Abbas Güçlü

Üniversite reyting sıralamalarının dünyanın her yerinde sorun yarattığını dünkü yazımızda dile getirmiştik. Nitekim aynı tartışma Türkiye’de de yaşanıyor.
ODTÜ’nün hazırladığı listeye, pek çok üniversite gibi Sabancı Üniversitesi de itiraz etti. Onunla da yetinmedi, bir liste de onlar hazırladı. Ama yenilere haksızlık etmemek için 2000 öncesinde kurulan üniversiteleri listeye aldılar. Eminim ki buna da ciddi itirazlar gelecek. Ama doğru olanı bulmak için de bu sürecin yaşanması gerekiyor.

Akademik performans
Sabancı Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nihat Berker ve Araştırma ve Lisansüstü Politikalar
Direktörü Prof. Dr. Hasan Mandal’ın ortak açıklaması şöyle:
“Türkiye’de üniversitelerin sıralanması, hem üniversitelerarası şeffaf ve yapıcı rekabet, hem de hayati bir seçim yapacak öğrenci ve velileri doğru bilgilendirmek bakımlarından, çok önemlidir. Üniversitelerin etkinliği, öğretim üyelerinin mesleki üretimleri ile bağlantılıdır. Bu bağlamda, Sayın Prof. Dr. Ural Akbulut’un başkanlığında oluşturulmuş Teknik Ekip ve Danışman Kurulunun çalışmaları sonucunda Türkiye’deki Üniversitelerin Akademik Performansları (University Ranking by Academic Performance) (URAP) iki

Doğru tercih, doğru bir gelecek anlamına geliyor. İşte bu yüzden, tercih dönemlerini çok ciddiye alıyoruz. Yarından itibaren Milliyet Üniversite Tercih Rehberi yan sayfalarda başlayacak ve tercihler süresince devam edecek. Ayrıca Cuma günü Milliyet’le birlikte ücretsiz alacağınız 92 sayfalık Milliyet Akademi Üniversite Tercih Rehberi özel sayısı da, bu konudaki en önemli başvuru kaynağınız olacak.

Yazının devamını Milliyet Gaztesi Eğitim Vitrini sayfasında okuyabilirsiniz...

Rekabet güzel şey. Üniversiteler, eskiden burunlarından kıl aldırmaz, en ufak bir bilgiyi bile kırk nazla verirlerdi. Ama şimdi bilgi bombardımanına tutuyorlar.
Ama bazen verilen bilgilerin dozu öylesine kaçıyor ki hangisi doğru, hangisi yanlış belli olmuyor.
Söz konusu olan yükseköğretim kurumları da sıradan üniversiteler değil. Gözbebeğimiz, en iyi üniversitelerimiz.
Ama nedense sıralama konusunda bir türlü anlaşamıyorlar. Dahası, en iyi 10 diye sıraladığımız üniversitelerimizin hemen hepsi, en iyi olanın başkaları değil, kendileri olduğunu iddia ediyorlar. Ellerinde de kendilerine haklı çıkartacak fazlasıyla argüman var. Peki o zaman bu kargaşa ya da çekişme niye?

Hangi kritere göre?
Üniversite sıralamalarında öylesine farklı kriterler var ki, olaya nereden baktığınıza göre, ortaya çok farklı sıralamalar çıkabiliyor.

Gün geçmiyor ki üniversitelerimiz yeni bir uluslararası işbirliğine imza atmasın.
Hemen her gün, farklı bir üniversitemiz, dünyanın dört bir yanındaki üniversite ve araştırma merkezleriyle, ikili ilişkiler kurarak, öğrenci değişim programları ve ortak proje geliştiriyor.

Yazının devamını Milliyet Gazetesi 'Eğitim Vitrini' sayfasında okuyabilirsiniz...

Yüz binlerce adayın dört gözle beklediği LYS sonuçları görünen o ki yarın açıklanacak. Oysa 15 Temmuz’da açıklanması bekleniyordu.

