Koronavirüs tüm dünyayı kasıp kavururken Anadolu kıpır kıpır. Hem de her köşesi...
Adana, Bursa, Konya, Van, Gaziantep, Kocaeli, Malatya, Hatay, Manisa, Kayseri, Antalya, Kahramanmaraş, Şanlıurfa, Denizli, Sakarya, Eskişehir, Trabzon, Balıkesir, Mersin, Diyarbakır, Afyon, Zonguldak, Erzurum, Sivas ve daha niceleri.
Nereye giderseniz gidin, üretmeye devam ediyor...
Amerika’yı Amerika yapan değerlerin en başında, dünyanın en iyi üniversitelerinin bu ülkede bulunuyor olması gelir.
Anadolu Kaplanları olarak öne çıkan illerimize baktığımızda da en gözde üniversitelerimizin bu illerimizde olduğunu görürüz.
Örneğin bugünkü durağımız Bursa’ya bir göz atalım.
Uludağ Üniversitesi hemen her alanda ilk 10’a, tıp, veterinerlik başta olmak üzere bazı alanlarda da ilk 5’e girer!
Bursa Teknik Üniversitesi ve diğer devlet ve vakıf öğretim kurumları da alanlarında ciddi dikkat çekmeye devam ediyorlar.
Devlet okullarına yeterince ödenek ayrılmadığı herkesin malumu.
Çok daha fazla kaynak ayrılsa, her okulda kalıcı hizmetli kadroları olsa elbette çok iyi olur.
Ama Cumhuriyet tarihi boyunca gördük ki bu konuda hep sıkıntı yaşandı. Mağdur olan da hep öğrenciler oldu.
Velilerin hiçbir yasal dayanağı olmayan bağış ve diğer dayatmalara sessiz kalması da bu yüzden!..
Yüz yüze eğitimin başlaması ve pandemi riskinin devamı, istek listesine yeni malzemelerin eklenmesine neden oldu.
Eskiden genelde kırtasiye malzemeleri istenirdi. Şimdi ilk sırada hijyen malzemeleri, maske, tuvalet kâğıdı, kâğıt peçete, ıslak mendil, kolonya gibi ürünler yer almaya başladı.
Peki, bu istekler her öğrenci için zorunlu mu olmalı?
Kesinlikle hayır!
Yüz yüze eğitimde 2. aşama dün başladı. Büyük bir samimiyet testinden geçiyoruz.
Başarılı olabilirsek, yakın zamanda tüm sınıflarda tam gün eğitime geçebiliriz.
Bu noktada hepimize önemli görevler düşüyor.
Her şeyi devletten beklemek yerine, taşın altına hep birlikte elimizi koymalıyız. Başkalarından beklediklerimizi, önce kendimiz yerine getirelim ki daha sonra yapmayanlara hesap sorma hakkı kazanalım!..
Milli seferberlik
Koronayla mücadelede kurallara uyalım, okulları açık tutalım, bu savaşı, hep birlikte kazanalım, yoksa kaybeden hepimiz oluruz!
Şimdilik kabahatli aramayalım, mücadeleye destek çıkalım, görevini yeterince yerine getirmeyenlere kamusal sorumluluklarını bir kez daha sabırla anlatalım.
Sağlık Bakanlığı öğretmenlerimizi düzenli olarak testten geçirmeli, Milli Eğitim Bakanlığı da hijyen koşulları sağlamada ve maske temininde üzerine düşeni eksiksiz yerine getirmelidir.
Önümüzdeki on yıllarda kalem de müzelik olursa hiç şaşırmamak gerekir.
Dijital yaşama ve klavyelere öylesine alıştık ki, kalem kâğıt kullananımı her geçen gün azalıyor.
Pandemi döneminde uzaktan eğitimle bu süreç daha da hızlandı!
Peki, bir kitabı ekrandan okumak mı daha keyifli yaksa kâğıt yapraklarını bir bir çevirerek okumak mı?
Bir mesajı sanal ortamda göndermek mi daha pratik yoksa tuşlara dokunarak göndermek mi?
Bir mektup ya da bir bayram kartı göndermeyeli ne kadar oldu?..
Derdimiz elbette nostalji yapmak değil, bir bilimsel çalışmayı sizinle paylaşmak!
Elle yazmak mı yoksa klavye mi, daha iyi öğrenme ve hatırlamayı sağlıyor?
Turizm sezonu geç başladı ama uzun sürüyor.
Pandemi süreci, sarı yazın keyfini çıkartamayanlar için önemli bir fırsat oldu!
