Köy okulları neden yeniden açılmalıdır? (1)

10 Ocak 2020

Dünya, Bilişim Çağı’nı, Dijital Çağ’ı, Yapay Zekâ Çağı’nı konuşurken biz hâlâ okuma-yazma sorununu çözemedik.

Zorunlu eğitimi 12 yıla çıkarttık ama çocukları okulda tutamıyoruz.

En önemlisi de kırsaldaki çocuklarımızı adeta unuttuk.

Taşımalı eğitim diye ucube bir sistem yarattık, kime ne faydası var belli değil!

Cumhuriyet’in en zor dönemlerinde, Anadolu’nun en ücra köşelerine kadar okullar açıp, öğretmenler gönderdik ama şimdi paraya para demediğimiz, israfın diz boyu olduğu bir dönemde, sadece köy okullarımızı değil köylerimizi de yok ettik!..

Bugüne elbette bir günde gelinmedi ama bu böyle gitmez, gitmemeli de!..

Köy her yerde var!

Bugünün dünyasında, köye dayalı bir toplum elbette düşünülemez ama köysüz bir ülke de söz konusu olamaz.

Yazının Devamı

Bizde de köy ve öğretmen kökenli zenginler var ama...

8 Ocak 2020

Atatürk “Köylü milletin efendisidir” diyerek onları baş tacı etmişti, sonrakiler, köylülükten utanıp, kentli bir toplum yarattılar.

Topraktan, üretimden, paylaşımdan uzaklaştırıp, bizi bize yabancı ettiler...

“Memleketimin her yeri benim vatanımdır” diyen en idealist öğretmenlerimizi bile, KPSS, Sözleşmeli, Ücretli, Mülakat diye ayrıştırarak mesleklerine küstürdük!..

O da yetmedi, bir gecede on binlerce köy okulunu kapatıp, adeta köylerde yaşama son verdik!..

Patatesi, soğanı, samanı dışarıdan ithal eder hale geldik!..

Başarının ölçütü, üretim değil, puan ve para oldu...

Eğitime yön veren kurumlar öğrenciye, veliye, mesleğine yabancılaştı, toplum da öğretmene...

Üniversite, lise, ortaokul ve hatta ilkokullarda öğrencilerin sosyoekonomik ve psikolojik sorunlarıyla ilgilenen kalmadı.

Yazının Devamı

Siz hiç aç yattınız mı? (2)

7 Ocak 2020

“Siz hiç aç yattınız mı? Milyonlarca üniversite öğrencisi, günü tek öğün yemekle geçiriyor, okula da yürüyerek gidip, geliyor! Çünkü ceplerinde para yok! Karnı doymayan öğrenciden verim bekleyemezsiniz! Önemli olan, ne kadar çok öğrencimiz olduğu değil, kaçına aş, iş verdiğimizdir. Onlar cop değil, yemek istiyor!..”

Yukarıdaki satırları bu köşede yayımladıktan sonra, 24 saatte, bir milyonun üzerinde kişi görüntüledi, Twitter’da binlerce kişi birbirine gönderdi. Çünkü İstanbul Üniversitesi’nin aldığı karar, herkesi derinden etkiledi. Üzerinden 48 saat geçmeden Sibel’in intihar haberi geldi. En çok üzen de, Twitter hesabındaki son sözleri oldu:

“Yemekhane kartımda para kalmamış, sadece bir liram var!..”

Siz hiç aç yattınız mı yazısını işte bu yüzden yazmıştım.

Öğrencilerden pek çoğunun cebinde de yemekhane kartında da Sibel’inkinden daha çok para yoktu.

İşte bu yüzden kahvaltıyı kaldırıp, ikinci öğün

Yazının Devamı

Yılbaşı sönüktü umutlar yarıyılda

5 Ocak 2020

Doluluk oranları yılbaşında fena değildi ama çok da parlak değildi. Fiyatları ne kadar aşağı çekseler de yüzde 100 dolan otel sayısı çok fazla yoktu. Bunu sadece ekonomik gerekçelere bağlamak doğru olmaz! Çok farklı nedenleri olabilir. Örneğin, keyifli bir tatil için gereken moral, motivasyon yok gibiydi. Ayrıca, tıpkı televizyonlar gibi otel ve tatil köyleri de yılbaşı için heyecan verici yeni bir şey sunamadılar.

Turizmde, özellikle de kış turizmi ve özel günlerde, inovasyon şart! Yaz aylarında, deniz, kum, güneş yetiyor ama kışın fazlası gerek ama o da bizde yok!..

Yarıyıl tatili için rezervasyonlar çoktan başladı ama gelen sinyaller çok da parlak değil. Son dakikacı bir milletiz. Erken rezervasyon indirimi gibi son dakika indirimleri de etkili olabilir!..

