Yılın Beceriksizlik Ödülü kime verilmelidir?

26 Nisan 2011

Beceriksizlik deyip geçmeyin, özel yetenek gerektirir. Hele hele işi ustalık boyutlarına ulaştırmak isterseniz, hem çok sabırlı hem de arkanızın çok güçlü olması elzemdir. Yoksa tam da ödülü almayı hak etmişken elinizden kaçırıverirsiniz.
Reklamın iyisi kötüsü olmaz örneğinde olduğu gibi ödülün de öylesi böylesi olmaz. Ödül ödüldür.
Geriye dönüp baktığınızda, bu ödüle kimleri aday gösterirsiniz bilmiyorum. Liderlerle ilgili pek çok örnekler var. Ama sanki şu sıralar hiç kimse ÖSYM’nin ve Başkan Ali Demir’in eline su dökemez.
Daha YGS tartışmaları bitmeden, şimdi de ALES’te kaos yaşanıyor. Allah beterinden korusun. Eğer bu kafada gidilirse daha da vahim tablolarla karşılaşmamız, işten bile değil...

Bu kadarı da olmaz!
ÖSYM’nin kontrolü nasıl elden kaçırdığını görme açısından pazar günü yapılan ALES’e yönelik şu üç gözlemi okumakta yarar var:

Yazının Devamı

Çocuk olmanın da artık keyfi kalmadı

24 Nisan 2011

Ortalama ömrün çok kısa olduğu önceki yüzyıllarda çocukluk, ergenlik ve gençlik dönemleri, yaz yağmuru gibi göz açıp kapayıncaya kadar gelip geçermiş. Sınav kuşağı dediğimiz günümüz çocukları da tıpkı onlar gibi. Ne doyasıya çocukluklarını yaşayabiliyorlar ne de gençliklerini...
Yaşamlarının en cıvıl cıvıl olması gereken dönemleri, ev-okul-dershane-özel öğretmen dörtgeninde geçiyor. Dün onların bayramıydı. Hani dünyada başka ülkelerde yok sadece bizde var diye gurur duyduğumuz çocuk bayramıydı. Elindeki test kitaplarıyla koşuşturan bir öğrenciye nereye diye sordum, özel derse dedi...
Belli ki dün bayram olduğundan haberi bile yoktu.
Olsa da ne fark ederdi ki!..

Demir de kurtarıcı arıyor
ÖSYM Başkanı Ali Demir, YGS konusunda savcılardan yardım isteyip, “İptal edeyim mi?” diye sormuş. Evet, cevabı alsaydı, “oh be” diye havaya fırlayacağından eminim. Çünkü o da artık bu gidişattan çok sıkıldı ve ne olacaksa bir an önce olsun noktasına geldi...

Yazının Devamı

YGS’de hâlâ cevap bekleyen sorular

23 Nisan 2011

YGS’de adım adım kaosa gidiliyor. Pazartesi günü, ikinci basamak sınavı LYS için başvurular başlayacak ama hâlâ YGS’nin ne zaman açıklanacağına yönelik önemli bir ipucu yok. ÖSYM, bugüne kadar, sınav sonuçları açıklanmadan bir gün önce, bu yönde kamuoyuna bilgi verirdi. Oysa dün akşam saatlerine kadar bu yönde bir açıklama gelmedi. Eğer bugün de bir açıklama söz konusu olmazsa, “iptal olacak” iddiaları ağırlık kazanır. LYS başvuruları da ertelenir...
ÖSYM’nin YGS’ye yönelik olarak alacağı karar ne olursa olsun, yeni tartışmaları da beraberinde getirecek. Eğer iptal gelirse sınav takvimi sıkışacak, daha da önemlisi nasıl bir yol izlenecek? İptal değil de sonuçlar açıklandığında ise güven erozyonu tavan yapabilir. Bu da çeşitli problemleri beraberinde getirebilir.

