Başarılı gençlerimiz heba olup gitmesinler diye yazmış, bu konuda bir burs kültürü oluşturmamız gerektiğini vurgulamıştım. Bunu teyit eden öylesine çok mail geldi ki, bir kez daha yazmak zorunlu oldu. Çünkü çocukları ve gençleri sadece lafta seviyoruz. Eğer ortada şov yoksa ya da doğru kişilere ulaşamıyorsanız burs bulmanız olanaksız...
Elbette her kurum, herkese burs verecek diye bir koşul yok. Belki de zaten fazlasıyla veriyorlardır. Ama yetmiyor. Çünkü ülkemizde halen 20 milyona yakın öğrenci var ve her yıl bir milyondan fazla çocuk bu kervana katılıyor...
O vizyon bizde yok mu?
İşte size burs konusunda çok çarpıcı bir mektup. Şimdi bu öğrencimize burs yağacak. Peki ya diğerleri?
Bu öğrencimiz, emekli çocuğu, borç harç yine yoluna devam edebilir. Ya hiçbir geliri olmayanlar?
Devletten aldığı destek ancak çorba parasına yetenler, bu koşullarda mezun olup, dünyanın en iyi üniversitelerinden kabul alanlar?..
Bugün ve yarın yine ciddi sınavlar var. Yüz binlerce öğrenci LYS’ye girecek. Kimi kazanacak, kimi de gelecek yıllarda şansını denemeye devam edecek. Kazananlar için, her şey bitiyor mu? Kesinlikle hayır. Üniversite bitse bile, sınavlar hiç bitmeyecek. Tıp fakültesini bitiren TUS’a diğerleri de KPSS’ye hazırlanacak. Ayrıca MEB ve ÖSYM’nin gerçekleştirdiği daha onlarca sınav var. İşte bu yüzden sınavlarla yaşamaya alışmalıyız.
Yazının devamını "Milliyet Gazetesi Eğitim Vitrini" sayfasında okuyabilirsiniz...
KKTC ekonomisinin ciddi anlamda daha fazla öğrenci ve daha fazla turiste ihtiyacı var. Ama sanki bu gerçekleşmesin diye elden gelen her şey yapılıyor. Eskiden İsrail’e gidip gelmek çok zordu. Galiba şimdi KKTC için aynı süreç gerçekleşiyor...
Önceki gün 24 saatliğine KKTC’ye uçtum.
Macera İstanbul’da başladı.
Güya yurtdışı ya, pasaportu yanıma aldım. Daha önce nüfus cüzdanı ile de gidip gelmiştim. Hiç harç pulu istenmemişti. Ama bu kez ille de harç pulu diye tutturdular.
Niye sorusuna ise nüfus cüzdanı ile çıkarsanız gerekmez ama pasaport olduğu için harç pulu zorunlu deyip çıktılar işin içinden.
Tabii arkasından niye ile başlayan sorular devam etti:
Harç pulu neden nüfus cüzdanı için değil de, pasaport için zorunlu?
ODTÜ’nün KKTC macerası, muhteşem bir projeye dönüşmüş. Hemen her yıl, Güzelyurt’taki kampüse bir kez giderim. Dün yine oradaydık ve son yıllarda giderek artan yağmurların da etkisiyle adeta botanik bahçesine dönmüş.
Bugüne kadar 150 milyon doların üzerinde bir para harcandığı için binalar zaten mükemmeldi. Hoca kadrosu da Ankara’yı aratmıyor. Eğitim kalitesine baktığınızda, kimilerince Ankara’ya göre artıları var eksileri yok. Mezunlarının neredeyse hemen hepsi iş bulmuş. Türkiye’nin ve dünyanın en iyi üniversitelerinde mastır ve doktora öğrencisi olarak kabul edilmiş.
Kıbrıs’ın en güzel yerinde, kampüsteki hemen her proje ödüllü. Özellikle de uçan daire şeklindeki bilim müzesi, spor ve konferans salonları, derslikler, laboratuarlar hepsi fark yaratmış...
Ama öyle büyük bir sorunları var ki, tüm bu güzellikleri gölgeliyor...
Öğrenci bulamıyorlar
ODTÜ KKTC 5 bin öğrenci için tasarlanmış. Ama şu anda 1500 civarında öğrencisi var. Geçen yıl, diğer KKTC üniversiteleri ve Türkiye’deki vakıflar gibi onlar da büyük bir kontenjan erozyonu yaşadılar. Yani kontenjanlarının üçte ikisi boş kaldı.
