Abbas Güçlü

YÖK ne yapsa yeridir diye bir tekerleme var. Artık ne yapsa hiç şaşırtıcı olmaz diyoruz. Ama bazen öyle kararlar alıyor ki ağzınız açık kalıyor.

Eminim ki attıkları her adıma yönelik olarak, onların da bir gerekçesi vardır. Ancak bunu hem ilgili kişilerle hem de kamuoyuyla paylaşmaları gerekir. Ayrıca devlet olmanın bir gereği olarak, verdikleri sözün arkasında durmaları beklenir.

İşte çok çarpıcı bir YÖK hikâyesi!..

Hastaneleri yok saydı!

YÖK 2012’de 5 üniversite ile 5 yıllığına bir protokol imzaladı. Ama ne olduysa oldu ve 28 Mayıs’ta yeni bir karar alarak bu protokolü tek taraflı olarak iptal etti. Onun bu iptali üzerine Sosyal Güvenlik Kurumu da 31 Mayıs gecesi 00:15’te hiçbir tebligat yapmadan bu hastanelerin SGK ile olan kontağını bitirdi.

Peki, Medipol Üniversitesi, Bilim üniversitesi, Acıbadem Üniversitesi, İzmir Üniversitesi ve Yeni Yüzyıl Üniversitesi’yle YÖK ve SGK arasındaki bu protokol neyi öngörüyor?

Daha da önemlisi, en eskisi 2.5 yıl, en yenisi de bir yıl önce imzalanmış 5 yıllık protokollerin ani feshi, üniversiteleri nasıl etkileyecek?

İşte düne kadar üniversite hastanesi kimliği taşıyan hastanelerin, bir anda bu kimliklerinin kaldırılmasıyla ilgili şikâyetler:

LYS Maratonu’nda dün Matematik, Geometri ve Yabancı Dil oturumları vardı.

Cumartesi günkü kolay Sosyal Bilimler sınavından sonra, dünkü Matematik ve Geometri testleri adaylar üzerinde adeta soğuk duş etkisi yarattı.

Sorular öylesine zor ve alışılagelmişin dışındaydı ki sınavdan çıkanın yüzünden düşen bin parçaydı.

İyi gitti diyen hele hele tümünü yaptım diyen yok gibiydi. Her iki testte de bu yıl ortalamalar önceki yılların çok altına inerse hiç şaşırmamak gerekir.

LYS’ler bir başarı sınavı değil de sıralama sınavı olduğu için panik olmamak lazım. Çünkü sizin için zor olan başkaları için de zordu. Yani ille de şu kadar soru yapmanız gerekmiyor, ortalamaların üzerine çıktığınızda örneğin 10 netiniz de olsa, başarılı sayılırsınız...

2014 LYS Matematik’te Türkiye ortalaması 50 soruda 9.72 Geometri’de ise 30 soru da 5.47’ydi. Bu yıl bu ortalamaların daha da aşağı inmesi bekleniyor...

ÖSYM’de görünen o ki sadece Başkan değişmedi. Soru hazırlayan ekipler de önemli ölçüde değişmiş ki, sorular böylesine farklılaşmış...

Peki, sınav sonuçları ne zaman açıklanır?

LYS-4 dün yapıldı. Genel değerlendirme, soruların çok kolay olduğu yönünde. Ama sanki adayların geneli böyle düşünmüyor. www.egitimajansi.com’daki ankete göre, katılımcıların yüzde 63’ü soruları zor bulmuş!..

İptali gerektiren bir soru, şu an yok gibi ama soruların tümü açıklanmadan ne söylense yalan olur… Tarih, Coğrafya, Felsefe Grubu ve Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi testlerinden oluşan LYS-4’te uzun paragraflı sorular dikkat çekti. Ama buna rağmen zaman sorunu yaşanmadı.

Soruların çoğunun yoruma dayalı olması, özellikle çok okuyan adayların işini kolaylaştırdı.

Okuma alışkanlığı olan adayların, LYS-4’ten çok yüksek puan almaları bekleniyor.

İşte bu yüzden üniversiteye hazırlığın çok önemli püf noktalarından biri de bol bol okumak.

Kitap kurdu öğrencilerin sadece Türkçe ve Sosyal Bilimler’de değil tüm testlerde başarılı olduklarını her fırsatta görüyoruz...

Kolay soru taktiğini daha önce MEB de uygulamıştı. TEOG’da iki bine yakın öğrenci ful çekti. Yüksek puan dilimlerinde yığılma oldu!..

Bakalım bu kez nasıl bir tablo ile karşılaşacağız...

YÖK yeni kontenjanları açıkladı.

Neredeyse barajı aşan herkese yer var.

Bu yıl üniversiteye girmek önceki yıllara göre sanki çok daha kolay olacak.

Boş kalan kontenjanlar konusunda da yeni bir rekor kırılırsa hiç şaşırtıcı olmaz.

