YGS’de başarısız olan adaylar mı yoksa MEB, ÖSYM ve aileler mi?

30 Mart 2017

Bir üniversite sınavı daha geride kaldı ama görünen o ki sonuçları daha çok uzun süre tartışılacak.
Ortada çok çarpıcı tespitler var.
Başarı yerlerde sürünüyor ama nedense bu kara tabloyu hiç kimse kabullenmiyor.
Sınava giren 2 milyon 162 bin adaydan bir milyon 400 bini Temel Matematik ve Fen testlerinin yer aldığı YGS-1 ve YGS-2’de 180 puan barajını aşamadı.
Eğitim sistemimiz açısından bu tam bir fiyasko!
Peki, bu başarısızlığın sorumlusu kim?
Öğrencilere hiçbir donanım kazandırmayan MEB mi, adaylara hiç görmedikleri derslerden soru soran ve tavşanla kaplumbağayı aynı yarışa sokan ÖSYM mi, yoksa tüm bu olup bitenlere seyirci kalan aileler mi?

Yazının Devamı

9.45 adayları perişan etti

29 Mart 2017

Üniversite sınav sonuçları, dün, adaylara ve yakınlarına, eziyetin her türlüsü çektirildikten sonra, akşam saatlerinde açıklandı.

Çok çarpıcı tespitler var.

Sınavı iptal edilen aday sayısı, geçen yıllara göre üç kat, sınava girmeyen aday sayısı da iki kat arttı.

Son üç yılın ortalamalarına bakıldığında, bu sayıların bu kadar fazla artmasının tek açıklaması var, o da 9.45 kuralı. Yani 10.00’da başlayacak sınava 9.45’ten sonra kimsenin alınmaması, alınanların da sınavlarının iptal edilmesi.

Rakamlar ilginç!

2015’te 492, 2016’da 473 adayın sınavı iptal edilirken, bu yıl, bu sayı, birden bire üç kat artarak bin 457’ye yükseliyor.

Ankara’dan gelen duyumlar da, artışın nedeni 9.45 kuralı yönünde.

Bazı salonlarda, 9.45’ten sonra sınava alınan adayların sınavları iptal edilmiş, alanlar hakkında da soruşturma açılmış!

Yazının Devamı

YGS adaylarının dünkü ruh hali!

29 Mart 2017

İki milyondan fazla genç için dün çok zor bir gündü.

Sabahın erken saatlerinden itibaren sınav sonuçlarının açıklanmasını beklediler.

Akşama kadar da kıvranıp durdular.

ÖSYM sanki sınav merkezi değil, eziyet merkezi.

Şu saatte açıklıyorum dese, adaylar sürekli, ÖSYM’nin internet sitesini aramaz, onlar da, sisteme aşırı yüklenme olmadığı için, daha rahat yükleme yapar ve sonuçları daha erken açıklayabilirlerdi.

Saat verirsek, hepsi o anda yüklenir ve sistem kilitlenir diyorlar.

Onun da çaresi var!

Belli numarayla başlayanlar şu saatte, diğerleri de bu saatte diye, kademeli bir açıklama yapılabilirdi.

Yazının Devamı

9.45 mağdurları, ÖSYM ve tartışılan kurallar?

28 Mart 2017

Tıpkı demokrasilerde olduğu gibi eğitimde de yasalar, yönetmelikler, kurallar, herkes için! Ama bu, hiçbir zaman, bireysel hakların önemsiz olduğu anlamına gelmemeli!

Kurallar, istismar edilmediği ve başkalarının hakkını çiğnemediği sürece, tek kişi de olsa, o kişinin hakkına saygı duyulmalıdır!..

Üniversite birinci basamak sınavı YGS sonuçları bugün açıklanıyor.

Gelen duyumlara göre, ÖSYM’nin katı kuralları, sadece, 10.00’da başlayacak sınava 09.46’da gelenleri yakmakla kalmamış, 09.50’de sınava alınan adayların sınavını da iptal etmiş ve o adayları salona alan görevliler hakkında da soruşturma başlatmış!

Bu tartışma da pek çok konuda olduğu gibi toplumu ikiye böldü.

Kural kuraldır, ona uymak gerekir diyenler, yapılanları haklı buluyor, ÖSYM’ye destek çıkıyor!

Her şey bizler için, hiç kimsenin hakkı zayi olmasın diyenlerin savunması ise, başkalarının hakkı yenmediği ve menfaat sağlanmadığı sürece, hiç ama hiç kimsenin hak kaybına uğramaması yönünde...

