23 Nisan çok şey hatırlatıyor ama en çok da Millet İradesini hatırlatıyor.
Demokrasiyi sevdik hem de çok sevdik. Bu yüzden, onu korumak ve kollamak hepimizin öncelikli asli görevidir.
Demokrasiye, Meclis’e, Milletin İradesine karşı olanlar, sabote etmeye çalışanlar, hep oldu, olmaya da devam edecek.
Demokrasinin A Partisi, B Partisi, şucusu, bucusu olmaz. Demokrasiyi tıpkı ülkemiz, bayrağımız, dinimiz, imanımız ve her karış toprağımız gibi korumak zorundayız ki geleceğe çok daha güvenle bakalım.
23 Nisan 1920’de koşullar bugünkünden çok daha iyi değildi. Ama demokrasiye, Milli İradeye inanan bir Millet vardı. Milletimizin, Milli İradeye olan inancı, o günden bugüne hiç değişmedi, değişmeyecek de. Demokrasiyi zaafa uğratmaya çalışanlar, dün olduğu gibi, bugün ve yarın da bu ülkeye, bu millete, bu demokrasiye asla zarar veremeyecekler.
Ve eminiz ki hak ettikleri en büyük cezaya çarptırılacaklar...
Bu çok özel günde Mustafa Kemal ve arkadaşlarını bir kez daha minnetle anıyoruz...
Neden çocuklar?
Fethiye, fırsat buldukça gittiğim en güzel tatil yörelerimizden birisi.Doğal güzellikleri, muhteşem tarihi, göz alıcı renkler ve en önemlisi de güler yüzlü insanlarıyla farkındalık yaratıyor.
Tarımın da, lezzetlerin de, kültürün de önemli başkentlerinden biri. Tarih boyunca, hep gözden ırak kalmış.
İngilizlerin hayatın parçası olduğu, öldüklerinde burada gömüldükleri bir kentti, şimdi onlara Çinliler eklenmiş. Kafanızı nereye döndürseniz bir İngiliz ya da bir Çinli görmeniz mümkün.
Geçen yıl, kendi ‘Survivor’ları burada gerçekleşmiş ve ondan sonra gelen sayısı hızla artmış.
Çok yakında İngiliz caddeleri, İngiliz menüleri gibi Çin restoranları, Çin caddeleri de olursa hiç şaşırtıcı olmaz.
Onlar bizi görmeye geliyor, biz de burada onlarla, gitmesek de, görmesek de, onların ülkesini, kültürünü yaşamaya çalışıyoruz…
Kent, son yıllarda biraz eskimiş, biraz da heyecanını kaybetmişti, yeni Belediye Başkanları Alim Karaca ile heyecanları yerine gelmiş.
Daha önce Fethiye’nin küçük bir beldesinde görev yapan ve çok sevilen Karaca, dün bana ve Fethiyelilere şu sözü verdi:
Fethiye çok özel kentlerimizden biri.
Pek çok konuda duyarlı. Örneğin eğitim, örneğin çevre, örneğin üretim, örneğin sanat, örneğin mimari, örneğin sivil toplum örgütleri.
Emeklilerin böylesine yaşamın içinde olduğu bir başka kent zor bulursunuz. En şaşırtıcı olan ise TOKİ konutları ve beton yığını çok katlı binaların hiç olmaması. Umarız bu hep böyle devam eder!..
Ortaklar Öğretmen Okullular Derneği (Adabelenliler) Fethiye Temsilciliği’nin bir etkinliği olarak bu yıl üçüncüsü gerçekleşen Belgesel Günleri’nde olağanüstü kısa metrajlı filmler vardı. Hemen hepsi tek kelimeyle muhteşemdi. Hasan Ali Yücel, Köy Enstitüleri, Yok Olan Köy Okulları ve Taşımalı Eğitim belgeselleri ülkemizin yaşadığı değişimi, yozlaşmayı ve en önemlisi de yitirdiğimiz değerleri anlatması açısından çok çarpıcıydı. Keşke büyük kanallarda da en izlenir saatlerde yayınlanabilseler...
Fethiyelilerden beklentim, bugünkü Fethiye’yi her yönüyle cennet bir köşe haline getiren kuşakları yetiştiren o köy okullarının yeniden eski ihtişamlı günlerine dönmelerini sağlamaktır.
Yeni Başkan Alim Karaca’nın kente kazandıracağı farkındalıkların en önemlilerinden biri de bu olmalı.
Toplantıda Köy Enstitüsü ve eski öğretmen
Türkiye İstatistik Kurumu, önceki gün, 2018 yılına ilişkin çocuk istatistiklerini açıkladı. Nüfusumuzun neredeyse üçte biri çocuk.
İçinizde keşke o yıllara geri dönebilsem diye çocukluk yıllarını özlemle yâd eden çoktur.
Peki, bugünün çocukları da 20-30 yıl sonra aynı özlemi duyabilecek mi?..
Birçok ülke için, özellikle de giderek yaşlanan Avrupalılar için genç bir nüfusa sahip olmak özenilecek bir durum...
