Peki, YÖK’e kim karne verecek?

6 Mart 2019

YÖK üniversitelere karne verecekmiş.

Üretken üniversiteler ile yatan üniversiteler arasındaki farkı belirleyip, bunu kamuoyuyla paylaşıyor olması çok yerinde bir karar!

Belirlediği kriterlerin tümü çok önemli.

Eleştirmek için değil ama verilen karnenin çok daha sağlıklı olması açısından, kendilerine birkaç öneride bulunmak istiyoruz. Ama önce gelin, YÖK’ün kalite ve başarı odaklı kriterlerine bir göz atalım:

- Mezunların, KPSS ve ALES gibi merkezi sınavlardaki başarıları,

- Mezun olan doktora öğrenci sayısı,

- Teknokent projelerine katılan öğrenci sayısı,

- Üniversitenin doluluk oranı,

Yazının Devamı

Oyun sadece oyun değildir!

5 Mart 2019

Öğrenmenin en iyi yolu oyun diyenler de var, oyunu boşa harcanan zaman olarak görenler de...

Hatta bir adım ötesine gidildiğinde, dijital oyunların çocuklarımızı zombileştirdiğini iddia edenlere de rastlamak mümkün!

Peki, doğru olan ne?

Daha da doğrusu, oyun sadece oyun mu?..

Oyun, insanoğlunun var olduğu ilk günden bu yana hep vardı, olmaya da devam edecek.

Dönemin özelliklerine göre, araçlar hep değişse de özü aynı.

Taş devrinde taşla oynandı, dijital çağda da bilgisayarla, mobil telefonlarla, tabletle oynanıyor...

Körebe, çelik çomak, saklambaç, beştaş, yakar top, seksek, çatlak patlak, birdirbir, ip atlama, bezirgânbaşı, mendil kapmaca, ortada sıçan, istop, uzun eşek, misket, topaç çevirmece, çelik çomak, hemen hepsi bir dönemin çok popüler oyunlarıydı, bugün ise bırakın oynamayı, ismini bile hatırlayan yok!..

Yazının Devamı

Turizmde artılarımız, eksiklerimiz ve zaaflarımız?

3 Mart 2019

Turizm cenneti olması gereken ülkelerden biriyiz.

Turizm için ne gerekiyorsa fazlasıyla var.

Tarih dersen tarih, kültür dersen kültür, mutfak dersen mutfak, deniz, kum, güneş dersen hepsinde fazlasıyla var.

Peki, dünya turizm pastasından yeterince pay alabiliyor muyuz?

Evet demek mümkün değil.

Evet, gelen turist sayısı bir artıyor, bir azalıyor, sonra tekrar artıyor ama hepsi o kadar.

Gereken patlama bir türlü gerçekleşmiyor.

100 milyon turist hayali kurmaya bile korkuyoruz.

Yazının Devamı

Çocuklarımızın geleceği ve doğru bilinen yanlışlar

3 Mart 2019

Eğitimde öylesine vahim hatalar yapıyoruz ki en büyük yanlışları, en önemli hataları, bile bile doğru kabul ediyoruz.

Etik değerler yerlerde sürünüyor. Bencillik aldı başını gidiyor. Hataları doğruyla düzeltmek yerine, yanlışı yanlışla düzeltmeye çalışıyoruz...

Hasta olmadan rapor almayı, şişirilmiş notla puan kazanmayı, torpille işe girmeyi, okula gitmeden gidiyormuş gibi gözükmeyi bir hak olarak görüyoruz, çünkü başkaları da yapıyor ve bunu yapmayanlar kendini enayi hissediyor.

İçimizde en masum olan onlar yani çocuklarımız. Çünkü onları bu noktaya biz getirdik. Düzeltecek olan da yine bizleriz. Hem de hiç geç kalmadan!..

Öğrenci gözüyle!

Gelinen noktanın özetini, gelin, masumane duygularıyla dile getiren bir öğrenciden dinleyelim:

“Sayın Abbas Güçlü, az önce ‘Eğitime şaşı bakan MEB mi, YÖK ve ÖSYM mi?’ başlıklı yazınızı okuyordum, size ulaşmasını umarak ben de bir şeyler söylemek istedim.

Ben, bir 12. sınıf öğrencisiyim ve üniversite sınavında okul yıl sonu notlarının fazla etki etmemesinden memnunum.

