Abbas Güçlü

LYS açıklandı. Tercihler pazartesi günü başlayacak ama yanlış soru, yanlış diploma notu ve yanlış net sayısı iddiaları olanca hızıyla devam ediyor.

Sınav sonuçlarıyla ilgili itirazlar her yıl olur ama sanki bu yıl biraz daha fazla. Bu tartışmaları sona erdirmenin en iyi yolu ise, ÖSYM’nin şeffaflaşması. Her soruya içtenlikle cevap vermesi. Ama nedense, kamuoyu önüne çıkmaktan ısrarla kaçıyorlar.

Bu arada da sonuç belgelerini bir an önce internete yükleyebilirler, yanlış olduğu iddia edilen her soruyla ilgili argümanlarını ortaya koyabilirler. Yine aynı şekilde diploma notlarındaki hataları da anında düzeltebilirler.

İşte o zaman herkes, elindeki diploma notu ve net sayılarıyla ÖSYM’dekileri karşılaştırır, haklıysa üzerine gider, haksızsa da susar oturur.

ÖSYM’nin şu günlerde iş yükü eminiz ki çok fazla ama adayları rahatlatmadan huzura kavuşmaları hiç de kolay gözükmüyor. Çünkü adeta hedef tahtası haline geldiler.

Her zaman öğrenci ve velilere sabır diliyorduk, şimdi ise onlara diliyoruz. Çünkü bu zor günler de öyle ya da böyle geçecektir...

İşte bu üç konuda gelen yüzlerce itiraz arasında, en çarpıcı olanlardan bazıları...

Mezuniyet notları

Hem TEOG’da hem de LYS’de notu kıt okullardan mezun olanlar sınav puanlarına okul başarı puanları eklenince on binlerce sıra geriye düştüler. Bol keseden not veren okullardan mezun olanlar ise avantajlı duruma geçti

Lise ve üniversite giriş sınavındaki mağdurlara bir yenisi daha eklendi.

Notu kıt okullardan mezun olan öğrenciler, sınav puanlarına, okul başarı puanları eklenince on binlerce sıra geriye düştüler.

Bol keseden not veren hatta bu işin ticaretini yapan özel okullardan mezun öğrenciler ise şişirilmiş notlar sayesinde on binlerce sıra üste çıktılar...

Ciddi okullarda karne notları gıdım gıdım verilirken, pek çok okulda karne notları adeta ulufe gibi dağıtıldı.

İşte bu yüzden sınavda başarılı olan öğrenciler yerleştirme puanları açıklandığında on binlerce sıra gerilerken, şişirilmiş notlarla hormonlanan torpilli adaylar, on binlerce sıra öne geçtiler.

Söz konusu durum hem TEOG’da hem de LYS’de yaşandı.

Ham puan dediğimiz sınav puanları ile okul başarı puanı eklenmiş yerleştirme puanlarını kıyasladığınızda bu adaletsizliği çok daha net görebilirsiniz.

LYS’de 30 Geometri sorusunda Türkiye ortalaması 3.78.Matematikte de daha iyi değil. 50 soruda 9.72.
Diğer testlere baktığımızda durum hiç de parlak değil.
MEB acaba bu sonuçlara bakıp hiç ders çıkartıyor mu?
Mezunlarımız soruların üçte birini dahi niye cevaplayamıyor diye üzülüyor mu?
Hiç sanmıyoruz.
Eğer zerre kadar umurlarında olsaydı önlem alırlardı. Çünkü bu tablo iyileşeceğine daha da kötüleşiyor…
Peki, en başarılı liseler hangileriydi?

Türkiye’de öğrenci ya da veli olmaktan daha eziyet verici bir durum yok. Hele ki şu günlerde.
Dünyanın hiçbir medeni ülkesinde, sınavlar, kayıtlar, nakiller böylesine eziyete dönüşmüyor.
MEB Hata Bakanlığı’na, ÖSYM de Hata Merkezi’ne dönüştü.
MEB’den sonra dün de ÖSYM 3 soruyu iptal etti.
Milyonlarca gencin geleceğine yön veren bu iki kurum, yanlışsız bir sınav dahi yapamaz hale geldi. Gerisini artık siz düşünün...
Bu hatalardan birini öğrenciler yapacak olsa, hayatları kayıyor ama nedense bu kurumlar ve bu kurumları yönetenler daha da güçleniyor.
ÖSYM, sınav sonuçlarını açıklayıncaya kadar adaylara ve yakınlarına adeta dokuz doğurttu.

