Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Siyasetin gündemi ile halkın gündemi bir mi? Bu haftaki Genç Bakış’ta bu soruya cevap aradık. Maltepe Üniversitesi’ndeki programa Abdüllatif Şener, Süheyl Batum ve Deniz Ülke Arıboğan katıldı. İç politikadan dış politikaya, anayasa değişikliğinden işsizliğe kadar Türkiye’nin sorunları ve Ankara’nın gündemi çok geniş bir yelpazede ele alındı. İşte programdan bazı satır başları:
Abdüllatif Şener
- Türkiye’yi geziyorum, vatandaşlarla konuşurken Ankara’da tartışılan konular hiç gündeme gelmiyor. En fazla konuşulan konu geçim sıkıntısı ve işsizlik.
- Reform yapacaksanız önce anayasa değişikliği ile vatandaşın gerçek gündemini bir araya getireceksiniz. Mesela 65. maddenin son fıkrasını kaldırın. Çünkü orada devletin vatandaşa konut, sağlık, eğitim gibi haklarını sağlama yükümlülüğü varken, eğer imkân yoksa, bütçe müsait değilse bunların hiçbirisini yapmayabilir diyor.
- Rakamları gerçekçi olarak değerlendirdiğinizde Türkiye dünyada işsizliği en yüksek olan ülkedir.
- Başbakan 3 senedir ne yaptıysa söylesin. İyi yaptıkları bir şey varsa bana söylesinler, meydanlardan “Bakın, hükümet bunu iyi yaptı” diye haykıracağım.
- Rantçı ve yabancı işbirliğine dayalı bir ekonomik model var. Sanayi rekabet gücünü kaybediyor, tarım bitiyor ve işsizlik bundan dolayı patlıyor.
- Son 3 senede sayın Başbakan tütünü de pamuğu da bitirdi. Yerine Virginia tütünü, Yunanistan pamuğu geliyor.
- Şu anda siyasetin tavrında şiddet var. Sanki Başbakan, danışmanlarına bana her gün kavga edecek bir konu bulacaksınız diyor.
- Başkanlık sisteminin özünde güçlü bir hukuk devleti vardır. Bugünkü ortam, başkanlık sistemine uygun değil.
Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan
- 12 Eylül, sadece kapitalist sisteme kapılarını açtı.
- Dünya konjonktüründe Türkiye Ortadoğu bölgesinde bir yapıştırıcı olarak algılanıyor.
- One Minute gibi olaylar açıkça ciddi politik pazarlama faaliyetleridir. Türk halkının bastırılmış gururu yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladı.
- İşsizliğin azalması için doğu ve güneydoğuya da yatırım yapmalısınız. Ama oralara yatırım yapabilmeniz için önce terör sorununu çözeceksiniz.
- Açılım çalıştayına katıldım. Ama bana göre ben de dahil o çalıştaydaki insanlar doğru insanlar değildi. Türkiye’de toplumun güvendiği, fikirleri uç noktalarda olmayan akil insanlar da vardı. Onlarla başlanabilirdi.
- Birbirimizi çok fazla seven bir toplum değiliz. Bizden farklı fikirde olan yok olsun istiyoruz.
- Sivas katliamı, Maraş katliamı gibi olayların hepsinin “derin devlet” tarafından üretildiği konusu, bir kesimde artık genel kabul görüyor. Buradan yola çıkarak tüm bunları derin devlet yapmıştır, terörist diye bir şey yoktur derseniz hata edersiniz.
- Türkiye’de adına ister Ergenekon ister derin devlet deyin her şey bu modelin üzerine atılıyor. Yozlaşmış çeteleri temizlerken devlet algısını çökertirseniz vatan diye bir şey kalmaz ortada.
- Islak imza konusunda İlker Başbuğ sonuna kadar haklı. Fotokopiden delil olmaz. Islak imza varsa iddiları ciddiye alacaksın ama ıslak imzadan önce ciddiye alanların da iyi niyetli olmadığını bileceksin.
- Soykırım konusunda önemli olan bunun bir ürün olduğu ve dünya kamuoyuna nasıl pazarlanması gerektiğinin bilinmesi. Türkiye önleyici bir strateji geliştiremiyor.
- ABD’nin soykırıma yaklaşımları ve Türkiye’nin aşırı duyarlılığı Türkiye aleyhine bir durum yaratmaya başladı. ABD “Soykırım derim bak, bana ne vereceksin” diye bunu kullanıyor.
- Kıbrıs konusunda dünya dengeleri açısından hava Türkiye’nin lehine döndü. İnsanların Derviş Eroğlu’na oy vermelerinin temel sebeplerinden biri Avrupa Birliği rüzgârının kesilmiş olmasıdır.
Prof. Dr. Süheyl Batum
- Bu anayasa değişikliği Türkiye’nin siyasal rejimini değiştirmek için bir manipülasyon.
- Bu ülkenin sorunu AKP’nin anayasa yapması değil anayasayı yapış biçimi. Bu değişiklik sürecinde, “Katılırsanız katılın, katılmazsanız katılmayın” anlayışı var.
- Türkiye sabahlara kadar süren oturumlarda, uyuklayan milletvekillerinin verdiği oylarla sözüm ona anayasa değiştiriyor. Dünyada bugün Türkiye’nin yaptığı gibi anayasa yapan bir tek ülke yoktur.
- Madem iyi niyetliyiz, gelin hep beraber bu ihale sistemini değiştirelim, dokunulmazlıkları kaldıralım, devletin hesap verebilirliğini getirelim.
- Bu ülke 1995’te de anayasasını değiştirdi, 2001’de televizyonlarda Kürtçe konuşma imkânını getirdi, o zaman daha AKP iktidarda yoktu. Kavga gürültü çıkmadı, kimse yumruklaşmadı.
- 20 tane açılım kahvaltısı yaptık ama bu Anayasa’da açılımla ilgili bir tek madde yok.
- Dünyada birçok ülke “Kürt açılımı” benzeri açılım yaptı. Ama hiçbir ülkenin başbakanı çıkıp Zap Suyu’nda zıplayacağız, Munzur’da çiçek toplayacağızdan ibaret, hiçbir anlam ifade etmeyen bir açılım yapmadı.
- Ergenekon’da bir sürü adam içeride, kanıtınız ne diyoruz. Boş ver kanıtı, amaç ulvi diyorlar.
- Bu ülkede Galataport gibi ihaleler yapmaya kalktılar. Ama Anayasa’ya bir madde konulsaydı ve milletvekilleri, bakanları, başbakanları ortaya bir yolsuzluk çıkarsa sorumlu tutacağız denseydi, bunların hiçbiri yapılamazdı.
Özetin özeti: Türkiye suni gündemle uyutuluyor diyenler mi haklı, yoksa, “Asıl sorun yapılanları görmeyenler” diyenler mi? Kararı size bırakıyoruz...

Ankara’nın gündemi ile Türkiye’nin gündemi örtüşüyor mu