Çünkü işsizler arasında ilk sırada üniversite mezunları geliyor.

Çünkü gençler artık üniversite olsun da neresi olursa olsun demiyor...

KPSS kadrolarının yarattığı hayal kırıklığı da bunun tuzu biberi oldu.

Öğretmen ve sağlık personeli dışında diğer alanlara verilen kadroların azlığı, özellikle sosyal bilimlere olan talebi iyice azaltacak...

Tatil sevinci ile sınav heyecanını bir arada yaşıyoruz.

17.5 milyon öğrenci dün karne aldı. Uzunca bir yaz tatiline merhaba dedi.

Üniversite adaylarının LYS macerası ise bugün başlıyor.

Adaylara sabır diliyoruz.

Ülkemizde her yıl yaklaşık 10 milyon kişi ne ülkeye, ne gençlere, ne de eğitim kurumlarına zerre kadar yararı olmayan seçme sınavlarına giriyor. Moralleri altüst oluyor.

Kalite ise hak getire.

Oysa sınav sektörüne harcanan parayla her yıl binlerce yeni okul yapılabilir, on binlerce hatta yüz binlerce gence iş olanağı yaratılabilir.

Peki, biz ne yapıyoruz?

Tatil ve sınav heyecanı bir arada yaşanıyor.

Bir milyona yakın aday, üniversiteye giriş maratonunun en önemli aşamalarından biri olan ikinci basamak sınavı LYS’lerde ter dökerken, 17.5 milyon öğrenci de yaz tatiline merhaba dedi.

Peki kar, kış, seçim nedeniyle yapılan ekstra tatiller?

Hani öğretim yılının sonuna eklenecekti?

Resmen unutuldu ya da yasalar hiçe sayıldı. Tıpkı görevlerine iade edilen okul yöneticileri gibi!..

180 iş günü!

Dünyada en kısa eğitim sürelerinden biri de bizde. Okulların tatil olduğu gün sayısı, eğitim yapılan gün sayısından daha az. Ama o da kar, kış, tatillerin birleştirilmesi ya da seçim tatilleri gibi ekstra tatillerle daha da kısalıyor.

Temel Eğitim Yasası bu konuda çok net. Eğitim süresi 180 iş günü ve ekstra tatiller telafi eğitimle tamamlanır diyor.

Milyon- larca gencin hayatına yön veren ÖSYM ve haberciliğin duayeni AA dün öylesine çuvalladı ki kendilerine duyulan güveni bir kez daha tartışmalı hale getirdiler.

AA ve ÖSYM sadece günleri şaşırmakla kalmadı, yarın başlayıp gelecek hafta sonu tamamlanacak LYS’ye girecek aday sayısını da birkaç sınava giren öğrencilerin her birini sanki farklı bir öğrenciymiş gibi hesaplayarak 953 binden 2.5 milyona çıkardı.

Yasaklar konusundaki katı tutumunu da sürdürmeye devam etti...

Değişen bir şey yok

ÖSYM’de Ali Demir gitti, Ömer Demir geldi. Görünen o ki iki başkan arasındaki benzerlik sadece soyadlarında değilmiş.

Yasakçı zihniyet ve kafa karışıklığı aynen devam ediyor.

Sorular kamuoyuna yine açıklanmıyor, altına etsen de tuvalete gitmek yine yasak, kolunda saat, boynunda kolye bulunduranların sınavı yine iptal edilecek. Oysa kendi yaptıkları hatalar adayların yaptıklarını ona katlar!

Soruların tümü sadece adaylara açıklanacakmış. Oysa adaylar, zaten o soruları sınavda görüyor. Önemli olan kamuoyunun bilgilenmesi ve yanlış var mı yok mu diye denetim görevini üstlenmesi ama belli ki bu durum ÖSYM’nin zerre kadar umurunda değil.

LYS Maratonu yarın başlıyor. 5 oturumda gerçekleşecek. Adaylara bu hafta sonu da, gelecek hafta sonu da rahat yok.

Oturumların birinden çıkıp, diğerine girecekler. Eskiden tek oturumda yapılıyor ve bir günde, bilemedin iki günde bitiyordu. Şimdi uzadıkça uzuyor.

İyi mi oldu, yoksa stresi ve eziyeti daha mı artırdı, uzun uzadıya tartışılır.

Ama asıl önemli olan, soruların hâlâ kamuoyuna açıklanmıyor olması.

Demek ki sorun Başkanda değil kurumdaymış. Biri gitti, diğeri geldi, yasak hâlâ devam ediyor!

Kendine güvenen bir kurum, yasakların arkasına saklanmaz. Şeffaf olur!

Soruları, sınavdan sonra, sadece adaylar görebilecekmiş.

Adaylar, o soruları, zaten sınavda görüyor. Önemli olan kamuoyunun bilgilenmesi ve yanlış var mı yok mu diye denetim görevini üstlenmesi ama belli ki bu durum ÖSYM’nin umurunda değil.