Olası bir koalisyon hükü- metinde Milli Eğitim Bakanlığı’nı hangi parti alacak?
AKP mi?
10 yılda 5 bakan değiştirdiler. Her gelen bir öncekini arattı. Bırakın başkalarını, kendileri bile kendi bakanlarını beğenmedi. Onların “iş bilmezliği” yüzünden çok oy kaybettiler. Bu yüzden, bu bizi aşıyor diye, her kim isterse, alın sizin olsun derlerse hiç şaşırtıcı olmaz.
CHP mi?
Çok hevesli olabilirler. Ama bu işi kim yapacak sorusunu sorduğunuzda saatlerce düşünüyorlar. Kafalarında geleceğe yönelik bir plan, program olduğunu söylemek abartı olur. Eğer onlarda kalırsa, el yordamıyla yol alacakları kesin!
MHP mi?
Her koalisyon hükümetinde MEB’i özellikle istiyorlar ama nedense onlara hiç verilmiyor. Eğitim konusuna ciddi anlamda kafa yorduklarını bugüne kadar çok fazla görmedik. Eğitimin en sancılı dönemlerinde bile müdahil olmadılar.

Milyon- larca veli ve öğrenci günlerdir hop oturup hop kalkıyor.

Sinir katsayıları tavan yapmış durumda.

Kendisi, çocuğu ya da yakını liseye ya da üniversiteye girecek olan birine bir dokunun bin ah işitin.

Hemen hepsi TEOG ve LYS’de yaşananlar yüzünden darmaduman olmuş durumdalar...

MEB daha önceki sınavlarda olduğu gibi bu yıl da her şeyi eline yüzüne bulaştırdı.

Keşke bu kadarla kalsa!

Önümüzdeki günlerde daha büyük eziyetler yaşanırsa hiç şaşırtıcı olmaz. Çünkü ne yapmaya çalıştıklarını anlamak mümkün değil.

Yeni bir hükümetin bir an önce kurulmasını herkes çok istiyor ama en çok da eğitim camiası. Yoksa, yol kat etmeleri mümkün değil...

Üniversite tercihleri başlamak üzere. Bu yüzden üniversite tanıtımlarından geçilmiyor. Ve hemen hemen hepsi de en iyisi biziz diyor.

Peki, doğru olan ne?

Kim kime göre daha iyi?

Daha da önemlisi, hangi kritere göre en iyisi onlar?

Ve peş peşe açıklanan üniversite reyting sıralamalarından doğru olan hangisi?

Her sıralamaya olduğu gibi, üniversitelerin başarı sıralamasına da eleştiriler var.

Umduklarından daha da iyi bir sırada olanlar hallerinden memnun. Ama popülariteleriyle, sıralamadaki yerleri taban tabana zıt üniversiteler ya suskunlar ya da kriterleri objektif bulmuyorlar.

Gelin bir de şu kritere göre sıralama yapın, bakın her şey nasıl da değişecek diyorlar...

Üniversite sınav sonuçlarının dün açıklanmaması derin hayal kırıklığı yarattı. Yüzbinlerce aday, sosyal medyada ÖSYM’ye veryansın etti.

Geçen yıl çok kısa sürede açıklanan LYS sonuçları bu yıl neden gecikti?

Milyonlarca aday, veli, öğretmen ve ilgili bu sorunun cevabını arıyor.

Fazla uzağa gitmeye gerek yok. ÖSYM’nin yeni Patronu Prof. Dr. Ömer Demir, geçen hafta bunun böyle olacağının sinyalini vermişti.

İşte Prof. Demir’in LYS sonuçlarının ne zaman açıklanacağına ilişkin o sözleri:

Geç olsun ama...

“Sınav sonuçlarını açıklarken süre konusunda sürpriz yapmak gibi bir iddiamız yok. Önemli olan, sağlıklı şekilde sonuçları üretelim. Çünkü sürprizin kurumsal açıdan maliyeti şu; sabaha kadar kişileri çalıştırmak zorundasınız, yorgun bir şekilde hata yapma riski olabiliyor. Dolayısıyla süreyi öne çekme konusunda çok özel bir gayretimiz olmayacak. Ama makul bir süre içinde açıklamaya çalışacağız.”

Peki, sonuçlar ne zaman açıklanır?