Çocuk demek gelecek demek olduğu için hayatımızdaki yeri çok başka.
İçimizde en masum olanımız onlar ama sanki en fazla hırpalanan da yine onlar.
Tamam, bazı ailelerde televizyonun kumandası onlarda olduğu için, tatillerde onların istediği yere gidildiği için, yemekler onların ağız tadına göre yapıldığı için evin reisi onlar gibi gözükse de çocuk kölelerin en başında onlar geliyor. Çünkü zamanlarının yatma dışında kalan kısmı, ya okulda, ya dershanede ya da etüt merkezlerinde geçiyor. Günde yüzlerce test çözüyor, gece gündüz, yaz kış, hafta içi, hafta sonu demeden sınavlara hazırlanıyorlar.
Gelecek öğretim yılı için kayıt telaşı çoktan başladı. Hangi okul sorusu velilerin cevabını bulmakta zorlandığı soruların başında geliyor. Özel okulların yıllık öğrenim ücretleri, ev ve araba fiyatını geçti. Yabancı dille eğitim tartışması yine gündeme geldi.
Yani, eğitim kazanı fokur fokur kaynıyor.
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, uygulamadaki aksaklıkların ortadan kaldırılacağını vurgulayarak, “Öğrencilerimizin istemediği bir okula yerleştirilmesinin de söz konusu olmayacağını rahatlıkla söyleyebilirim” demiş.
Kayıt dönemi geldiğinde umarız bu sözleri karşılık bulur, herkes istediği okula girme şansı yakalar!..
Kolej ücretleri
Gelecek öğretim yılı için ücretler açıklanmaya başladı. Fiyatlar adeta el yakıyor.
Önümüzdeki yıl 100 bin lira barajını aşan ya da yaklaşan çok okul olacak!
Köy Enstitüleri tüm ülkeyi aydınlatan bir ışıktı!
Dünya örnek aldı, biz kapattık!
Bugün, dünyanın en iyi eğitim modeli olarak kabul edilen Finlandiya modelinin çok daha gelişmişiydi!
Yaparak, yaşayarak, üreterek, sanatla, kültürle, sporla yoğrularak öğreniyor ve öğretiyorlardı.
Kapılarına kilit vurmasaydık, bugün, üreten, okuyan, düşünen, soran, sorgulayan, her alanda kalkınmış bir Türkiye olurdu!..
79. kuruluş yıl dönümlerini coşkuyla kutluyoruz.
Açılışları Atatürk’ün direktifiyle gerçekleşti, kapanışları yanlış anlamaların bir sonucu oldu.
Onlara yaşam veren
İşsizlik yine tavan yapmış!
Neden? Çünkü on binlerce mezunu olan fakültelere hâlâ öğrenci almaya devam ediyoruz.
Tanımlanmış ve eğitimi yapılan meslek çeşitliliği bizde bin, Batı’da 14 bin! Yani onlardaki meslek yelpazesi, bizdekinden 14 kat daha fazla! Onlar istedikleri mesleği seçerken, biz olanı seçmeye zorlanıyoruz...
Mezun olan herkese istihdam sağlayacak yeni bir eğitim sistemi ve insan gücü planlaması kesinlikle şart!
Ve bu, o kadar da zor değil.
Yeter ki istensin!..
Rekor kırdı
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) rakamlarına göre, işsizlik oranı ocak ayında geçen yılın aynı ayına göre 3.9 puan artışla yüzde 14.7 oldu.
Sabah 08’den gece yarısı 12’ye kadar eğitim olur mu? Eğer sınavlara hazırlanı- yorsanız, hele bir de iddialıysanız, buna mecbursunuz...
Sınav yarışı konusunda pek çok örnek gördüm ama bu kadarını görmemiştim. Öğrenciler neredeyse okulda yatıp kalkacaklar.
Tam bir kölelik ve üstüne üstlük bir de yıllık öğrenim ücreti olarak 70 bin lira veriyorsun... Benzeri liselerden Türkiye’nin hemen her yerinde var ve öğrencilere bu en büyük kötülüğü yapanlar da, okul sahiplerinden çok anne babalar!
Lise 3 ve 4. sınıflarda sanat, spor dersleri ile kulüp faaliyetleri tümüyle kaldırılmış. Olimpik havuzlar ve spor salonları göstermelik olmanın ötesine geçmiyor ki nereye giderseniz gidin bomboş!
Bir yerlerde bir değil, bin hata yapıyoruz, şikâyetçi olmayanımız yok ama sınav kölesi yetiştirmenin ötesine geçemiyoruz!..
Müfredat değişecekmiş!
Müfredat programları değişecek, ders yükü azalacak, teneffüsler uzayacak, sınavlar kaldırılacak, çocuklar çocukluğunu, gençler gençliğini yaşayacak, ilgi ve yeteneğe göre eğitim yapılacak. Hepsi kulağa hoş geliyor. Yıllardır aynı söylem. Keşke gerçekleşse de alkışlasak!..
Milli Eğitim Bakanlığı, proje üretmekten yılmadı. Yılacağa da benzemiyor. Çünkü her gelen bakan, kend