Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Basın tarihimiz zikzaklarla dolu. Komşularımızın önemli bir bölümüne baktığımızda, halimize şükrediyoruz. Ama Batı’ya doğru uzandıkça da, kıvranıp duruyoruz.
Fazla uzağa gitmeden isterseniz gelin günümüze bir göz atalım.
Basın özgürlüğü var mı, yok mu?
Kimilerine göre fazlasıyla var. Özellikle iktidara göre.
Ama onların dışındakilere ve uluslararası değerlendirme kuruluşlarına göre basın özgürlüğünden söz etmek abesle iştigal olur...
Ve bugünü, doğru olarak anlamak, zaten bugün için mümkün değil.
Tarih kimin haklı, kimin haksız olduğunu çok net ortaya koyacak...
Müzelerin önemi
Bünyesinde barındırdığı eserlerle “Türk basın tarihinin hafızası” olarak nitelendirilen Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Basın Müzesi, hizmete girişinin 25. yılını kutluyor.
Çemberlitaş’taki tarihi müzeyi, eğer bugüne kadar gidip gezmediyseniz, gerçekten büyük bir eksiklik. Ne yapıp edip yolunuzu Sultanahmet’e düşürün ve hem İstanbul’un binlerce yıllık tarihine yolculuk yapın hem de basın tarihimize...
25 yıldır hizmet veren TGC Basın Müzesi, bir yandan basına emeği geçmiş kişilerin anı eşyalarını, fotoğraflarını, yağlı boya tablolarını, hatta hobilerini sergilerken bir yandan da basın teknolojisi ve teknoloji ile üretilen eserleri bünyesinde barındırmasıyla dünyadaki sayılı müzeler arasında yer alıyor. Müze kütüphanesinde gazeteciler tarafından bağışlanmış 15 bin kitap bulunuyor.
Basın Müzesi, basın teknolojisinin başlangıçtan günümüze değişimini gözler önüne seriyor. Müzede, dönemin çeşitli gravürlerine ve tarihçesine bakılarak Türkiye’deki ilk basım olayı olarak bilinen 1729’da İbrahim Müteferrika’nın kurmuş olduğu matbaanın maketi ve bastığı örnekler, taşbaskı, düz baskı makinesi, rotatif, giyotin ve çeşitli dönemleri yansıtan baskı makineleri yer alıyor.
İlk gazeteler?
Basın müzesinde, Türk gazetecilik tarihinin başlangıcı olan 1828 tarihli Vakayi-i Mısriye gazetesi ile basın tarihinin ilk basamaklarını anlatan belgeler ve gazeteler, 2. Meşrutiyet’le birlikte gerçekleşen basın patlaması, Meclis’in açılışı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu, Latin harflerine geçiş ve günümüze kadarki süreci içeren belgeler, fotoğraflar da bulunuyor.
6 Nisan 1909’da Galata Köprüsü üzerinde katledilen ilk gazeteciden günümüze kadar öldürülen gazetecilerin fotoğrafları, hazin bir şekilde “Öldürülen Gazeteciler” bölümünde yer alıyor.
Sansür binasıydı
Müzenin üçüncü katında uzmanlık kütüphanesi bulunuyor.
Kütüphanede medya ile ilgili zengin kitapların yanı sıra 1923’ten bu yana basılı, mikrofilm ve CD-DVD olarak gazete ve dergilerin koleksiyonları bulunuyor. Ayrıca, Osmanlıca gazete ve dergi örnekleri ile gazetecilerin bağışladığı kitaplar ve kütüphane koleksiyonları da yer alıyor. Müzede ayrıca Nezih Demirkent Konferans Salonu ve Cep Tiyatrosu da bulunuyor.
Basın Müzesi, 1865 yılında dönemin Maarif Nazırı Safvet Paşa tarafından İtalyan Mimar G. Fosetti’ye Neo Klasik tarzda yaptırıldı. Maarif-i Umumiye Nezareti (Milli Eğitim Bakanlığı) ve İstanbul Darülfünunu hizmetlerinde kullanılan bina II. Abdülhamit döneminde Sansür Heyeti tarafından kullanıldı ve 1908 yılında Şehrülemaneti’ne (İstanbul Belediyesi) devredildi.
Tarihi bina, 1983’te, Nezih Demirkent’in başkanlığı döneminde, İstanbul Belediye Başkanı Abdullah Tırtıl arasında yapılan anlaşmayla TGC’ye tahsis edildi. 1984-1988 yılları arasında restore edilen bina 1988’de hizmete açıldı.
İstanbul’a yolculuk?
Genç Bakış’ta bu gece fethinin 560’ıncı yılında, İstanbul’un binlerce yıllık tarihine yolculuk yapacağız.
İstanbul’un tarihi, gizemi ve hikayeleri gibi konuklar da müthiş:
Yazar Ahmet Ümit, Tarihçi Prof. Dr. Feridun Emecen ve İstanbul Tarihçisi Haldun Hürel.
İstanbul’un öyküleri, efsaneleri, tarihinin dönüm noktaları, mimarisi, nüfusu, kent yapısı, dönüşüm çalışmaları...
İstanbul’un fethinin bilinmeyenleri?
İstanbul tarih boyunca neden hep cazibe merkezi oldu?
İstanbul’un fethi Osmanlı’yı ve dünya tarihini nasıl etkiledi?
Fatih Sultan Mehmet nasıl bir insandı? Nasıl tahta çıktı? Nasıl öldü, zehirlendi mi?
İstanbul’u fethetmeyi neden bu kadar istedi? İstanbul’u almak Fatih için bir ideal miydi, yoksa zorunluluk mu?
Ayasofya’nın öyküsü ne? Dehlizlerinde gerçekten gizemler mi saklı?
Çemberlitaş’ın altında ne var?
Gerçekten de Kapalıçarşı’dan adalara uzanan tüneller var mı?
3. Köprü, Marmaray, AVM’ler, gökdelenler... Büyük projeler İstanbul’a ne getiriyor, ne götürüyor?
Özetin özeti: Bu gece belki biraz uykusuz kalacaksınız ama çok şeyler öğreneceksiniz...