Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Türkiye’nin en köklü özel öğretim kurumlarından birisi de İzmir Özel Türk Koleji. 60 yılı geride bıraktı.
Mezunları arasında, hemen herkesin çok yakından tanıdığı politikacılar, işadamları, sanatçılar ve akademisyenler de var...
Türkiye’de özel okulculuk zor hem de çok zor. Bu yüzden, 60 yıllık özel öğretim kurumlarını saysanız, hepsi 20’yi bulmaz. Oysa, devletin üzerindeki eğitim yükünün hafifletilmesi için sayılarının çok daha fazla olması gerekirdi...
Dünyanın en iyi öğretim kurumlarına baktığınızda çoğu özel ya da vakıflara ait.
Bizde de bu gelenek var ama köklü ve kalıcı değil. Ne devlet ne de veliler, gözünü karartıp bu sektöre yönelen yatırımcılara cesaret vermiyor. İşte bu yüzden de özel okulculuk, tıpkı mehter takımı gibi iki ileri bir geri gidiyor. Yani yerinde sayıyor...

İnatla ayakta kaldı
Bugün artık büyük bir eğitim kurumu zinciri haline gelen İzmir Özel Türk Koleji’nin kurucusu, bir matematik öğretmeni olan Bahattin Tatış. Önceki yıl, tam da 90’a merdiven dayamışken aramızdan ayrıldı. Önceki hafta, “Bahattin Tatış, Yarınlarda Var Olmak Ödülleri Töreni“ vardı. Eğitimde olmazsa olmazlarım dediği alanlarda ödüller tahsis edilmiş.
Sanatta Başarı, Sporda Başarı, İş’te Başarı, Bilime Katkı, Eğitime Katkı ve Yaşama Katkı ödülleri. Her biri kendi alanında önemli isimlere verildi...
Tatış’ın biyografisi gerçekten de çok çarpıcı. Çok genç yaşlarda çok önemli görevlere gelmiş, daha da yükselme şansı yakalamış ama o hep öğretmen olarak kalmayı tercih etmiş. Onu böylesi bir özel okul kurmaya yönelten itici güç ise yabancı okullar olmuş. “Ülkemizde Fransız, Alman, Amerikan Kolejleri oluyor da neden Türk Koleji olmasın“ diye yola çıkmış...
Okulun merkez binası, Mustafa Kemal’in de bir süre misafir kaldığı, ev sahibi Latife Hanım’dan etkilenip evlenme kararı aldığı Uşakizade Köşkü. Köşk, müze olarak korunuyor, diğer öğretim binaları da onu çevreliyor. Yani tarihle iç içe...
Tatış, Türkiye’nin ilk özel üniversitesi olarak da nitelendirilen Yakındoğu Özel Yüksekokullarının da kurucusu. Ama ömrü uzun olmamış. O da tıpkı diğer özel akademi ve yüksekokullar gibi bir süre sonra devletleştirilmiş...

Öğrenci odaklı eğitim
Törende öğrencilerinden çocuklarına, mezunlardan yöneticilere kadar hemen herkes duygularını ve anılarını paylaştı. Takdire şayan bir şekilde görüldü ki, o hem insani özellikleriyle hem de eğitimci kişiliğiyle farklı biriydi. Bu kadar sevilmesinin ve adına düzenlenen ödül töreninin yarattığı duygu seli, bunun en çarpıcı örneğiydi. Ona göre, her öğrencinin başarılı olacağı bir alan mutlaka vardı. İşte bu yüzden de mezunları sadece tıbba, mühendisliğe, ekonomiye ya da diğer popüler alanlara yönelmemiş. Kim ne olmak istiyorsa, hayallerinin peşinde koşmuş ve bu konuda en büyük desteği de Tatış’tan görmüş.

İlle de öğretmenlik
Konuşmaların satır aralarında hep bu minnet duygusu vardı. Kendilerini başka kalıplara sokma yerine, olduğu gibi görüp, dayatma yerine sevgiyi tercih ettiği için ona müteşekkirlerdi. Hani insanın, keşke ben de öğrencisi olabilseydim, dediği anlar olur ya, işte öyle bir andı. Umarız onun yarattığı bu gelenek daha nice 60 yıllar devirir...
Tatış Ailesi, eğitimin yanı sıra farklı sektörlere de İzmir’in önde gelen girişimcilerinden birisi olmuş. Ama Bahattin Bey’in aklı hep eğitimdeymiş. Bir gün olsun okuldan ayrılmamış. Emekli olup bayrağı oğlu Oğuz Tatış ve Torunu Yiğit Tatış’a bıraksa da, ömrünün sonuna kadar hep öğrencilerin içinde olmuş. Öğretmenliğiyle gurur duymuş. Bir mezuniyet töreninde öğrencilerine vasiyet gibi sunduğu şu satırlar, aslında onu ve ideallerini en iyi şekilde anlatıyor:
“Ben sanayiciyim, işadamıyım, tüccarım. Hiçbirisiyle övünmüyorum. Allah’ın bana vermiş olduğu en güzel rütbe; öğretmenliğimdir?
Ömrünüzün sonuna kadar memleket menfaatini şahsi menfaat ve kaygılarınızın önünde mütalaa edecek ve bu güzel vatana çok faydalı hizmetlerde bulunacaksınız. Adınızı ebedileştiren eserler vermek, yegâne gayeniz ve idealiniz olacaktır. Esasen ilmin, fennin ve medeniyetin süratli ilerlemesi karşısında milletçe yaşayabilmemiz ve şerefli yerimizi muhafaza edebilmemiz bu çabanın sonuçlanmasına bağlıdır. Çok çalışınız ve yarınınıza güveniniz.”
Özetin özeti: Öğretmenliğin itildiği, kakıldığı bir dönemde, bu bayrağı 90 yıl onurla taşıyan ve bununla hep gurur duyan Bahattin Tatış’ın yaşam mücadelesinde, eğitime gönül veren herkesin alacağı pek çok ders var...