Yazının Devamı

Üniversiteyi terk eden sayısı neden artıyor?

2 Mart 2019

Fazla değil, 10 yıl öncesine kadar üniversite mezunu olmak çok önemli bir ayrıcalıktı.
Şu an ise ne üniversitelerin ne de üniversite mezunlarının yüzüne bakan yok.
Okuyamayan bin pişmansa, mezun olanlar on bin pişman!
Yarıda bırakan ya da atılma durumuna gelen hemen herkesin farklı bir gerekçesi var. Ama sanki en önemlisi, yaptıkları maddi ve manevi fedakârlığın karşılığını alamamaları.
İsterseniz gelin önce bu yöndeki tespitlere bir göz atalım, sonra da bu çıkmazdan nasıl kurutuluruz, ona cevap arayalım.

Bırakan bırakana

Milli Eğitim Bakanlığı’nın paylaştığı verilere göre geçen yıl Türkiye’de üniversite öğrenimini yarıda bırakanların sayısı yüzde 92 artışla 408 bini aştı.

Yazının Devamı

Eğitime şaşı bakan MEB mi, YÖK ve ÖSYM mi?

1 Mart 2019

Eğitimin, ana-okulundan üniversiteye kadar olan bölümüne MEB yön veriyor. Üniversite ve sonrasında ise YÖK söz sahibi.

Liselere giriş sınavını MEB yapıyor, üniversiteye girişte ise kuralları YÖK koyuyor, ÖSYM uyguluyor.

Yani dışarıdan bakıldığında, eğitim bir bütün olması gerekirken, parçalı bulutlu gözüküyor.

Olay sadece görüntüde kalsa, elbette o kadar önemli değil. Ama en temel konularda, farklı bakış açısına sahiplerse, işte o zaman kafa karışıklığı yaratır ki bunun da kimseye bir yararı olmaz!..

Türk eğitim sistemi sınav odaklı bir yapıya sahip.

Yani her ne kadar aksini savunanlar olsa da sınav başarısı her şeyin önüne geçti.

Bu yüzdendir ki öğrencileri dershanelerden kurtarıp okula çekmek için lise ve üniversitelere girişte okul başarı puanı etkili hale getirildi.

Zaten pek çok ülkede de okul başarı puanı, bir üst öğretim kurumlara girişte en önemli kriterlerden biri. Ama bizim gibi, standart bir ölçme değerlendirme sistemi olmayan ülkelerde, bu, tek başına yeterli olmuyor. Çünkü şişirilmiş hormonlu notlar, her şeyi gölgede bırakabiliyor.

Yazının Devamı

PEKİ, SİZ NE KADAR SAMİMİSİNİZ?

27 Şubat 2019

Bugün için ülkemizin en önemli üç sorunu nedir diye sosyolojik bir araştırma yapılsa, eminim ki ilk üçten biri, kesinlikle, samimiyet olacaktır!

Neden? Çünkü hiçbirimiz karşımızdakinin samimiyetine inanmıyoruz.

İnanmadığımız için de güvenmiyor, güvenmediğimiz için de onu, söylediklerini ve yaptıklarını ciddiye almıyoruz.

Peki, biz samimi miyiz?

Hayır? Çünkü samimi olmayana güvenilmez gibi çok katı bir algıya sahibiz.

Peki, samimi olmayana gerçekten de güvenilmez mi?

Daha da önemlisi samimi olmanın koşulları ne?

Kim, kime göre samimi, kime göre riyakâr?..

Yazının Devamı

Kar tatili, boş kontenjanlar, YÖK, MEB ve işsizlik

26 Şubat 2019

İstanbul’da okullar dün tatildi.

Peki, gerekli miydi?

Pek çoğumuz için sanki hiç gerek yoktu.

Çünkü tüm ara ve ana yollar açıktı.

Bu yıl bir hayli benzeri tatil oldu.

Görünen o ki havalar yine bozacak ve kar tatilleri kaldığı yerden devam edecek.

Peki, yasa gereği, bu ekstra tatil günleri için aynı gün ve sayıda telafi eğitimi gerçekleştirilecek mi?..

Temel Eğitim Yasası, çok açık: Ülkemizde, eğitim süresi 180 iş günü!

Yazının Devamı