktır.

Öyle ya da böyle, hayırlı bayramlar diliyoruz.

Sağlıklı, huzurlu, keyifli bir bayram dileğiyle!..

Onların bayramı?..

Lise ve üniversite sınavlarına girenler için asıl bayram, hayalini kurdukları okula girdiklerinde olacak! Ona da sayılı günler kaldı. Önceki yıllarda, bayram daha ileriki tarihlerde olduğunda, çifte bayram kutlanırdı.

Üniversite adaylarından ve ailelerinden tercihlere yönelik çok soru geliyor!

İşte tercihin püf noktaları:

Üniversite sınav sonuçları öylesine kötü ki kimse üzerine alınmadı!

İşin garibi ne hükümet ne de muhalefet kanadında da hiçbir şekilde soran sorgulayan yok!

Sendikalar, veliler, dershaneler, yayınevleri, YÖK, ÖSYM, Rektörler ve en önemlisi de öğrenciler, “Kim, nerede yanlış yapıyor?” sorusunu hâlâ dile getirmiyor!

Elbette bu bir başarı sınavı değil, sıralama sınavı!

Fen liseleri için yapılıyor olsa amenna, peki diğer liselere hiç görmedikleri derslerden dayatılan sorulara ne demeli?..

Öyle ya da böyle kesinlikle sorgulanmalı ama bu kimin umurunda ki!

Maceraya dönüşmesin!

Üniversite sınavında aradığını bulamayan pek çok aile yurt dışında üniversite arayışı içerisine girdi. 

Üniversite baraj sınavı TYT’yi bir lise bitirme sınavı olarak değerlendirseydik, sınava giren adayların yüzde 80’i mezun olamazdı! 

Evet, evet yanlış okumadınız, üniversiteyi kazanmış olsalardı bile liseden mezun olamazlardı!

TYT, eğer bir sıralama sınavı değil de yüz üzerinden 50 alanın mezun olduğu ya da sınıf geçtiği bir başarı sınavı olsaydı, adaylardan çok azının yüzü gülerdi!..

Gelin önce, Temel Yeterlilik Sınavı TYT sonuçlarına ve diğer ayrıntılara bir göz atalım, sonra da sonuçların neden böylesine skandal boyutlara geldiğine hep birlikte kafa yoralım!

20 soruda 3 doğru!

TYT Türkçe’de Türkiye ortalaması 40 soruda 14.5, Sosyal Bilimler’de 20 soruda 7.9, Temel Matematik’te de 40’ta 6. 

En vahimi, Fen Bilimleri! 

Ortalama 20 soruda 3.2. 

Zor bir süreçten geçiyoruz.

Koronayla amansız mücadele veren en iyi ülkelerden biri olduk!

Tüm temennimiz, bu mücadelenin aynen devam etmesi.

Bu sadece devletin değil, hepimizin görevi.

Ankara ne kadar önemli kararlar alırsa alsın, bu tek başına yeterli olmaz. Millet olarak bizim de istenenleri yerine getirerek, devlete destek olmamız gerekir!..

Diğer tüm bakanlıklar gibi MEB de Ziya Hoca da elinden geleni yapıyor. Ona rağmen, eksikler, aksaklıklar, sorunlar bitmiyor. Allah onlara da sabır ve kolaylık versin!..

Okumayı unuttular!

Zorunlu ara vermeler okullardaki eğitimi bir hayli zaafa uğrattı. En çok zarar görenlerden biri de okumayı yeni çözen “mini mini birler”di.

Pandemi kısıtlamalarının gevşetilmeye başladığı haziran ayına ilişkin otel dolulukları belli oldu.

Başta İstanbul olmak üzere Türkiye genelinde faaliyetlerine geçici olarak ara veren şehir otellerinin büyük bölümü açılamadı. Yine otellerin büyük bölümünün hâlâ kapalı olduğu Akdeniz ve Ege, iç turizmle kımıldadı. TÜROB, Türkiye’nin Haziran 2020 doluluklarının geçen yılın aynı ayına göre yüzde 68.4 azalarak yüzde 21.2’ye gerilediğini açıkladı. Bu oran İstanbul’da yüzde 13.8 oldu.

Haziran verileri, can sıkıcı ama eminiz ki temmuz verileri çok daha iyi olacaktır. Ağustosta ise yabancı turistlerle tablo tümüyle pozitife dönüşecektir!..

Sarı yaz ise biraz da koronanın seyrine bağlı! Her şey olabilir!..

Milyonlarca aile doğru bir lise, doğru bir üniversite ve doğru bir gelecek için bu yaz sıcağında ekstra ter döküyor! Tercihlerde hangi liseyi, hangi fakülteyi öne yazarlarsa daha avantajlı olurlar, bu soruya cevap arıyorlar!..

İyi bir liseyi iyi bir üniversitenin garantisi, iyi bir üniversiteyi de iyi bir geleceğin referansı olarak görüyorlar!

Haksız da sayılmazlar, çünkü işsizlik sıralamasının en tepesinde üniversite mezunları var! Bu noktada olası bir hata yaparak işsizler kervanına katılmak istemiyorlar!..

Hangi meslek?

Herkes mesleğine sahip çıksaydı, böylesi bir diploma enflasyonu yaşanır mıydı? Yüz binlerce diplomalı işsizin olduğu alanlara hâlâ on binlerce yeni kontenjan verilir miydi?

Politik baskılarla, bakkal dükkânı açar gibi her yere üniversite açılır mıydı?..

Bu gidişata, sonunda, İnşaat Mühendisleri Odası isyan etti. YÖK’ten isteklerde bulundu:

“Geçen yıl inşaat mühendisliği fakültelerinin yüzde 67’si kontenjanını dolduramadı! Kontenjan azaltılması yetmez, baraj 50 bine çekilmeli! Ül