İleri ülkelerdeki tanımlanmış ve eğitimi yapılan meslek çeşitliliği 10 binin üzerinde. Bizde ise bin tane bile değil. Bu yüzden de kalifiye eleman gerektiren pek çok alanda ciddi anlamda eleman sıkıntısı yaşanırken, milyonlarca üniversite mezunu işsiz geziyor. Bazı mesleklerde, örneğin öğretmenlikte, yüz binlerce genç yıllardır atama bekliyor...
Devletin yapamadığı işgücü planlamasını, şimdi belediyeler, sivil toplum örgütleri ya da ticari kurslar gerçekleştiriyor. Üniversitelerin sürekli eğitim merkezlerini de unutmamak gerekir...
Peki onlar ne yapıyor?
Daha kısa sürede, iş garantili meslekler öğretiyorlar ya da yeni donanımlar kazandırıyorlar.
Bedava olanı da var, oldukça pahalı olanı da.
Bilinen ve görünen bir şey var ki, ciddi anlamda ilgi görüyorlar.
Başta DPT, MEB ve YÖK olmak üzere, insan gücü planlamamızı doğrudan etkileyen kurumların, biraz da buralara bakmalarında sonsuz yarar var.
Gençler artık diploma ve unvan değil, iş istiyorlar. O iş de ne olmuş çok da umurlarında değil. Çünkü hiçbir işin, işsizlikten daha kötü olmadığını acı bir şekilde öğrendiler...
İktidar da nihayet işsizliğin farkına vardı ve üretimin teşvik edilmesi konusunda kafa yormaya başladı.
Umarız bir ara, insan gücü ve kariyer planlaması gibi hayati derecede önemli konular ciddiye alınır da, geleceğe daha bir özgüvenle bakabiliriz...
Genç nüfusumuz Avrupalıların gözünü kamaştırıyor ama içi bizi dışı onları yakıyor.
Oysa, eğitimsiz ve işsiz bir gençliğin, pimi çekilmiş bir bombadan farksız olduğunu bilen bilir...