Abbas GÜÇLÜ
REKTÖRLER Ankara'da sağduyu arıyor. Ama birileri, ısrarla onları başka noktalara çekmeye çalışıyor. Bu birileri, din istismarcılarının iddia ettiği gibi askerler değil, siyasiler.
Din ve türbanı en fazla istismar edenler maalesef her dönemde siyasiler oldu. Din istismarı
Menderes'le başladı,
Demirel'le yayıldı,
Erbakan'la doruğa tırmandı,
Özal'la güçlendi,
Çiller ve
Yılmaz'la da cesaretlendi.
Batı, dinle siyaseti zor da olsa birbirinden ayırabildiği için bugün bizde yaşanan kısır tartışmaların çok uzağında. Enerjilerini, aylakça incir çekirdeğini doldurmayacak tartışmalar yerine, ülkenin gelişimi ve vatandaşlarının mutluluğu için harcıyor.
Evet, Batı üniversitelerinde kafanın dışındakilerle değil, içindekilerle ilgiliniliyor. Ama orada din siyasi istismar konusu olmuyor. Kılık kıyafet, rejimi değiştirmek isteyenlerin sembolü haline gelmiyor...
Türkiye
"dün dündür", "bekle gör" ve
"Anayasa'yı bir kere de biz delsek ne olur" politikaları yüzünden bugün yeniden tıkanma noktasına sürükleniyor. Halbuki zamanında istismarcılık yerine, sağduyu hakim olsaydı, bugün ne başörütülü öğrencilerin derslere girmesi sorun olurdu, ne de onların yasaklanması...
Rektörler eğer Ankara'nın havasına kapılıp, aklın ve sağduyunun değil de, istismarcıların etisi altında kalırlarsa, Türkiye'yi gerçekten sancılı günler bekliyor...
Rektörler hazır Ankara'da bir araya gelmişken, öğrencileri istismar odaklarının elinden nasıl kurtaracaklarını da görüşseler çok iyi olur. Devletin bu konudaki duyarsızlığı, öğrencilerin istismarcıların eline düşmesine neden oluyor. Örneğin 10 milyon lira aylık bursla bir öğrencinin yaşamını sürdürmesi mümkün mü? Derslere devam zorunluluğunun olmadığı, ders dışı etkinliklerin bulunmadığı, araştırmacı zihniyetin yok olduğu bir üniversite, gençliğe ne kadar cazip gelebilir ki?..
Batılı üniversiteler, 68'li yılların fırtınasından, öğrencilerine daha çok sahip çıkarak kurtuldular. Umarız bu anlayış, 30 yıl gecikmeyle de olsa artık bize de gelir...
Önceki akşam MEF okullarında, liselere giriş sınavı enine boyuna tartışıldı. MEB Sınavlar Dairesi Başkanı
Selim Mutlu, birçok konuda önemli açıklamalarda bulundu. Ama pek çok soruyu da cevapsız bıraktı. Örneğin sınavda kaç soru sorulacağı, içeriğinin nasıl olacağı, kaç dakika süre verileceği, Din Bilgisi'nden soru sorulup sorulmayacağı, kolejler sınavının neden bu sınavın kapsamına alınmadığına açıklık getiremedi.
ÖZDEBİR Başkanı
İbrahim Arıkan, veli temsilcisi
Ahmet Topçu ve Prof. Dr.
Ayla Oktay da ileriye yönelik kaygılarını dile getirdiler. Not ortalamasının sınavları etkilemisinin yanlışlığını ve Anadol liselerinin 8. sınıf öğrencilerine tercih yasağının, fen liselerinde olduğu gibi kaçışa neden olacağını vurguladılar...
Yazara EmailA.Guclu@milliyet.com.tr