Kaos geliyorum diyor
ÖSYM, birkaç ay öncesine kadar YÖK’e bağlı bir kurumdu. Şimdi ise özerk. Yani hiçbir kurum ya da makama bağlı değil. Her türlü kararı kendisi alması gerekiyor. Ama bu da işlerine gelmiyor. Çünkü olası bir iptal kararı, istifa etmelerini gerektirir ki, henüz o noktaya gelebilmiş değiller. Zaten sıkıntı da burada. Sorular da bu yüzden cevapsız kalıyor.
İşte bu sürece yönelik cevap bekleyen

Yazının Devamı

Aydın Bey ve Milliyet’te yeni dönem

22 Nisan 2011

Türkiye, keşke Aydın Bey'i daha yakından tanıyabilseydi. Bak işte o zaman, medya ve Türkiye için ne anlama geldiğini, çok daha iyi görür ve bugün belki onlar da bizim gibi düşünürdü...
Aydın Bey, ilk günden beri, bize hep "Doğru olduğuna inandığınız her şeyi yazın, arkanızdayım" derdi. Ve birlikte çalıştığımız 30 yıl boyunca, bu söylemine aykırı tek serzenişte bulunmadı. Hem de canını çok sıkan yazı ve haberlere imza atmamıza rağmen.
Aydın Bey olmasaydı herhalde bugüne kadar kırk defa Milliyet'ten atılmış olurdum.
Bazen bakanlar, başbakanlar, bazen de işadamları ve yayın yönetmenleri çıkışımı istedi. Hem de sık sık. Oysa sadece ve sadece işimin hakkını vermeye çalışıyordum. Ama onlara yaptığım muhalefet, patrona yaptığımın yanında solda sıfır kalırdı. Bazen ültimatom gibi mektuplar yazdım bazen de hiç kimsenin içinden geçse de söyleyemediği tepkileri dile getirdim. Kızgınlıkların en büyüğü hep Milliyet içindi. Üzerine titrememizi o öğretmişti. Bu yüzden bazen dozunu kaçırsak da, hiçbir zaman eleştiriye kapılarını kapatmadı.

Milliyet meşalesi

Aydın Bey gibi "kızlar" da hep iyi birer patron oldular.
Arzuhan Hanım'dan Vuslat'a, Hanzade Hanım'dan Begüm'e eğitim

Yazının Devamı

İTÜ’deki sınavı da iptal edilmiş

21 Nisan 2011

Milyonlarca gencin gözü kulağı ÖSYM’de. Aileleriyle birlikte YGS’ye yönelik kararı bekliyorlar. Son sözü ise ne YÖK ne iktidar ne de savcılık söyleyecek. Geçen ay çıkan yeni ÖSYM yasasına göre, son söz hakkı, ÖSYM’de yani Ali Demir’de bulunuyor. Peki Demir, bu kararı alır mı? Görünen o ki zor alır. Niye mi? İşte size çok çarpıcı bir örnek.
Yıl 2010. Yani geçen yıl. Prof. Demir, ÖSYM Başkanı olmadan önce İTÜ Fen Bilimleri Enstitüsü Müdürü olarak görev yapıyordu. İşte o dönemde üniversitede araştırma görevlisi olarak görevlendirilmek amacıyla doktora öğrencisi seçmek için başvurular alındı, sınav yapıldı. Peki ne oldu? ALES ve diploma notu en yüksek puanlı öğrenciler, yazılı sınavda çok düşük puan aldıkları gerekçesiyle elendi, en düşük puanlı öğrenciler ise sınavda çok yüksek puan alarak İTÜ’ye girmeye hak kazandı. Sınava itiraz edildi, İTÜ rektörlüğü komisyon kurdu, sınav sonuçları yeniden değerlendirildi ve sınav iptal edildi. Yeni sınav yapıldı. Sonuçta ne mi oldu? Daha önce kazananların hiçbiri kazanamadı!..
Bu konuda ÖSYM Başkanı Demir’e ulaşmak için çok yoğun çaba harcadık ama her zaman olduğu gibi yine mümkün olmadı. Bu konuda vereceği bilgiler olursa, onları da