Yazının devamını Milliyet Gazetesi 'Eğitim Vitrini' sayfasında okuyabilirsiniz.

Son birkaç ay içerisinde farklı jürilerde bulundum. Kimi kozmetiğe yönelikti kimi de bankacılığa. Ama hepsi de yaratılığı öne çıkartmaya yönelikti.
Yarışmaların yerel olanı da vardı, uluslararası boyutta olanları da. Bireysel katılımlar da vardı. Ama neredeyse tümünde ekipler yarışıyordu. En ilginç olanı, farklı ülkelerden partnerlerle proje üretenlerdi. Ve bunu başarıyla gerçekleştirenler o kadar çoktu ki!.. İnternet üzerinden iki farklı ülkedeki öğrencilerle kontak kurup, ortak proje üretip, dünyadaki yaşıtlarıyla yarışmak onlar için müthiş bir deneyimdi.
Yarışmalar bazen liselere yönelik ama genelde üniversite öğrencilerinin katılımıyla gerçekleşiyor. Bu yarışmaların gençler adına en sevindirici yönü ise, kendilerinin bile bugüne fark edemedikleri yeteneklerinin bu süreçte ortaya çıkmasıydı.
Yarışmalarda sunumdan yaratıcılığa, etkilemeden farklılğa, uygulanabilir olmaktan maliyetine kadar pek çok özellik aranıyor. Yani öğrenciler projeyi hazırlarken sadece yaratıcılıklarını değil, hayata atıldıklarında iş bulmak için olmazsa olmaz olan sunum, sorun çözme, pazarlama, rekabet, maliyet gibi çok önemli ayrıntıları da öğreniyorlar.
Aslında proje hazırlama, sunma ve

Okullarla ilgili meğerse ne kadar çok bilmediğimiz gurur verici gelişmeler varmış.
O kadar içinde olmamıza rağmen bizim bile haberimiz yoksa, başkalarının hiç yoktur.
Bu konuda bizim kadar eğitim kurumlarının da kabahati var. Çünkü bizi yeterince bilgilendirmiyorlar.
Aslında onlara sorarsanız, onlar da haklı.

Yazının devamını ve SBS-LYS tercih rehberini Milliyet Gazetesi Eğitim Vitrini sayfasında okuyabilirsiniz

Kim ne derse desin, Türkiye’nin en önemli sorunu, gençlerin gelecek kaygısı. Bu konudaki en önemli sorun da öğrencilerin burs ve barınma arayışları.
Ak Parti iktidarı, ekonomiden ulaşıma, sağlıktan yargıya, emlakten bilişime gerçekleştirdiği hizmetler konusunda bin tane madde sıralayabilir. Ama söz konusu gençler olduğunda, işte o noktada durup, yaptıklarını, yapmadıklarını uzun uzun sorgularız.
Başbakan Erdoğan‘ın gençleri fazlasıyla sevip, önemsediğini bilmesek, öküzün altında buzağı arayanlara hak vereceğiz. Ama bu konuda kasıtlı bir ihmalin olduğunu sanmıyoruz. Sadece şanssızlık desek sanki daha doğru olur. Yakında LYS sonuçları açıklanacak. Burs ve yurt konusu, yine gündeme gelecek. Ve umuyoruz ki yeni hükümet bu soruna, bu kez çözüm getirir...

Geleceğin bilim insanı ama!..
Türkiye’nin geleceğe yönelik en büyük yatırımı, kim ne derse desin, iyi yetişmiş gençlerimiz olacak. Dünyanın neresine giderseniz gidin, geleceği için böylesine canla başla mücadele eden, sonra da ülkesine dönüp kendi toprakları, kendi insanları için özveriyle çalışacak gençler bulmanız mümkün değil demiyorum ama zor. İşte bu gençler, bırakın ihmal edilmeyi her şeyin en iyisini hak ediyorlar.