Bakalım, bugün açıklanan sınav sonuçları çerçevesinde, kaç adayın daha, hangi gerekçelerle sınavı iptal edilecek?..

Yazının Devamı

Okul ve meslek seçiminde ne kadar bilinçliyiz?

26 Mart 2017

Anaoku- lundan üniver- siteye ya da mastırdan doktoraya, beklentilerimiz neler?
Bir öğretim kurumu ya da bir meslek seçerken, özellikle nelere dikkat etmeliyiz? Okul seçerken, sınav başarılarına mı, giriş puanlarına mı yoksa öğrenciye kazandırdığı genel donanıma mı bakmalıyız?..
Peki ya meslek seçiminde tercihimiz hangi yönde olmalı? İlgi ve yeteneklerimiz doğrultusunda mı yoksa iş garantisi olan meslekler yönünde mi? Hemen her konuda olduğu gibi bu konuda da doğru bildiğimiz pek çok yanlış var.
Örneğin, en iyi okulların en yüksek puanla öğrenci alan okullar olduğunu, en iyi mesleğin de en çok kazandıran olduğunu sanmak gibi!..
Aslına bakılırsa okul ve meslekleri sadece akademik performanslarına ya da popülaritelerine göre değil, en az 8-10 kritere göre değerlendirmekte yarar var.
Sınav başarısı ve iş garantisi bunlardan sadece ve sadece biri olabilir, o kadar!
Diğer tüm kriterleri bir kenara itip, başarı ve kazanç odaklı bir seçim yaptığınızda, çocuğunuza belki de en büyük kötülüğü yapmış oluyorsunuz!

Yazının Devamı

Güya kapanacaklardı, tüm okullar dershane oldu!

25 Mart 2017

Dershaneye mi karşıydık yoksa dershane
sözcüğüne mi?
Görünen o ki, içimize sindiremediğimiz, dershane sözcüğüymüş!
Çünkü çocuklara çocukluğunu, gençlere gençliğini yaşatmayan yarış atı sistemi aynen devam ediyor.
Eski sistemin devam etmesi, herkes bir yana, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı yapılan en büyük saygısızlıktır.
Onun bu konudaki çabalarını boşa çıkartmaktır.
Erdoğan, eziyete dönüşen bu sistemin tümüyle ortadan kaldırılması için 15 yıldır talimat veriyor. Ama nedense kendi atadığı Milli Eğitim bakanları bile onu yeterince anlayamadı.

Yazının Devamı

Resim mi flu yoksa bizler mi şaşıyız?

24 Mart 2017

Bazılarımız şaşı ama hangimiz?
Aynı olaya, aynı resme, aynı Anayasa’ya, aynı tarihe, aynı maça, aynı ekonomiye bakıp da bu kadar farklı yorum başka türlü olmaz!
Birimizin ak dediğine diğerimiz kara diyor, birilerimizin yerin dibine batırdığını diğerimiz göklere çıkarıyor.
En tartışılmaz metinlerden biri olan Anayasa’ya bakış açımız bile farklı değil.
Ekonomi ya da futbol söz konusu olduğunda, iş daha da bir içinden çıkılmaz hale gelebiliyor.
Üniversiteler ne için var? Bunun için.
Ama nedense biri bile çıkıp, sosyolojik anlamda nasıl bir transformasyon geçiriyoruz bunu bize anlatmıyor...

Yazının Devamı

Yollar onu çok özleyecek!

22 Mart 2017

Tayfun Talipoğlu hızlı yaşayıp, genç ölenlerden.

Gazeteciliğe Milliyet’te başlamış ve uzun yıllar Ankara’da eğitim muhabirliği yapmıştı.

Ne zaman bir araya gelsek, o günleri hatırlatır, “Beni çok sıkıştırırdın, bu yüzden eğitimi bırakıp dağlara, taşlara vurdum kendimi” derdi.

Ben de, “Bak, iyi ki öyle yapmışım, bu sayede sen Türkiye’yi, Türkiye de seni tanıdı” der, kendime pay çıkarırdım.

Dünya tatlısı, dost canlısı, sevgi dolu biriydi.

Kabına sığmazdı.

Mülkiye mezunuydu, siyasi görüşü nedeniyle üzerini çizmişlerdi, arkadaşlarım kaymakam, vali oldu, ben hâlâ yollardayım diye dert yanacak gibi olur, sonra da tercihinden memnun olurdu.

Öğrenciyken harçlığını, barlarda, düğünlerde piyano çalıp, şarkı söyleyerek çıkarttığını hiç saklamaz, ortamını bulduğunda da eğlendirmeye bayılırdı...

Yazının Devamı