Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Burs konusunun önemine ve bu konuda yapılan yanlışlara dün değinmiştik. Bugün bu olaya farklı bir açıdan yaklaşan ve yeni açılımlar getiren bir mektuba yer vermek istiyorum:
"Türkiye'nin (YÖK, TÜBİTAK ve kurumlar) yurtdışına öğrenci gönderme politikası, ülke çıkarları açısından kanımca tamamen yanlış ve israf kaynağı.
Gelişmiş ülkelerde uzmanlık için aranan tüm mali kaynak, hocalar tarafından asistanlara verilir. Eğer hoca konusunda iyi ise, o hocaya hem bulunduğu ülkenin araştırma fonundan hem de endüstriden çok iyi kaynaklar gelir. Hoca da, projenin başarıya ulaşması için dünyanın herhangi bir yerinden en iyi asistanı bulup getirmek ister. Parasını da kendisi verir. Burslu olup olmaması hiç öneli değildir.
Türkiye'den gelen burslu öğrencilerin çoğu, proje bulamamış ikinci sınıf hocalara veya araştırmaya yeni başlayıp kaynağı olmayan asistan profesörlere düşüyor. Devletin bir burslu öğrenciye yaptığı yatırım bir yılda 40 bin dolar. Bu asistanlardan iyi olanlar genelde geldiği ülkede kalıyor. Kötü olanlar ise iki, üç üniversite dolaştıktan sonra zorluktan geri dönüyor. Ayrıca fakültelerce gönderilen burslu öğrencilerin hemen hemen hepsi politik kadrolaşma için seçilmiş, bilimsel niteliği düşük olan öğrenciler...
Kanımca bu kaynak yurtiçindeki yetenekli hocalara aktarılsa daha kaliteli bir uzmanlık eğitimi verilebilir. Aynı zamanda kaliteli araştırma yapma özendirilmiş ve araştırmanın meyveleri de ülke içinde kalmış olur. Taşıma su ile araştırma değirmeni dönmez.
Yurtdışında uzmanlık eğitimi yine de önemli ama verimli şekilde kullanıldığı zaman. Benim önerilerim şöyle:
* Lisans eğitiminden sonra seçilen asistanlardan dil bilmeyenler mutlaka ODTÜ veya Boğaziçi gibi üniversitelerde bir yıl dil eğitimi almalı. İngiltere, ABD ve Kanada'daki dil eğitimi, daha çok amatör şirketlerin elinde ve kalitesi düşük. Ama Türkiye'ye pahalıya mal oluyor.
* Yurtiçinde doktora yapanlar bir yıllarını misafir olarak yurtdışındaki laboratuvarlarda geçirebilir. Biz böyle elemanları her zaman davet ediyoruz. Zira onlar bedava çalışan uzmanlar...
* Yurtdışına devlet bursu ile mastır öğrencisi göndermemek gerekir. Asistanlar mastırlarını ülkenin gözde üniversitelerinde yapabilirler.
* Yurtdışına gönderilen asistana sadece yarım burs verilmeli, diğer yarısını da mutlaka asistanı kabul eden üniversitenin karşılaması şart koşulmalı. Bu şekilde kaliteli asistan, kaliteli hoca ile çalışmış olur.
* Geçtiğimiz 15 yılda Türkiye'den 10'dan fazla asistan getirdim. Hepsinin burslarını da ben verdim. Hepsini de seçerek aldım. Üç tanesi şu anda İTÜ, Koç ve Sabancı üniversitelerinde hoca. Hatta ikisi, İTÜ'de asistan iken tüm masraflarını (burs, okul ve yaşam) ben verdim ve uzmanlıklarını burada yaptılar. Ama savunmalarını İTÜ'de yapıp, oradan mezun oldular. Hem paramız ve projemiz vardı, hem de böyle kaliteli asistanlara ihtiyacımız vardı...
Bu satırlar Almanya ve Fransa için de geçerli. Şu anda bu ülkelerde korkunç sayıda mühendis açığı var. Hepsi de dünyanın dört bir yanında asistan arıyor. Bursları da hazır.
Yazdıklarım daha çok fen bilimleri, mühendislik ve tıp için geçerli. Sosyal bilimlerde tecrübem olmadığı için bir şey söyleyemem ama edebiyat, sosyoloji ve tarih alanlarında da buralardan burs alan çok arkadaşım oldu...
Prof. Dr. Yusuf Altıntaş / The University of British Columbia/ Canada"
Evet hocanın söyledikleri böyle. Bakalım ilgili kurumlardan nasıl tepki gelecek? Haklı deyip yeni bir düzenleme içerisine mi girecekler yoksa her zaman olduğu gibi kulaklarının üzere mi yatacaklar? Hep birlikte göreceğiz.