Yazının Devamı

YGS’de 24. günde tatmin yok, tehdit var

20 Nisan 2011

Ankara, tıpkı KPSS’yi olduğu gibi YGS’yi de unutturmaya çalışıyor. Ama bu kez unutturamayacaklar çünkü önümüzde seçim var ve bunun faturası çok ağır olabilir.
Bu kadar çok hata, ÖSYM ya da YÖK’ün önceki yönetimleri döneminde olsaydı, örneğin Teziç, Gürüz ya da Yarımağan döneminde gerçekleşseydi, iktidar veryansın ederdi. Ama nedense şimdi cumhurbaşkanından başbakana, milli eğitim bakanından YÖK başkanına hemen herkes “tatmin olma“nın ötesinde yeni bir açılım getirmiyor.
ÖSYM Başkan Demir, adaylara yazdığı mektupta, Başbakan Erdoğan da milletvekili adaylarını tanıtırken yaptığı konuşmada aba altından sopa gösterdi. Oysa adaylar, veliler ve kamuoyu, “tehdit“ edilmek değil, moda deyimle “tatmin“ olmak istiyor.
Nasılını bulmak ve hayata geçirmek de iktidara düşüyor!..
YGS sonuçlarının şimdiye kadar çoktan açıklanması gerekiyordu. Demek ki ortada bir sıkıntı var. Öyle ya da böyle gelişmelerin kamuoyu ile paylaşılması gerekiyor. Zaten kafaları iyice karıştıran da bu sessizlik ve biz yaptık oldu dayatması.
Ankara, bu konuda iktidarıyla, YÖK’üyle, yargısıyla ne yapacaksa, bu hafta içerisinde artık yapmalıdır...

Yazının Devamı

Peki, Sayın Başbakan KPSS skandalı ne oldu?

19 Nisan 2011

Başbakan Erdoğan’ın YGS’ye yönelik açıklamaları çok ilginç. Söylediği her cümleye olmasa da geneline katılıyorum. Altına da imza atarım. Ama sanki sindirmeye yönelik ve sanki kendisi bu konuda hâlâ yeterince aydınlatılmamış.
İsterseniz gelin önce konuşma metnine bir göz atalım. Sonra da katıldığımız, katılmadığımız noktaların altını çizelim:

“İddiaların takipçisiyim”
Başbakan Erdoğan, muhalefetin konuyu istismar ettiğini öne sürerek şunları söylüyor:
“Gece gündüz ders çalışan, uykusundan, oyunundan, eğlencesinden fedakârlık yapan gençlerin hissiyatını siyasi malzeme haline getirmek, çok açık söylüyorum, ahlaksızlıktır, fırsatçılıktır. Eğer, sınavda bir yanlış varsa, bir kayırma varsa, yasadışı, kirli ilişkiler varsa, buna karşı çıkacak, bunun karşısında güçlü tepki koyacak ilk kişilerden biri ben olurum, arkadaşlarım olur” diyor ve ekliyor:
“Devletin ilgili kurumları, son derece büyük bir hassasiyet içinde meseleyi inceliyor, yargısına varıncaya kadar, araştırıyorlar ve takip ediyorlar. Ama, soruyorum, bir tek kişinin kayırıldığına dair somut deliliniz var mı? Şifre iddialarından çıkar sağladığını ispat edebileceğiniz tek bir genç var mı?..

Yazının Devamı

Bizi zehir zemberek eleştirenler şimdi ne diyecek?

17 Nisan 2011

Devlet adamlığı zor zanaat. Hele hele politikacı! Özellikle bugünün Türkiye’sinde.
Peki ya gazeteci olmak?
İşte onun zorluk katsayısını da diğer mesleklere göre üçle, beşle çarpın.
KPSS ve YGS’de yaşanan skandalları yazıyoruz diye söylenmedik laf bırakmıyorlar. Sanki kabahat hırsızlarda ve onlara bu ortamı hazırlayanlarda değil de, bizde.
Üç maymunu oynayıp görmesek, duymasak, yazmasak çok hoşlarına gidecek...
Ama zaman kimin haklı kimin haksız olduğunu çok net ortaya koyuyor...

Yazının Devamı