Yazlıkçılar tatili, otel ve tatil köyleri de sezonu uzattı. Doluluk oranları, önceki yıllarla kıyaslandığında hiç de fena değil. Hem de pandemi riskine rağmen!
Bu böyle gider mi? Görünen o ki, devam edecek. Yazlıkları, kışlığa dönüştürme yönünde büyük hazırlık var. Özellikle de ısınma konusunda!..
Pandemi dönemi, pek çok konuda olduğu gibi tatil alışkanlıklarımızı da ciddi anlamda
değiştiriyor. Tatiller artık bir sezona değil, tüm yıla yayılıyor! Evden çalışan ya da emekli olanlar, evden uzak günlerini, artık haftalar ile değil aylarla ifade ediyor...
Sektör zorda!
Zor hem de çok zor bir süreçten geçiyoruz. Dünyanın her yerinde olduğu gibi bizde de yediden yetmişe herkes tedirgin. Özellikle de ebeveynler. Bir yanda çocuklarının sağlığı, öte yanda gelecekleri! Okulların açılıp açılmaması konusunda kafaları karmakarışık! Peki doğru olan ne?..
Pazartesi günü, yüz yüze eğitimde ikinci aşama başlıyor!
Okul öncesi, ilkokul 1, 2, 3 ve 4. sınıflar ile ortaokul 8. sınıf, lise hazırlık ve 12. sınıflar ve köy okullarında uygulanacak.
Bu kapsama, köy okullarındaki 6. ve 7. sınıflar da giriyor mu, çok net değil, açıklık getirilirse iyi olur!
Bu dönemde, Bakan Selçuk ve MEB’e herkes ama herkes yardımcı olmalı!
Okulları açık tutabilecek kadar disipline olursak pandemi riski minimuma iner!
Kocaeli ve Van depremleri döneminde okul ve üniversiteler özellikle açık tutularak, bu zor sürecin atlatılması ve kentlerin yaşanır hale gelmesi sağlanmıştı.
Eğer okulları açık tutabilecek kadar titiz olabilirsek, gerisi kendiliğinden gelecektir!
Günümüz, farkındalık çağı. Hemen her konuda, fark yaratan, bir adım daha öne çıkıyor.
Yaratıcılığın, inovasyonun, tasarımın bu kadar öne çıkması bu yüzden!
Sınav odaklı eğitimden kurtulup, üretim odaklı eğitime yöneldiğimizde, olmazsa olmazların en başında, çocuklarımızın ilgi ve yeteneklerini bulup geliştirmek gelmelidir.
Bugün ve özellikle de gelecekte, işverenlerin, gençlerde aradığı özelliklerin en başında yaratıcılık ve farkındalık yer alacak.
Bazı yetenekler doğuştan gelir, bazıları da sonradan kazanılır ve geliştirilir. Önemli olan, farkındalığın önemine inanmak. Eğer bunu, eğitim sistemimize ve dolayısıyla çocuklarımıza, mümkün olduğunca erken yaşta kazandırabilirsek, gelecek adına, çok önemli bir adım atmış oluruz.
Yeteneklerin keşfi ve işlenmesi, en nadide madenlerin keşfi ve işlenmesi kadar zor ve meşakkatli bir süreçtir. Hayata geçirilmesi de bir o kadar kararlılık gerektirir.
Dünyanın en gelişmiş ülkelerine baktığımızda, onları öne çıkartanın, bilim ve teknolojideki üstünlükleri kadar, bunu
Okullar açılıyor mu, açılmıyor mu? Tercihe bağlı kararlar nedeniyle kafalar karmakarışık.
Anaokulu ve mini mini birlerden sonra ilkokul 2-3-4, ortaokul 8. sınıflar ile lise hazırlık, 12. sınıflar ve özel eğitimde de yüz yüze eğitime pazartesi günü başlanacak! Devam zorunluluğu olmayacak. Öğrenciler haftanın iki günü okula gidecek. Uzaktan eğitim devam edecek.
Seyreltilmiş eğitim uygulanacak. Cumartesi günleri de okula gidilebilecek!..
Yüz yüze eğitime sevinen de çok, karşı çıkan da!
Soruların ise ardı arkası kesilmiyor.
Örneğin öğretmenler hem okula hem de uzaktan eğitime nasıl yetişecek?
Evden okula gidiyorum diye çıkan ama okula gitmeyen öğrencilerin takibi nasıl olacak?
Öğretmen ve öğrencilerin okula gidiş gelişleri için belediyeler ayrı araç tahsis edecek mi?