Zor günlerden geçiyoruz. Her şey arapsaçına dönmüş durumda.
Pek çok konuda aynı şeyleri düşünüyoruz, söylüyoruz ama iş uygulamaya gelince, çok farklı noktalara savruluyoruz.
Demokrasi, bilim, adalet ve özgürlük olmazsa olmazlarımızın başında geliyor.
Ama gün geliyor, bu konudaki en doğru sözleri söyleyen de en aykırı uygulamalara imza atan da yine biz oluyoruz.
Demokraside, bilimde, yargıda, özgürlüklerde, evrensel kurallar vardır.
Bunlar ne zamana göre ne de kişiden kişiye göre değişir.
Doğru, doğrudur.
Hepimizin haya- tında çok önemli karar arifeleri vardır.
Yüz binlerce üniversite adayı da şimdi o durumda.
Peki, hayatımızın en önemli kararları neler?
Geriye dönüp baktığımızda, nerede hata yaptım dediğiniz oluyor mu?
Daha da önemlisi, bugün olsa yine aynısını yapardım dediğiniz tercihleriniz neler?
Örneğin okul seçimleriniz, meslek ve iş tercihiniz, evliliğiniz, banka ve araba seçiminiz, yaşadığınız kent ve daha pek çok konuda aldığınız kararlardan, yaptığınız tercihlerden ne kadar memnunsunuz?
Öyle kararlar var ki çok önemli.
Üniversite tercih süreci yarın gece sona eriyor.
Listesini hâlâ hazırlamayan, son gün, son saatleri bekleyen yüz binler var.
Bu arada, tercih sürecini resmen tamamlayanlar da, eğer isterlerse, yarın gece saat 24.00’e kadar listelerinde değişiklik yapabilecekler.
İşte bu yüzden, hemen her yıl on binlerce aday gibi sizlerin de tercih kurbanları arasına katılmamanız için son hatırlatmalarda bulunmak istiyoruz.
En ufak bir bilgi hayatınızın akışını değiştirebilir, sizi büyük yanlışlardan kurtarabilir.
Çünkü bu sürecin tekrarı, düzeltmesi yok ve ÖSYM hemen her konuda olduğu gibi bu konuda da çok gaddar!.
Neden önemli?
Hemen herkesin kendine göre doğruları var.
Ve herkes kendine göre haklı.
Peki, gerçek doğru hangisi?..
Yasalar, mahkemeler, ombudsmanlar, hakem heyetleri, temyiz mahkemeleri ve benzeri kurumlar işte hep bu yüzden kurulmuş.
O da yetmemiş, uluslararası kurumlara ihtiyaç duyulmuş, kurtarıcı olarak onlara kucak açılmış.
Ama zaman içerisinde gördük ki hiçbiri bir işe yaramıyor ya da olaylara şaşı bakıyor.
Balkanlar’daki savaşlarda Müslüman azınlığa karşı yapılan zorbalık yıllarca sürdü ve Batılı ülkeler ile onların oluşturduğu uluslararası kurumlar olup bitenleri sadece seyrettiler.
Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz ve YÖK Başkanı Yekta Saraç, ikinci kez aynı göreve atandılar.
Görünen o ki Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın her iki isme yönelik güveni artarak devam ediyor.
Bu da Beştepe’nin, anaokulundan üniversiteye, eğitimin gidişatından memnuniyeti gösteriyor.
Peki, kamuoyu da eğitimin genel gidişatından memnun mu?
Evet demek çok zor.
Üniversitelerde Yekta Hoca’dan sonra iyileşmeye yönelik atılan adımlar var ama Milli Eğitim için aynı şeyleri söylemek abartılı olur.
Bakan Yılmaz, eğitimi öğrenmeye çalışıyor. Bakanlığı daha önceki bakanlar döneminde olduğu gibi hâlâ Müsteşar Yusuf Tekin yönetiyor algısı hakim ki bunu kanıtlayan pek çok emare var.
Birkaç gündür Almanya’dayım.
Tepedeki gerginlik, sokağa da yansımış gözüküyor.
Hükümetler, neredeyse hemen her gün, karşılıklı ültimatom verirken, halklar arasındaki mesafeli duruş da daha bir göze batar hale gelmiş.
Örneğin, döner satışları bile giderek artan bir şekilde azalmaya başlamış.
Tatil denilince ilk tercihleri Türkiye iken, şimdi akıllarına bile getirmiyorlar...
Türk nüfusunun en yoğun olduğu kentlerden biri de başkent Berlin.
Adeta bizden bir şehir gibi ve hiç yabancılık çekmiyorsunuz.
Dönerciler gibi taksicilerin yüzde 90’a yakını da Türk ve bazı semtlerde, her köşe başında Türkçe bir tabela görmeniz mümkün!
Görünen o ki, üniversite tercihleri konusunda kafalar hâlâ karma karışık.
Ne kadar uyarsak, ne kadar bu konuya daha çok kafa yorun desek de, özellikle orta ve alt puana sahip adaylar, açıkta kalırım korkusuyla, her yere saldırıyor. Aman bir yer olsun da neresi olursa olsun anlayışı içerisindeler. İşte yanlışların en büyüğü bu!
Daha önce defalarca, uyardık, birinci tercihinize girme şansınız ne ise son tercihinize girme şansınız da o kadar, hatta daha fazla. Bu yüzden, kazanıp da, gidip kayıt yaptırmayacağınız, hatta okumayacağınız bölümleri, kesinlikle tercih listesine almayın. Yoksa gelecek yılı da risk altına sokmuş olursunuz. Çünkü orta öğretim başarı puanınız, yarı yarıya düşecektir...
Böyle sıralama olmaz
Bir okurumuzdan şöyle bir mail geldi. Destek istiyor. Söylenecek çok söz var ama önce gelin bir maile göz atalım:
“Günaydın, ilginize çok çok teşekkür ederiz. Tercih sıralamamız:
1- Tokat(Gazi Osman Paşa Üniversitesi)
2- Sinop
Hem liselere, hem de üniversitelere girişte, burs dağıtan dağıtana.
Özellerden sonra, kısıtlı da olsa, devletler de bu kervana katıldı.
Öğretim ücretinin, bir bölümünü ya da tamamını almayan da var, üste para veren de. Yeter ki puanınız yüksek olsun.
Onlara hava atacakları bir albeniniz bulunsun. İşte bu noktada çok, hem de çok dikkatli olmanızda yarar var.
Pek çok lise ya da üniversite, maalesef, sizi oraya yönlendirinceye kadar döktükleri dillerin, verdikleri vaatlerin arkasında durmuyor. Burs konusunda yapacağınız sözleşmeler kesinlikle, yazılı metinlere dayanmalı ve bir öğretim yılı için değil, üniversite bitinceye kadar olmalı.
Hangi durumlarda kaldırılıyor, çok iyi incelemelisiniz. Daha da önemlisi, çok pahalı üniversitelerde sadece öğretim bursu yetmez, yemek, ulaşım, barınma, kitap ve etkinlikler gibi detayları da mutlaka düşünmelisiniz, yoksa karşınıza öyle faturalar çıkar ki, bizim burada ne işimiz vardı noktasına gelebilirsiniz.
Ayrıca, sırf iyi burs veriyor diye elinizdeki çok iyi puanları harcarsanız, ileride derin hayal kırıklıkları yaşayabilirsiniz.
Önceki yıl, şampiyon öğrencilerden birisi, kendi alanındaki en iyi üniversitenin rektörü ile görüşüp, bana ne veriyorsunuz d