Termal turizmi?

Ülkemiz, termal kaynaklar açısından çok zengin.

Peki, yeterince yararlanabiliyor muyuz?

Evet demek çok zor! Oysa, alternatif turizmin en önemli ayaklarından biri ve pek çok ülke bu konuda ciddi turist çekiyor. Örneğin Almanya, Çekya, Romanya!

Son yıllard

Yazının Devamı

Eğitim sistemi yine değişiyormuş!

5 Ocak 2020

Eğitim sistemi değişmez mi, elbette değişir. Çağ değişiyorsa, yaşam değişiyorsa, meslekler değişiyorsa, eğitim sisteminin de günümüz koşullarına göre değişmesi kaçınılmaz!

Peki, bu değişim nasıl olmalı? İşte asıl sorun bu!..

Cumhuriyet tarihi boyunca eğitimde çok önemli mesafeler kaydettik. Altyapı sorunumuz büyük ölçüde çözüldü. Eminiz ki daha da iyi olacaktır.

Peki, sıkıntı nerede?

Yazının Devamı

Siz hiç aç yattınız mı?

4 Ocak 2020

Milyonlarca üniversite öğrencisi günü tek öğün yemekle geçiriyor. Üniversiteye yürüyerek gidip, geliyor! Çünkü ceplerinde para yok!..

Bunu yıllardır yazıyorum. Dahası, tıpkı ramazan aylarında olduğu gibi, 8 ay boyunca, akşamları atıl durumda olan kamuya ait yemekhanelerde öğrencilere de bedava yemek verilse ne iyi olur diye haykırıyorum.

O da yetmedi, bakanlara, belediye başkanlarına dönemin başbakanlarına, bu önerimi tüm ayrıntılarıyla defalarca anlattım ama “Çok güzel fikir” demenin ötesine geçemediler.

Hemen her yıl yüz binlerce konut yapıyoruz ama 200-300 yurt yapamıyoruz!

Yazının Devamı

Milyonlarca öğrenci kayıp!

3 Ocak 2020

Zorunlu eğitim 12 yıla çıkalı çok oldu. Yani, doğan her çocuğun, liseyi bitirinceye kadar zorunlu eğitim kapsamında ve okulda olması gerekiyor.

Bu, sadece bir görev değil, anayasal bir zorunluluk ama gelin görün ki ilköğretimden ortaöğretime milyonlarca öğrenci arada kaybolup gidiyor!..

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) tarafından hazırlanan 2019’da Eğitim ve Sosyal Politikalar Raporu’na göre 2018-2019 eğitim öğretim yılı net okullaşma oranları ilkokul düzeyinde 91.9; ortaöğretimde ise yüzde 84.2 oldu.

İlkokulda okullaşma oranı en yüksek illerin sırasıyla Şanlıurfa, Diyarbakır ve Ağrı, ortaöğretimde ise Bolu, Rize ve Isparta olduğu belirtildi.

Doğu ve Güneydoğu illerimiz okullaşma oranlarıyla eğitimde hep geride kalırdı, şimdi ilköğretimde ilk üç sırayı paylaşmaları gerçekten çok sevindirici.

Raporda önemli tespitler var. Örneğin, “Eğitimde önceliklerin belirlenip mali ve insan kaynaklarının etkin ve verimli kullanılarak yönetilmesi artık çok daha önemli” değerlendirmesine yer verildi.

Yazının Devamı

20’li yılların ilk günü!

1 Ocak 2020

Bizden önceki nesiller, 20’li yıllar derken 1920’ler akla gelirdi. Yakın gelecekte, 2020’li yıllar konuşuluyor olacak...

1920’li yıllar, Cumhuriyet tarihimizin en zor yıllarıydı. TBMM kuruldu, Cumhuriyet ilan edildi, devrimler gerçekleşti, iç ve dış düşmanlara karşı zorlu bir mücadele verildi ve en önemlisi, Osmanlı’nın küllerinden modern bir ülke yaratıldı...

Aradan 100 yıl geçti ve yine çok zorlu bir dönemden geçiyoruz. Her şey o günden daha zor değil ama karmaşık. Ama eğer 100 yıl önceki gibi inanırsak, birlik olursak, fabrika ayarlarına dönersek, başaramayacağımız hiçbir şey yok. Ne olur, yeni yıla bu inançla girelim ve günü kurtarmak yerine, 100 yıl sonrasını düşünelim. 2120’de, bugünler konuşulurken, onlar da, şu an bizim 1920’ler için duyduğumuz gururu yaşasınlar!..

Günü kurtarma

Yazının Devamı