Evet, size cevabı çok kolay bir soru: En iyi üniversite hangisi? Mezun olduğunuz üniversite mi? Yoksa en fazla yayın yapan mı?
Ya da en popüleri veya en çok öğrencisi olan mı? Bu konuda o kadar çok kriter var ki, birinin kabul ettiğini diğeri kabul etmiyor.
Bu yüzden de ortada çok farklı reyting listeleri dolaşıyor. Sonuçta da kim hangi listede ise o listeye itibar ediyor...
Daha da önemlisi dünya ölçeğinde baktığımızda, üniversitelerimiz nerede?
İlk 100’de, 500’de kaç üniversitemiz var?
Olmaması ne anlama geliyor?
Olunca iyiler de, olmayınca kötüler mi?..
Ortaöğretim kurumlarına giriş sınavı yani SBS sonuçları, her an açıklanabilir.
Bir milyondan fazla öğrenci bu sınavda elde ettikleri puana göre, fen ve anadolu liselerine ya da özel Türk ve yabancı okullardan birisine girmek için yarışacak. Üniversite yerine, bir an önce hayata atılmayı düşünenler ise şanslarını meslek liselerinde deneyecekler..
Peki doğru lise hangisi? Başarılı ve mutlu bir gelecek için hangi liseye öncelik verilmeli? Bir milyondan fazla ailenin önümüzdeki günlerde cevabını arayacakları en önemli soru bu olacak.İsterseniz gelin bu cevabı hep birlikte arayalım:
Fen liseleri
Fen liseleri üniversiteye girişte en başarılı okullar. Ama tıp ve mühendisliği düşünenler için doğru bir adres. Sınav başarıları yüksek ancak sosyal bilimlere ve sosyal hayata biraz uzaklar. Ama yine de ille de üniversite diyenler için ilk sırada düşünülmesi gereken okullar. Örneğin geçen devlet fen liselerinden mezun 7 bin 470 adaydan 4 bin 669’u, 4 yıl ve üzeri fakültelere girdiler. Özel fen liselerinden mezun 3 bin 229 adaydan da 2 bin 203’ü benzer başarı gösterdiler.
Milyonlarca genç, gecesini gündüzüne katarak üniversiteye hazırlanıyor. Niye? Daha iyi bir gelecek için. Ama onları tam bir hayal kırıklığı bekliyor.
Çünkü üniversite mezunları arasında işsizlik doruk noktada. Neredeyse her ikisinden birisi işsiz.
Madalyonun öteki yüzünde ise tam tersi bir görüntü var.
Yazının devamını "Milliyet Gazetesi Eğitim Vitrini" sayfasında okuyabilirsiniz...
Bugünden itibaren çok zor bir işe soyunan üniversite kurucularının neden bu işe soyunduklarını sizlerle paylaşacağız. Para için deseniz hiç para kazanmıyorlar, prestij için deseniz onore edileceklerine sürekli hırpalanıyorlar.
Yazının devamını "Milliyet Gazetesi Eğitim Vitrini" sayfasında okuyabilirsiniz...
Fethiye Ölüdeniz Belediyesi’nin geleneksel İnatçı Keçi ödülü bu yıl bana verildi. İlk söylediklerinde bozulmuştum. Keçilik de neyin nesi diye. Ama gerekçelerini anlatınca, daha önce ödül alanları duyunca, hiç tereddütsüz Ölüdeniz’in yolunu tuttum.
Aslında verilen ödül, bir anlamda gazeteciliğin temel kuralı olan fikri takip olayını yani bir haberin peşinden inatla koşmayı teşvik ediyor. Hep fırça yiyecek değiliz ya, arada bir ödüllendiren de oluyor. Zaten hayat dediğimiz de bu değil mi? Siz ne yaparsanız yapın kimi kızıyor, kimi alkışlıyor. Oysa yaptığınız aynı şey. Sadece bakış açılarına ya da zamanlamaya göre değişiyor. Hepsi o kadar...
Eğitim gazeteciliğinin peşinden 30 yıldır koşuyor olmak, öğrenciler ve öğretmenlerin haklarını inadına koruyor olmak, aslında hepimizin ortak amacı. Bu konuda alkışlayanlar kadar, kızanların da gençlerin hak ve hukukunu sonuna kadar savunacaklarından hiç kuşkumuz yok. Dün dünde kaldı. Geleceğe bakalım...
Ölüdeniz
Ölüdeniz eskiden Fethiye’nin doğa harikası kuytu köşelerinden biriydi. Şimdi belde olmuş. Yeni bir kimliğe, yeni bir ambiyansa sahip olmuş. Eskisi kadar olmasa da hâlâ İngilizlerin yoğun olduğu bölgelerden birisi. Tören
Yeni Bakanlar Kurulu bugün yarın açıklanır. Hemen her bakanlık çok önemli ama bazıları var ki çok daha önemli. Ki onların başında da eğitim, bilim ve gençlik bakanlıkları geliyor. Çünkü genç bir nüfusa sahibiz ve her şeyin başı eğitim. Bilim olmadan da dünya birinci liginde yarışmak mümkün değil. Onlara bir de turizm ekledim çünkü Türkiye’nin en önemli taze para girdilerinden birisi de turizmden ve turizm bölgeleri SOS veriyor! İşte bu yüzden eğitimi Türkiye’nin öncelikli bir sorunu olarak görüp ciddiye alacak, gençleri ülkenin geleceği olarak kabul edip, her genci kendi çocuğu gibi özümseyecek, bilimi bir yaşam biçimi ve kalkınmanın anahtarı olarak görecek, turizmi gözardı etmeyecek civa gibi bakanlar bekliyoruz. Böylesi kadrolar Ak Parti içerisinde fazlasıyla mevcut. Eminiz ki yeni Bakanlar Kurulu, Başbakan Erdoğan’ın ustalık izlerini de taşıyacak...
Gençlik Bakanlığı
Nüfusun yarıya yakını 25 yaşın altında. Bu genç nüfus, eğer iyi işlenirse ülkemiz için en büyük zenginlik kaynağı. Ama bir gençlik bakanlığı var mı yok mu belli değil. Kesinlikle, Spor Bakanlığı’nın gölgesinden kurtarılması gerekir. Belki de gençler adına bir koordinatör bakanlık olabilir. Eğitimden
Milliyet Akademi’nin 2010 Üniversite Tercih Rehberi özel sayısı müthiş ilgi görmüştü. Önümüzdeki öğretim yılı için yenisini hazırlıyoruz. Hem çok daha kapsamlı hem de parasız. Temmuz sonunda Milliyet’le birlikte herkes ücretsiz olarak alabilecek.
Yazının devamını "Milliyet Gazetesi Eğitim Vitrini" sayfasında okuyabilirsiniz...
Vakıf üniversitelerinin en büyük handikaplarından birisi de burslu ve paralı öğrenciler arasındaki puan uçurumu. Bazı fakültelerde puan aralığı, 200 puana kadar çıkıyor. Bunun anlamı, ilk 500’e giren öğrenci ile bir milyon 500 bininci öğrenci aynı sınıfta, aynı dersi izleyecek, yorumlayacak, aynı sınava girecek ve aynı performansı sergileyecek.
Bu mümkün mü?
Yazının devamını "Milliyet Gazetesi Eğitim Vitrini" sayfasında okuyabilirsiniz...