Üniversite adaylarının meslek seçimi için süreç başladı. Bu yüzden, adaylar bir yandan, veliler öte yandan hangi meslek, doğru meslek sorusuna cevap arıyorlar. Ama bu konuda birinci öncelikleri, çocuklarının ilgi ve yeteneklerinden daha çok, istihdam olanakları oluyor.
Yazının devamı ve
* Geleceğin AB uzmanlarına burs
* Minikler satranç şenliğine başladı
* Atatürk Üniversitesi Turkcell'le ortak program başlatıyor
başlıklı haberleri "Milliyet Gazetesi Eğitim Vitrini" sayfasında okuyabilirsiniz...
Üniversite ve meslek liseli on binlerce öğrenci zorunlu stajlarını yapacak iş yeri bulamıyor. Gerekçesi de getirdiği ekonomik fatura. Oysa bu konuda onlarca yasa çıktı. Her kurumun belirli sayıda stajyer çalıştırması gerekiyor. Ama gel de bunu işverenlere anlat.
Yazının devamı ve diğer haberler "Milliyet Gazetesi Eğitim Vitrini" sayfasında...
Türkiye’nin eğitime yönelik çok büyük sıkıntıları var. Bunlardan birisi burslar. Burs yani mali destek bulamadığı için hemen her yıl on binlerce gencimiz öğrenim hayatını yarıda bırakıyor. Ya da çok zor koşullarda öğrenimini sürdürmeye çalışıyor...
Devletin verdiği burs olanakları çok kısıtlı. Sivil toplum örgütlerinin ya da hayırseverlerin verdikleri burslar da devede kulak kalıyor.
Oysa Türkiye’nin sahip olduğu olanaklar ve geleneksel hayırsever yapımız, şu anda verilen bursların rahatlıkla 100 katına çıkmasına olanak sağlayabilir. Ama nedense bu alışkanlığı bir türlü oturtamadık.
Bırakın bu konunun çok uzağındakileri, en zor zamanlarında, burs desteği alıp, parlak bir gelecek yakalayanlar bile, kıt kanaat da olsa başkalarına burs vermiyorlar.
Burs veren kurumlara ya da kişilere sorduğum ilk soru hep şu oluyor:
Sizden burs alanlar, hayata atıldıklarında, ekonomik özgürlüklerine kavuştuklarında, az ya da çok geri dönüş yapıyorlar mı? Başka öğrencilere burs veriyorlar mı?
Söylenen rakamlar öylesine düşük ki, insanın yüzü kızarıyor. Bin kişi birkaç kişi hepsi o kadar!..
Hemen her gün o kadar çok soru geliyor ki, ne kadar iyi niyetli olursak olalım hepsine cevap yetiştirmemiz mümkün değil. Bazen yüzlerce soru cevaplıyorum ama yine de yetişemiyorum. Oysa bu soruları asıl cevaplaması gereken kurumlar MEB, YÖK, ÖSYM, TÜBİTAK, üniversiteler ve benzeri kurumlar.
Aynı sorular onlara sorulmuyor mu? Elbette soruluyor. Ama bekle ki cevap alasın. İşte vatandaşın bu konudaki mağduriyetini gidermek için Bilgi Edinme Yasası çıktı. Başbakan Erdoğan’ın söylemiyle, patron devlet değil, vatandaşın hizmetkârı olan bir devlet yapısına geçmek istiyoruz. Ama olmuyor, olmuyor.
Ne kadar yasa çıkartırsak çıkartalım, sorular ya cevapsız kalıyor, ya oradan oraya gönderiliyor ya da yuvarlak laflarla geçiştiriliyor.
En garibi ise aciliyeti olan sorulara, haftalarca, bazen de aylarca sonra cevap verilmesi. Tıpkı, kanser teşhisi konup, 6 ay ömür biçilen hastalara, kemoterapi için bir yıl sonrasına gün verilmesi gibi...
Yasa çıkalı çok oldu
Kişilerin bilgi edinme hakkını kullanmalarına ilişkin esas ve usulleri düzenleyen Bilgi Edinme Hakkı Yasası, 24 Ekim 2003 tarihli Resmi Gazete’de yayımlandı, 24 Nisan 2004’te yürürlüğe girdi. 27 maddeden oluşan uygulama